Muhammet Ali Sönmez'den...
"Muhammet cüzdanımı göremiyorum, sen gördün mü?" Düğünün üzerinden bir hafta geçmişti. Çocukları okula yazdırmamız gerektiğinden hazırlanıyorduk şuan. Şüheda'nın bana seslenmesiyle arkamı dönmüştüm ki bir anda bana çarpması bir olmuştu.
"Sakin" diye fısıldasamda Şüheda başını tutarak bi koltuklara bakıyordu. Bir de masanın etrafına. "Çantanda falan değil demi?"
"Çantamda olsa niye burda arayayım?" Dediği şeyin haklılığına omzumu kaldırdım. Çocuklar aşağıda kahvaltı yapıyorlardı. Biz de burda durmuş üç saattir hazırlanmaya çalışıyorduk.
"Nasıl bir şeydi cüzdan?"
"Siyah, hafif uzun" ikimizde aramaya başlayınca kısa sürede oda darmadağın olmuştu. Artık pes edip oturmuştum ki yatağın altından gözüken siyahlık gözüme çarptı. Hızlıca kalkıp aldım yerden.
"Yarabbi şükür" cüzdanı gösterek Şüheda'ya uzattım. Yüzündeki rahatlama hissiyle arkasına yaslanmıştı.
"Sağol Muhammet" ne demek anlamında kafamı sallayıp odadan çıkmadan üzerimi son kez düzelttim.
"Sen çıkmıyor musun, geç kalmayalım?" Şüheda şalını düzeltirken ben de yüzüne bakıyordum.
"Çıkalım tamam. Çantamı alayım da" yerden aldığı çantasını sırtına takıp kapı koluna uzandı. Beraber odadan inip çocukların yanına oturduk.
"Oturun çocuklar yiyin" annem sofrayı gösterek yememizi işaret edince kafamls onayladım annemi.
"Enişte okula başlar mıyız bugün?" Eğilerek Mert'e doğru baktım. "Haftaya açılıyor okullar yakışıklı. Şuan kayıt haftaya okul"
"Hmm tamam"
Hızlıca yedikten sonra ayaklanıp üstüme ceketimi giydim. "Şüheda?" Göz ucuyla ayaklanınca hafif başını kaldırıp gözlerini geliyorum anlamında uzunca kırptı.
Neler yaratıyorsun ya rabbim...
"Mert, Efe hadi ablacım" ikisinin kapşonlusunu vestiyerden alıp birini Şüheda'ya verdim. Kendisi Mert'i giydirirken ben de Efe'yi giydirmiştim.
"Hadi oğlum dikkat edin. Akşama geç kalır mısınız?" Anneme dönüp "Noldu ki anne?"
"Sevinç teyzenler gelecek" yüzümün bir anda asılması hiç içten değildi.
"İyi ben gelmem o zaman akşam" annem kolumu tutup "Saçmalama oğlum. Üstünden 5 yıl geçti. Ne bu küslük" demişti.
Yavaşça elini kolumdan indirip derin nefes aldım. "Anne adımı ağzıma almak istemediğim kişiyi sen de çok iyi biliyorsun bende. İstemiyorum onu görmek"
"Hayır Muhammet! Beni sinirlendirme. Akşam yemekte hep beraber olacağız. İtiraz istemiyorum."
"Anne!" Şüheda fevri çıkışıma karşı kolumdan tutunca başımı çevirdim. "Tamam anne geliriz biz akşama. Hadi Muhammet"
Daha fazla bir şey demeden ayakkabımı giyip dışarı çıktım. Arkamdan Şühedalar da geliyordu.
"Muhammet neden annene bu kadar sert bir tepki verdin?"
"Şüheda bilmediğin şeyler var" başım ağrımaya başlamıştı. "Anlat da bileyim o zaman Muhammet" bir şey demeden yürümeye devam edecektim ki bir anda Şüheda'nın bileğimden tutması bir oldu.
Eli ne kadar ağır bir kadınsın Şüheda.
"Bileğimi acıtıyorsun" Şüheda önce kendi eline sonra benim elime baktı. "Bileğini mi acıtıyorum?" Bir anda kahkaha atmasıyla bende gülümsemeden edemedim. "Noldu?"