"Kanka geliyor seninki," Jisung'un koluma heyecanla vurması ile hızla işaret ettiği yere baktım.
Geliyordu gönlümün efendisi...
Hafiften morarmış göz altları, kısacık saçları ve solgun olan yüzü beni kendine hayran bırakan özelliklerinden yalnızca birkaç tanesiydi.
Başını öne doğru eğmiş ve ellerini ceketinin cebine koymuştu. Öylesine geçip gitti yanımdan.
Kendisine selam veren iki kıza nazikçe selam vererek sınıfına girdi daha sonra.
"Hadi bizimde dersimiz başlıyor," kolumdan tutarak çekiştiren Minho'dan kolumu kurtarıp beraber sınıfa yürüdük.
Dersimiz Korece'ydi. Bayan Kang dersi anlatmaya başladı. Bende kafamı sıraya gömdüm.
Minjee aklımdan çıkmıyordu. O güzel ama bir o kadar da üzgün bir ifade takınmış yüzü zihnime kazınmıştı artık.
Son ders olduğunu hatırlamanın verdiği rahatlıkla iç çektim ve kafamı kaldırdım.
"Çıkışta benim eve geçelim," dedim arkamda oturan Minho'ya dönerek.
"Olur da eve erken dönerim bugün. Benim kuzen geliyor."
"Bu sefer hangisi oğlum? Bitmiyor senin kuzenlerin de," dedi Jisung yan taraftan.
"Felix geliyor. Avusturalya'dan."
Jisung ve ben geçen yaz Felix ile beraber geçirdiğimiz eğlenceli zamanları hatırlayıp sırıttık.
"Felix'e laf yok."
Bayan Kang'ın bizi uyarmasıyla hemen konuşmayı kestik.
"Siz konuşun biz çıkalım? Ara sınavlar başlıyor. O zaman da bu şekilde konuşursunuz umarım."
"Kusura bakmayın hocam. Ama siz çıkmayın tabii ki isterseniz biz çıkabiliriz." Jisung ayaklandığında Minho onu omzundan tutup sertçe oturtturdu.
Hoca iç çekti.
Ders bittiğinde herkes sınıfı boşalttı. Ben, Minho ve Jisung da tam telefonlarımızı alıp sınıftan çıkacaktık ki içeri Minjee girdi.
"Bay Kim'i gördünüz mü?"
Ben cevap vermedim çünkü konuşsam sesimin titreyeceğinden kesinlikle emindim.
"Sınıf 2'de olmalı," dedi Minho benim aksime gayet sakin bir tavırla.
"Teşekkür ederim,"
Sınıftan çıkar çıkmaz bir elimi kalbime götürüp diğer elimi Jisung'un omzuna koydum ve ayakta durmak için ona dayandım.
"İlk kez... Yüz yüze geldik... Konuştuk..."
"Konuşmadınız."
Jisung alayla gülerken onu ittirdim.
Ne var yani? Sonuçta beni gördü. Bizzat bana baktı. Öylesine değil yani.
Midemde uçuşan kelebeklerle beraber evime doğru yol aldık. Annemler evde yoktu. Hızlıca odama çıktık. Birkaç atıştırmalık almıştık gelirken.
Jisung eline kraker alıp boylu boyunca yatağıma uzandı.
"Ee ne yapıyoruz?"
"Hiçbir şey."
"Çok sıkıcısınız..."
"Keşke birimizin flört veya sevgilisi olsaydı da onun kritiğini yapardık."
Minho ve Jisung'un bu konuşmasına dahil oldum hemen.
"Minjee ne güne duruyor?"
"Yalnız biz flört veya sevgili dedik kardeşim. Sen platoniksin."
Bu acı gerçek suratıma bir tokat gibi çarptı. Ben neden platoniktim ya?
"Keşke o da sana aşık olabilseydi," dedi Jisung sürüne sürüne yanıma gelirken.
Keşke...
"Belki olabilir?" Dedi Minho heyecanla.
"Nasıl olacakmış o?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Geçenlerde bir kitap okumuştum. Kitapta başrol kız, sevdiği çocuğa sahte bir hesaptan yazarak onunla konuşmuştu ve en sonunda çocuk da ona aşık oldu."
"İşe yarar mı ki?" Dedi Jisung.
"Kimliğini açık etmezsen neden yaramasın?"
"Bence denenir," diye cevapladı Jisung.
"Neyse hadi ben kaçar. Jisung gel sende benimle durağa kadar. Oradan gidersin evine." Minho ayağa fırladı aniden. Ardından Jisung da.
Onları uğurladıktan sonra odama girip yorganı kafama kadar çektim.
Kafamda Minho'nun fikri dolaşıyordu.
Hadi ama Seungmin. Sence de adım atmanın zamanı gelmedi mi? İşin sonunda mutlu sona bile ulaşabilirsiniz.
Onunla sevgili olma düşüncesi bile kalbimi hızlandırmaya yetmişti.
Anlık gelen bir gazla hemen sahte bir hesap açarak ona yazma planı kurdum kafamda.
Ve sanırım yapacaktım.
Selamlarr
Bu eski bir kurgum. 3 bölümden sonra yayından kaldırılmıştım hahdmanfkam
bir textingimiz eksikti diyorsunuz degil mi 😎
katiliyorum!
kendinize iyi bakın, oy vermeyi unutmayın!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds | Texting | Kim Seungmin
RomanceForyouminn: İyileşemeyen kalbinden öpüyorum. ⚘️ Sonunda gözlerimi ondan alıp bulutlara çevirdim ve fısıldadım; "Seni seviyorum." (Kısa bölümler)