Bölüm 12

40 3 0
                                    

Berzan'ın ağzından,

Leyla'nın telefonu kapattıktan hemen sonra Azad'ı arayıp durum bilgisi verip çağırdım.
Sekreterime bir kahve söyleyip Azad'ı beklmeye başladım. Bu sürede ise düşünüyordum. Mustafa garip bir adamdı. Gözlerindeki hüzün adeta bağırıyordu. Çok bariz olan birşeydi. Gülerken eğlenirken bile pusluydu. Aynı Evin ablamın gözleri gibiydi.
Sevda sancısı demek bu kadar zordu.
Kapı tıklatıldı.
Gel komutumla beraber elinde kahvemle Dicle içeriye girdi kahvemi bıraktı ve başka bir isteğimin olup olmadığını sordu. Teşekkür edip onu gönderdim.

Erkek erkeğe dertleşmek lazımdı. Belki anlatırdı. Anlatırsa rahatlardı.

Azad aradı;
"Abi geldim aşağıda seni bekliyorum arabanı alma tek araba gidelim " dedi.

"Tamam geliyorum." dedim.
Ceketimi alıp aşağıya indim.

"Ağabey bu adamı bu hale sokan şey nedir? Gözleri hep ağrılı" dedi Azad.

"Sevda acısı Azad bariz değil mi sence de? Aynı Evin ablamın gözleri gibi bakıyor. Acaba ne oldu da böyle oldu? Hayır adam yakışıklı adam da kız niye gitti? Ne oldu ? Sorun neydi? " dedim

"Bilmiyorum ama arkasında bir enkaz hatta bir ölü bırakmış ."

"Bir gün erkek erkeğe oturup dertleşelim. Belki anlatır. Anlatırsa hiç olmazsa rahatlar. Karısına da yazık. Bununla yaşamak çok zor çünkü ."dedim.

"Olur ağabey şimdi bir alalım da sağ salim. "

"Vaktinde alalimda başına bitmiş gelmemiş olur inşallah. Allah korusun " dedim.

"İnşallah abi inşallah "

Arabayı hızla sürüyordu. Tepeye vardık. İlerde arabası vardı. Gidip yanına park ettik. Arabadan indik. Kamp sandalyesinde oturmuş kan çanağı olmuş gozlerinden ağırdan tane tane gözyaşı akan bitik bir adam vardı. Azad'la gözgöze geldik. Şaşkındık. Böyle birsey beklemiyorduk.
Yavaşça yanına yaklaştık
"Mustafa bremin" dedim
Hiç tepki vermedi. Yavaş ve tek bir damla daha süzüldü gözlerinden. O an içim acımıştı bu adama. Tekrardan
"Mustafa bremin iyi misin?" dedim
Kafasını ağır ağır bize doğru çevirdi.

"Biriniz Allah adı için kafama sıksın. Leyla silahımı aldı kendimi öldürmeyeyim diye. Şanslısın zeki karın var" dedi.

Saçmalama. Fazla icmissin. Ne ölümü. Kalk haydi. Gidelim Zeynep seni böyle görse ne çok korkar. Onu düşün. " dedim

Azad'da
"Abim doğru söylüyor Mustafa abi haydi kalk. Saçmalama daha fazla. Bu kadar içkiye dua et miden delinmemiş. Haydi bakalım bir çorba icirelim sana çorbacı da. " dedi.
" Ben dışarda bir çorbaciya falan gitmem bu halde. " dedi.

"Tamam ben şimdi Leyla'yı arayayım çorba yapsın. Onun ilaç gibi bir çorbası vardır . Böyle durumlarda hepimize ondan içirir. Hemen kendine gelirsin." dedim

"Tamam sağolasın Berzan" dedi.

Arabaya zor attık . Dağ gibi adamdı. Bitikti. Ortalığı toparladık. Azad kayayı aradı arabaları aldırsın diye.
Mustafa arkada yarı baygın oturuyordu. Radyoda Kıvırcık Ali "Unutamadım" çalıyordu. Bende Leyla'yı aradım çorba için.
"Delalımın aldık biz Mustafa'yı. Şu şifa çorbandan yapts bir ayılsın kendine gelsin " dedim.
O arada arkadan Mustafadan hafif hafif bir ses yükseldi. Kıvırcık Ali ile resmen düet yapıyorlardı.

"Aradan kaç mevsim geçti saydın mı?
Gel, seni bir türlü unutamadım
Aradan kaç mevsim geçti saydın mı?
Gel, seni bir türlü unutamadım"

"Tamam" dedi Leylam.

Kapattım telefonu. Sesi çok güzeldi. Türküyüde çok güzel söylüyordu. Hala devam ediyordu.

DOLUNAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin