Nasıl bir yükü yüklenmişti bu adam. Nasıl bir vicdan azabıyla basbaşaydı. Haksızdı. İnançsızlığı yüzünden haksızdı. Ama gözlerindeki pişmanlık acı ve azap.. En önemlisi sevda çok barizdi..
"Abi çok mu güzeldi ? Tarif etsene "
"Çok güzeldi. Pamuk gibi bembeyazdı. İri yeşil gözleri, kaşlarına değen kıvrık kirpikleri vardı. Beline kadar saçları vardı. Sırma gibiydi. Dolgun dudakları belirgin elmacık kemikleri.. ince belli etine dolgun bir kadındı. Nazlı, işveli narin bir maral gibiydi. O kadar güzeldi ki ilk buraya geldiğinde dilden dile dolaştı güzelliği. Bekar oğlu olan herkes talip oldu. Kibardı. Ama çokta sertti. Çizgileri netti. Disiplinliydi. Özgüveni yüksek bir kadındı. Annem o kadar çok seviyordu ki onu. Sanki öz evladı gibi.
Rozalin beni hiç kırmadı. Ağzından hiç bana karşı kötü bir kelam duymadım. Güldüğü zaman cennet bahçelerini bana bahşediyordu. Onun o şuh gülmeleri.. Bülbüller kıskanır, güller imrenirdi...
Beni hiç kırmayan kadını ben kırdım Rozalin ben o kadını kırmakla kalmayıp öldürdüm.. Allah benim belamı versin desem zaten verdi... Yaşamak nefes almak benim için bu hayattaki en büyük zûll.. en büyük bela.. " dedi.Ne diyeceğimi bilemedim..
Canımın acısını, yangınımı birilerine açmak çok iyi gelmişti.
"Haydi kalkalım akşam tekrar geleceğiz nasılsa" dedim"Olur abi" dedi
"Savaş dediğim gibi hazırlık yaptırırsın kardeşim akşam misafirlerimizle geleceğiz. " dedim
"O iş bende kardeşim " dedi.
Motora atladık eve geçtik.
Herkes verandada oturmuş birseylerle meşguldü. Kimisi sohbet ediyor kimisi telefonla ilgileniyordu. Leyla gözükmüyordu. Ben soramazdım ama sanki Rozalin içimi okumuş gibi
"Hey millet Leyloş nerede ?" diye sordu.
O an bu kıza bir kez daha içimden minnet ettim..
"Ata biniyor kuzum Leyla" dedi annem..
"Zeynep nerede anne ?" dedim"Yukarıya odaya çıktı halsiz hissetti biraz" dedi
Tamam dedim. Fark ettirmeden atların olduğu yere geçtim. Leyla ahırda Maviyle konuşuyordu. Mavi onu çok severdi. Leyla'da Maviyi.. Leyla'dan sonra sırtına kimseyi almamıştı.. Benide yanina sokmamıştı. Atlar duygusal hayvanlardı.. Mavi bana kırgındı.. Sahibini hiç unutmamıştı.
"Sırtına senden başka kimseyi almadı.. Benide yanina hiç sokmadı bunca zaman.." dedim.
Zarifçe kafasını bana döndürdü Leylam.. Göz göze geldik.. Buruk ve hüzünle gülümsedi..
"Çok özlemişim Maviyi.. Kadim dostumu.. Onu bıraktığım için ilk huysuzlandı ama oda dayanamadı.. Özlemiş beni.." dedi."Bu memeleket seni özledi Leyla. " dedim
"Bu memleket benim yuvam. Ben burada gömülüyüm. Buranın kızıyım ben." dedi.
"Bu evde, bu memlekette seni sağ salim gördüm ya.. " gerisini getiremedim...
"Bu Leyla farklı Mustafa. Bahsettiğin Leyla öldü. Gömülü o uçurumda. Orası benim mezarım.. " dedi.
Her cümlesinde beni daha da çok yaktı. Bilerek yapmıyordu. Sadece konuşuyordu. İçinden geçeni ve gerçek olanları söylüyordu.
"Akşam hep beraber Mekana gideceğiz. Savaşa sürpriz olsun. Hemde güzel bir yemek yiyip vakit geçirelim" dedim"Çok özledim Savaş'ı. Mekanı.. En çokta manzarayı o deniz kokusunu.." dedi
"Tamam" dedim.
-
Akşam için herkes hazırlanmaya odasına geçmişti. Zeynep sessizdi. Üzerini değiştiriyordu. Hiç konuşmuyorduk. Puantiyeli bir elbise giymişti. Bana doğru dönerek ;
"Nasıl olmuşum canım?" dedi
"Harika olmuşsun hatun, aksi mevzubahis bile değil" dedim gülümseyerek.
Yüzünde çiçekler açmıştı resmen. Ona bunu borcluydum. Haksızlık edemezdim.
"Sen de giyin hadi geç kalmayalım" dedi.
Onaylarcasına kafamı salladım ve ayaklandım. Giyinme odasında raflar ve askılara göz gezdirdim.
Altıma hasır rengi bir ince pamuklu keten pantalon giydim. Hafif salaştı. Üzerimede şile bezi siyah ince birgomlek giydim. Yakasından üç dört düğmesi açıktı. Altınada bez ayakkabılarımı giydim ve aşağıya doğru yol aldık. Şimdi tam memleketimin insanı olmustum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOLUNAY
RomansaEge'den Mardin'e uzanıyordu Leyla'nın Hikayesi.. "-Uçurumun kenarındaydım. Normalde kenarından bile bakmaya cesaret edemeyeceğim boşluğa kendini kaz tüyü yatağa bırakır gibi bırakacaktım. Bu ihaneti bitireceğim.