"Açılmıyor," diye mırıldandık aynı anda. Bu sabah tercihlerin açıklandığını öğrendiğimizde nasıl bir ara geldiğimizi ve bilgisayarlarımızın başına oturduğumuzu bilememiştik.
Babam işteydi ve annemde heyecanla karşımızda bize bakıyordu. Abimse yanımdaydı.
Sınavdan sonra ikimizinde puanı yüksek gelmişti ve tercihlerimizi gerçekten çok zor karar vermiştik. Üniversiteleri gezmiş son gün anca yazabilmiştik.
Giriş butonuna tekrar basarken beklemediğim bir şekilde sonuç sayfası ekrana düştü. Bakışlarım heyecanla ekranda gezinirken dişlerimin arasında ezdiğim dudağımı biraz daha ezdim. Dizim titriyordu.
"İstanbul üniversitesi," diye mırıldandık aynı anda. Bakışlarım onun bilgisayarını bulurken mutluluktan Özgür'e nasıl sarıldığımı bilememiştim. İkimizde ilk tercihimize İstanbul Üniversitesini yazmıştık. Bölümlerimiz aynı değildi ama farklı üniversitelerde bulunmak istememiştik.
"Başardık," diye mırıldandım mutlulukla. Kollarını bana sararken o da benim gibiydi. İkimizde gerçekten çok çalışmış, birbirimizden mahrum kalmıştık.
Ondan ayrılıp beni bekleyen abime sarıldım bu sefer. Bunu kendimin dışında onun için başarmıştım aslında. Bana olan o kadar emeğin altında kalmak istememiştim. "Başardın," diye mırıldandı. Bir eli yanağımı okşadı ve yaklaşıp alnımı öptü. "Başaracağını biliyordum."
Onu yanağından öpüp ayrıldım ve bu sefer mutluluktan gözleri dolmuş anneme sarıldım. Elleri beni çekip sıkı sıkı sarmıştı. "Kızım," diye mırıldandı. Onun gördüğü ilk başarımdı bu. Normalde anneler ilk olarak çocuklarının yürümelerini görüp mutlu olurlardı ama o, benim için bu hissi hissedememişti.
Telefon çalarken annemden ayrıldım ve arayan babamı cevaplandırmak için telefona koştum. Hızlıca açarken gür sesi odayı doldurdu. "İstanbul üniversitesi, İngiliz Edebiyatı bölümü öğrencisi ile mü görüşüyorum." Dudaklarımdan küçük bir kıkırtı çıktı. Bana böyle inanıyor olması, iyi hissettiriyordu.
Gülerek, "Buyrun, benim," diye karşılık verdim.
"Başaracağını biliyordum." Gururlu sesi ile gözlerim doldu hafifçe.
"Seni seviyorum baba," ne diyeceğimi bilemeden karşılık verirken ellerim ile akan göz yaşımı sildim.
"Ben de seni seviyorum kızım." Duraksadı ve devam etti. "Özgür nereyi kazandı?"
Yüzümde geniş bir tebessüm belirdi. "İstanbul üniversitesi, psikoji."
Son 3 ayda Özgür ile tanışmışlardı. Sevgilim olduğunu gizlememiştim. Onu da benim gibi sevmiş ve oğullarıymış gibi davranmışlardı. Bu yüzden bana sevindiği kadar ona da sevindiğini biliyordum.
"O nerede?" diye sordu, onunla konuşmak isteyecekti büyük ihtimal.
"Yukarıda, ailesi ile konuşuyor."
"O zaman sonra konuşuruz onunla. Çok sevindiğimi söyle ama."
Göremeyeceğini bile bile başımı salladım. "Tamamdır, söylerim."
"Akşam görüşürüz o zaman."
"Kolay gelsin."
Telefonu kapatırken yeni bir arama ekrana düştü. Ekim arıyordu. Ekim ile çok yakın olduğumuz söylenemezdi. Ama ikimizde sınava çalışmıştık ve hatta aynı okulda sınava girmiştik. Bu yüzden beni merak etmesi çok normaldi.
"Neresi?" diye sordu heyecanla.
Gururla, "İstanbul üniversitesi," diye konuştum. "Senin?"
"Boğaziçi,"
"İkimizinde birinci tercihi tutmuş," diye mırıldandım mutlulukla. Gerçekten onun adına çok sevinmiştim.
"Özgür ne yaptı?"
"Aynı üniversitedeyiz." Belirtmeyi çok sevdiğim bir şeydi bu. Ondan ayrılmak istememiştim ve son bir kaç gündür ayrı kalacağımız düşüncesi aklımdan hiç gitmemişti.
Ama öyle olmamıştı iyi ki
Sevgilisi aklıma geldiğinde, "Ekru ne yaptı?" diye sordum.
Sevinçle, "Aynı üniversitedeyiz," diye mırıldandı.
"Çok mutlu oldum," diye mırıldandım duygularımı ona yansıtırken.
"Ben de sizin adınıza çok mutlu oldum,"
"Görüşürüz o zaman."
Telefonu kapatırken, ayağa kalktım ve merdivenlere ilerledim. Özgür'ün yanına gitmek istiyordum.
Evde onun için bulunan odaya girdiğimde o da telefonu yeni kapatmıştı. Yatağa uzanmış ve tavana bakıyordu.
"İçeri gelsene," diye mırıldandı. Kapıyı arkamda bırakıp içeri girdim ve yanına uzanıp kollarımı beline sardım. Onunda kolları beni sardı.
"Benimle gelsene," diye mırıldandı. Sesi biraz çekingen çıkmıştı.
"Nereye?"
"Annemleri görmek için gideceğim, senin de tanışmanı istiyorum." Ona hayır diyemezdim. O annem ve babam ile tanışmış, hatta aynı evde bile kalmıştı.
"Olur," diye mırıldandım. Son zamanlarda böyle bir anın geleceğini biliyordum. Bunu istemiyor değildim sadece heyecanlıydım. Gerçekten çok heyecenlıydım. Genelde Özgür ile ailesi hakkında konuşmadığımız için nasıl birileri olduklarını da bilmiyordum.
"Akşam kutlamak için dışarı da yiyeceğiz yemeği," diye mırıldandım. Babam bahsetmemişti ama böyle bir planı olduğunu biliyordum.
"Olur, yarın gideriz o zaman."
Onu başım ile onayladım ve çenesine öpücük kondurdum.
"Yanımda olduğun için teşekkür ederim." Dudakları iki yana kıvrıldı.
"Asıl ben teşekkür ederim" Dudaklarını saçlarımda hissettim.
"Seni seviyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAŞINTI -Texting-
ChickLitÖzge: Ne mi yaptın? Bugün elindeki ayranı üstüme döktün. Özgür: Haaa Sıçış timeee Özge: Aynen öyle canım Senin yüzünden okuldan geldiğimden beri kaşınıyorum Yaktım çıranı