Duyduğumu idrak etmem yaklaşık 30 saniyemi aldı.
Bay anonim mi? Nereden anladı? Nasıl anladı? Kendimi nasıl ele verebildim!
"Anonim?" Dedim salağa yatarak. Ne yapacaktım şimdi?
"Hadi ama Seungmin, o sensin değil mi?"
Daha fazla inkar etmemin bir anlamı yoktu. Daha fazla rezil olmamdan başka bir işe yaramazdı.
"Burada konuşmasak?" Dedim etrafımdaki öğrencilere bakarak.
"Bahçeye çıkalım?" Dedi sorarcasına. Ben de başımla onayladım. Bahçeye doğru giderken kendimi dövmek istiyordum. Çok büyük rezillikti çok!
Bahçeye çıktığımızda bir yere oturmadan ayakta dikildik. Etrafta pek kimse yoktu. Olsa bile bizi duyma ihtimalleri sınıf kapısının önünden daha azdı.
Derin bir nefes aldım ve konuşmaya başladım. "Evet, o anonim bendim. Muhtemelen bunu neden yaptığımı merak ediyorsun."
Başını salladı. Devam ettim.
"Sadece seninle konuşmak, iletişime geçmek istedim. Sana karşı hissettiklerimi yüzüne söylemeye cesaretim olmadığı için bu yolu seçtim. İşin sonunda yakalansam bile bunun için pişman değilim. Çünkü sen bana teşekkür ettin o gün. Bir anlığına bile olsa seni iyi hissettirdiğimi düşündüm. En büyük nedeni bu. Çünkü seni seviyorum Minjee."
Gözlerime bakarak gülümsüyordu. Bu kadarı da kalbime fazla ama...
"Seungmin." Dedi sadece. Yanakları kızarmıştı. Ağzından çıkacak olan kelimeleri çok merak ediyordum.
"Evet?"
"Anonim sen olduğun için mutluyum."
Şaşkınlıkla ona baktım. O da ne demekti şimdi?
"O ne demek?.."
Utançla eliyle yüzünü kapattı. "İlla söylemem mi gerekiyor?"
Benim anladığım şey mi yoksa? Anonim ben olduğum için mutlu, anonim onu seviyor yani ben, anonime birinden hoşlandığını söyledi...
"Anonime, yani bana birinden hoşlandığını söylemiştin." Dedim ondan net bir cevap almak için. Dudaklarını bir birine bastırdı.
"Tahmin edersin sanmıştım. O sendin. Senden hoşlanıyorum..."
Senden hoşlanıyorum.
"... Biliyorum çok ani oldu ben de farkındayım ama sanırım aniden bu hislerim gelişti. Belki öncesine dayanan bir şeydi bu. İlk tanıştığımız günden beridir belki de."
Senden hoşlanıyorum.
Bana bunu dedi. Bana, benden hoşlandığını söyledi.
Minjee benden hoşlanıyor.
"Sen iyi misin?" Dedi. Ses tonunda endişe kırıntıları vardı. Birden kollarımı ona sardım. İlk birkaç saniye sonra o da bana sarıldı.
"İyiyim, hem de çok." Diye fısıldadım. Bu anı ne kadar çok beklediğimi bilemezdi. Kalp atışlarım düzensizleşirken midem kasılıyordu.
Minjee benden hoşlandığını söyledi. Şuan Minjee ile sarılıyoruz. Biz şuan bir rüyada mıyız? Eğer tüm bunlar rüyaysa uyanmak istemiyorum.
"Seungmin ders başlayacak." Dedi. Bu an hiç bitmesin istiyorum. Derse girmek istemiyorum. Benden ayrılıp ellerini montunun cebine koydu. "Gidelim o zaman," iç çektim.
Okul kapısına doğru yürürken konuşmuyorduk. Ne bekliyordum, bir de kız mı bir adım atacaktı? Hayır, artık tüm adımları ben atacaktım. Minjee sadece çok sevilmenin tadını çıkarsın!
Elini montunun cebinden çıkarıp tuttum ve kendi montumun cebine koydum. Bana baktı ve gülümseyerek önüne döndü. Her ne kadar heyecandan bayılacak gibi olsam da ona bunu belli etmeden yürümeye devam ettim. Sınıfın önüne geldiğimizde durduk.
"Sınıfa böyle mi gireceğiz?" Dedi ellerimizi kastederek.
"Girmeyelim mi?" Dedim ben de. Şahsen ben çoktan elime bir megafon alıp tüm dünyaya duyurmayı planlamıştım bile.
"Yani, bilemedim. Olur mu ki?"
"Sana bırakıyorum. Ne istersen onu yaparız." Dedim minik bir tebessümle. O da bana endişeli bir yüz ifadesiyle baktı.
"İnsanların sana; " Onunla mı çıkıyorsun gerçekten?" demesinden korkuyorum. Sonuçta sen sınıfında sevilen birisin."
Elini bırakıp onu omuzlarından tuttum ve bana dönmesini sağladım. "Bunu diyecek olursa onu pişman ederim. Kimse umurumda değil Minjee. Tek umurumda olan kişi sensin. O insanların ne düşündüğünün benim için gram önemi yok. Senin için de olmasın."
Az önceki endişeli yüz ifadesinin yerini gülümseyen bir ifade almıştı. Bu haline güldüm ve elimi uzattım. "Ne diyorsun?"
"Olur diyorum." Diyerek uzattığım elimi tuttu. Güldük ve sınıfa girdik. Tüm herkesin yüzü bize dönmüştü. Görüş alanıma ilk giren kişiler Jisung ve Minho'ydu. İkisinin de ağızları açıktı. Ne kadar şaşırdıkları belli oluyordu.
Daha sonra Eunha'yı gördüm. Bana garip bir ifadeyle bakıyordu. Anlayamamıştım, çok da anlamaya çalışmadım. Minjee elimi bırakıp Suae'nin yanına oturdu. Ben de yerime geçtim. Herkes şaşkınlıkla donakalmıştı. Şimdiyse bazıları bize bakarak fısıldaşıyordu.
Jisung omuzuma dokunarak onlara dönmemi sağladı. Hemen o ikisine döndüm. Jisung fısıldadı,
"Ne oluyor lan?"
"Oğlum, biz sevgili olduk." Dedim kısık bir sesle.
"Hayırlı olsun, sonunda! Vay be, hiç düşünmezdim."
"Ben de. Ben de düşünmezdim."
"Nasıl oldu peki?" Dedi Jisung. "Sonra konuşuruz. Şuan ortam pek müsait değil." Dedi Minho bizi dinleyen Eunha'ya bakarak.
Seeeeellllaaaammmmmmmm
Nasılsınızzzz
Umarım bölümü beğenmişsinizdirr 💗
Beğendiyseniz oy vermeyi unutmayınnnn sizleri seviyorum, hoşçakalınnn 🫶🫶🫶
![](https://img.wattpad.com/cover/324145284-288-k348471.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Clouds | Texting | Kim Seungmin
RomanceForyouminn: İyileşemeyen kalbinden öpüyorum. ⚘️ Sonunda gözlerimi ondan alıp bulutlara çevirdim ve fısıldadım; "Seni seviyorum." (Kısa bölümler)