𝘤𝘩𝘢𝘴𝘪𝘯𝘨 𝘤𝘢𝘳𝘴 - 𝘴𝘯𝘰𝘸 𝘱𝘢𝘵𝘳𝘰𝘭

31 2 4
                                    

(tae's pov)

Sabah Jungkook'un arabasında, dayanılmaz bir baş ağrısı ve mide bulantısıyla açmıştım gözlerimi. Buraya nasıl geldiğimi ve neler konuştuğumuzu pek hatırlamıyordum. Sanki dün gece yaşadıklarımız bir sayfalık anıydı ve son yarımı yırtılıp atılmıştı. Gerçekten o kadar çok mu içmiştim ya da o kadar çabuk mu teslim etmiştim bilincimi alkolün ellerine?

Sonuna kadar yatırılmış ön yolcu koltuğundan doğrulup etrafıma baktığımda Jungkook yanımda değildi. Ben de hemen dışarıya göz gezdirdim ve birkaç metre uzakta esneme hareketleri yapıyor olduğunu gördüm. Sanırım dün çok saçmalamış ve onu gerçekten yormuştum çünkü normalde dinç görünen bedeni yorgunluktan biraz çökmüş gibiydi.

Harbi dün gece ne yapmıştım ben?

Gözlerimi kapatıp biraz düşünmeye çalıştım. Pikenin altına girdiğimizi, Jungkook'un bana ilk içkimi uzatışını hatırlıyordum. Rüzgarın estiğini ve üşüdüğüm için biraz daha Jungkook'a yaklaştığımı da hatırlamıştım. Şişenin sonunu bulmak için başımı yukarıya çevirip boş bir tuvale benzeyen, yıldızsız gökyüzüne bakmıştım sonra. Yıldızlar.. Jungkook'un gözleri... Aklıma gelen sahneyle gözlerimi açmam bir olmuştu. Sanki nefesim kesilmiş gibiydi, derin bir nefes alıp o nefese tutundum bir süre. Sağ elimse, bir kalp atışı atlamış, deli gibi atan kalbimin üstüne gitmişti.

Başımı hızlı bir şekilde iki yana salladım ve böyle bir şey yapamayacağımı bildiğim için bunun bir rüya olduğuna ikna ettim kendimi. Bu sırada da Jungkook gelmişti ve arabanın dışından bana gülümseyerek baktıktan sonra sürücü koltuğundaki yerini almıştı.

"Günaydın!"

Bulanık zihnime karşın ben de bir gülümseme yerleştirdim dudaklarıma.

"Günaydın."

"Nasıl hissediyorsun Taehyung? Rahat uyuyabildin mi?"

Yerime daha düzgün bir şekilde oturdum ve koltuğumu dikleştirirken cevapladım sorularını.

"Başım ve midem birlik olup düşmanlık ediyorlar bana. Onun dışında iyiyim ve rahat da uyudum sanırım, tutulan bir yerim yok."

"Rahat edebilmen için elimden geleni yaptım ama yumuşacık bir yatağın yerini tutmamıştır tabii."

"Çok mu yordum seni dün gece? Çok saçmaladım mı?"

Biraz duraksayıp gözlerime baktı. Ardından derin bir nefes alıp verdikten sonra gülümsemesiyle cevapladı beni.

"Hayır, çok usluydun aksine. Pıtı pıtı konuştun hep, ben çok eğlendim. Seni dinlemek ve sarhoş haline şahitlik etmek çok keyifliydi."

"Ah, çok sevindim. Bir an çok korkmuştum.. Peki, şey, buraya nasıl geldim? Hiç hatırlamıyorum.."

"Aslında seni kucağıma ya da sırtıma alıp götürecektim ama sen 'bir yerlerini inciteceksin' diye söylenip ayaklandın hemen."

Masum bir şekilde kıkırdayıp ekledi.

"Az kalsın düşüyordun biliyor musun? Ama merak etme izin vermedim düşmene. Sonra omzuna girip arabaya getirdim seni. Senden sonra da eşyalarımızı toplayıp geldim. Seni tutmuştum ama çiçeğin düşmüş o an sanırım.. bulamasaydım çok üzülürdüm. Pikeleri katlarken etrafa göz atıyordum bir de baktım ki pikenin içinden yere düştü.. Onu da alıp geldikten sonra eve gidecektim ama sen gitmek istemedin, onun için burada uyuduk."

"Nelerle uğraşmışsın tek başına, üzgünüm."

"Hayır, üzülme lütfen. Ben halimden çok memnundum."

sweater weather ≮Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin