ilk defa geldiği şehirin sokaklarında yürüyordu genç. bazen bir kenarda duruyor, gördüğü yavru kedileri seviyor bazen ise gördüğü çiçekleri inceliyordu.
gri duvarlı bir evin önünden geçerken, önce bahçesindeki minik papatya tarlasını fark etmişti genç. dikkatle incelemişti çiçekleri. eli bir papatyaya gitti, koparacak gibi oldu ama kıyamadı. gözleri evin içine kaymış, başta tavandan asılmış salıncağa bakmıştı. sonra sanlıncakta oturan, elinde kitabı ile ona bakan gence.
'gözleri güzel.' diye geçirdi aklından, "gözleri gerçekten güzel." diye mırıldandı. bir süre daha ona bakmayı sürdürdü, hemen ardından yavaş adımları ile evden uzaklaştı.
aklında gencin siyah saçları, kare gözlükleri kalmıştı. ve gözleri, güzel diye nitelendirdiği gözleri.
yola devam ederken bir evin dibinde durdu, bacaklarına sırnaşan kediyi sevdi. belki de saatlerce.
genci, aklındaki ölüm düşünceleri ile terk etti.
-reha.