-Günümüz-Aynadaki gölgelenmiş gözlerimin bir girdap olup beni içine çektiğini farkettiğimde kafamı iki yana salladım ve daldığım yerden kurtularak makyajımın son dokunuşlarını yapıp boy aynasından şöyle bir kendimi süzdüm. Hafif dalgaları olan kahverengi saçlarımı açık bırakmıştım. Makyajım her zaman olduğu gibi koyu tonlardaydı. Üzerimdeki siyah cropla birlikte kargo cep bol pantolonum gayet güzel görünüyordu.
Görünüşümden emin olduktan sonra daha fazla geç kalmamak için sırt çantamı alıp hızla evden çıktım.
Neredeyse koşmaya yakın adımlarla kaldırımda hızla ilerliyordum. Yarım saat içerisinde işten çıkacaktı ve her zamanki gibi kahvesini alıp kahvecinin karşısındaki yürüyüş parkına geçecekti. Orada kahvesini içecek, sonra da ya eve gidecekti ya da beni götürmesini istediğim yere. Yaklaşık üç aydır onu takip ediyordum. Evini, işini, arkadaşlarını ve hakkında daha bir çok şeyi öğrenmiştim. Ebesine kadar öğrenmeme çok az kalmıştı ama asıl öğrenmek istediğim şeye bir adım bile yaklaşamamıştım. Her seferinde bir şekilde izini kaybettirmeyi başarmıştı ama bugün buna izin vermeyi asla düşünmüyordum.Kahveciye giriş yaptığımda farkettirmeden bakışlarımı etrafta gezdirdim ve kafeyi baştan sona süzdüm. Henüz gelmemişti. O yüzden burada bekleyip dikkat çekmek yerine bir kahve alıp karşıdaki parka geçtim ve çimenlere oturup onun gelmesini bekledim.
Önümde koşan insanları izlerken geçmişin sayfaları tozlarını uçuşturarak açıldı ve önüme serildi. Yıllar sonra geldiğim şehir, o ağ tutmuş anıları temizleyerek tekrar önüme sunmuştu. Ruhuma kilit vuran acı hatıralar gün yüzüne çıkmak için içimdeki duvarları zorluyordu. Zihnimde beliren gözlerle bedenim kasıldı. Kapılarımı zorlayan paniği hissederek gözlerimi sıkıca yumdum ve kendimi kısa bir süreliğine dış dünyaya kapatıp benliğimin sızlayan yaralarının üstünde yürümeye başladım.
Sakinleş, derin nefesler al. O burada değil, güvendesin. Parmaklıklar ardına tıkana kadar onu bir daha görmeyeceksin. Bir daha aynı şeyleri asla yaşamayacaksın. Kendine gel ve dik dur. Asıl amacına odaklan.
Suratımı usulca okşayan sonbahar esintisiyle gülümseyerek gözlerimi, kendimi iç esaretimden kurtararak açtım ve derin nefesler aldım. Her şey yolundaydı. Her şey daha güzel olacaktı.
İstanbul'a geri döneli çok olmamıştı. Geldiğimden beri de evimi yerleştirmekle uğraşmış, gerekmedikçe dışarıya çıkmayı da kendimce reddetmiştim. Son yaşananlara kadar.
Güneş süzülerek aşağı inerken ayı ardından çekiyordu fakat beklediğim kişi sanırım her zamanki rutinini bozup bugün gelmemeye karar vermişti. Büyük bir hüsranla yanımdaki boş kahve kutusunu alarak saatlerdir oturduğum yerden kalktım. Tutulan bedenimi esnetip uyuşuk adımlarla ilerideki çöp kutusuna ilerledim ve kutuyu atıp parkın çıkışına yöneldim. Buraya gelirken hissettiğim tüm kararlılık ve umutlarım yıkılmıştı. Oysaki daha sabah uyandığımda bile bugünün bambaşka olacağını hissetmiştim. Aylardır verdiğim çabanın karşılığını bugün alacağımı düşünmüştüm. Sanırım yanılmışım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Peri Kızı
Action(DÜZENLENİYOR) "Biliyor musun, babam bana küçükken hep Peri Kızım derdi. Ama artık öyle olmak istemiyorum." Kelimeler ağzımda yalpalıyordu. İçtiğim kadehler, zaten alevler içinde olan ruhuma benzin olup iyice ateşini harlıyordu. Yeşil gözlerini bir...