" Son kez arkalarına dönüp yanan binaya, evlerine buruk bir tebessümle baktı sekiz genç. Bu son iyi miydi kötü müydü bilmiyorlardı. Bu bir son muydu, onu da bilmiyorlardı.
Bir serüven bitmişti... Fakat hayat yenilerine gebeydi. "
" VE KESTİK! "
" Vay canına! Bu çok iyiydi Mark hyung! Sen bir efsanesin. " diye mikrofonun başındaki büyüğüne ithafen şakıdı Jeongin.
Kısa film maceraları günler önce bitmiş ve bir kaç günlük tatillerinin ardından bu sabah ilk uçakla Seul'e dönmüşlerdi.
Çekimler bittiği anda Jeongin kurguyu yapacak olan arkadaşına çekilen sahneleri atmış ve o da Jeongin geri dönene kadar bu işi halletmişti.
Final sahnesinin seslendirmesi için de Chan'ın kıdemlisi ve çok yakın arkadaşı olan Mark hyunglarından yardım istemişlerdi.
Uçaktan iner inmez de hep birlikte kayıt stüdyosuna gelmişlerdi.
Ve burda da geçirdikleri bir kaç saatin ardından bu macera tam anlamıyla bitmişti.
"Teşekkürler Jeongin-ah.. Fakat asıl efsane sensin. Senaryoyu okudum... Ve.. Vay canına küçük!"
Jeongin aldığı iltifatla kıkırdayıp eğilerek büyük olanın övgüsünü kabul etti.
"Aksanın gerçekten muhteşem hyung. Mark Tuan farkı olsa gerek." diye konuşan Seungmin'e göz kırptıktan sonra saçlarını karıştırdı Mark.
Bambam sayesinde Chan'ı küçüklüğünden beri tanıyordu. Ve haliyle diğer üçünü de.
Birlikte fazla zaman geçiremeseler de o ve arkadaşları Chan'ı ve kanatları altındaki üç küçüğünü oldukça seviyorlardı.
"İltifatlarınız için teşekkürler gençler. Ama ayıp olmazsa artık gitmem gerek. Jackson'ı hava alanından alacağım."
"Tabi ki olmaz hyung. Seni otoparka kadar geçireyim." diyen Chan'ı onaylayıp küçükleriyle vedalaştı Mark.
Kayıt odasından çıkan ikili ardından ilk konuşan yine Jeongin olmuştu:
"Chan hyung'un da olmadığı masa yok.. Bilmem kaç sene önce mezun olmuş adamları bile tanıyor."
Hyunjin, Seungmin ve Minho küçük olanın söylediğine kısa bir kahkaha attılar.
"Her neyse bu da bittiğine göre toparlanalım da diğerlerinin yanına gidelim."
"Ah doğru! Changbin hyung açlıktan Felix ya da Jisung'u yemiş olabilir." diye sahte bir dehşetle konuşarak Minho'yu onayladı Seungmin.
Üçlü önden eve gitmiş ve Chan'ın fikriyle akşam yapacakları barbekü için hazırlıklara başlamışlardı.
"Önce Jisung onu kızdırıp kendini öldürtmediyse tabi."
Hyunjin'in burda yokken bile arkadaşıyla uğraşmasına göz devirdi Seungmin.
Diğerleri onları - tabiri caizse- basıp sorguya çektiği ve her şeyi anlattıkları günden beri Jisung, Seungmin ve Hyunjin'i asla yalnız bırakmamıştı.
Büyük olanın kini bunaydı. Nihayet bir şeyleri aşıp hoşlandığı çocuğa kavuştuğu anda araya bir kara kedi gibi girmişti.
Jeju gibi doğa harikası ve aşk kokan bir yerde Seungminle 5 dakika bile geçirememiş olması onu ciddi anlamda öfkelendiriyordu.
"Tanrı aşkına aş artık bir şeyleri hyung!" diye araya girdi Jeongin.
"Tatil boyunca didişip durdunuz zaten."Hyunjin omuz silkip etrafa saçılmış eşyaları toplayan Seungmin'e yardım etmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You're Art - Hyunmin (Stray Kids)
FanfictionGüzel Sanatlar fakültesi fotoğrafçılık bölümünün gözde öğrencisi Hwang Hyunjin, uzun zamandır ortaya çıkardığı eserlerden tatmin olmuyordur. İlhamını ve yeteneğini kaybettiğini düşündüğü sırada tesadüfen objektifine yakalanan bir yüz her şeyi tersin...