0.9

770 94 66
                                    


8. bölümü okuduğunuzdan emin olun!!




***

2 ay önce

"Bebeğim sen boş ver onları. Gel buraya." deyip dizlerine vurdu Sunghoon. Jake de "Hoşt ulan abartma." dediğinde biz gülsek de Sunghoon kaşlarını çatmıştı. "Amına koyayım onlar yapabiliyor da biz niye yapamıyoruz. Gel lan kucağıma." Jake birkaç adım koşarak Sunghoon'dan uzaklaştı.

Sunoo saçlarını hayali şekilde geriye attı. "Boşuna çabalama, hiç kimse benim gibi olmaz." dedi. Bunun üzerine Sunghoon "Tamam lan sen gel kucağıma." dediğinde rahatsızca yerimde kıpırdandım. Sunghoon'un kötü bir niyetinin olmadığını ya da tehtid oluşturmadığını biliyordum. Yine de gerilmeme engel olamamıştım. Sunoo tereddüt etmeden Sunghoon'un dizlerine yerleşti. "Ağırmışsın he. Jay sen bunu nasıl taşıyorsun ya?" diye sorduğunda yerimden kalkıp Sunoo'yu dizlerinin altından tuttum. Ne yapacağımı anladığında kollarını boynuma doladı. Şimdi biraz daha rahatlamıştım.

Sunoo bacaklarını belimde birleştirdi ve kafasını yana çevirerek Sunghoon'u görmeye çalıştı. Ona daha iyi bir açı verebilmek için yan tarafa döndüm. Sunghoon'a dil çıkarıp "Ben ağır değilim sen güçsüzsün." dedi.

Sunghoon gibi çabuk gaza gelen birine denmemesi gereken birkaç şeyden biriydi bu. "Sen benim kol kaslarımı gördün mü? Jay'inkini ikiye katlar. Gel buraya, ben daha uzun süre taşıyabilirim seni." dediğinde o garip, husursuz edici duygu yeniden çöktü içime.

Sunghoon yaklaşsa da ondan uzaklaştırdım. Kucağımdan alamayacağını anladığındaysa "Aman be yemedik manitanı." deyip yeniden yerine oturdu. "Jake sen de gel şuraya artık, sikeceğim sanki." diye homurdanmaya devam etti.

Sunoo'nun "Koltuğa bıraksana beni." demesiyle eski yerine oturttum yeniden. Ardından da hemen yanındaki boşluğa oturdum. "İki dakika ayrıl be oğlum, manitanı kimse kapmayacak." diyen Sunghoon'a güldüm.

Sunoo yanımda biraz hareketlendi. Baktığımda telefonuyla uğraştığını gördüm. Sohbet sarmadığında her zaman bizi bırakır telefonuyla ilgilenirdi. Ne yapmaktığına bakmak istesem de engel olmuş, huysuz bir tavırla ayağının birini diğerinin altına alıp oturmuştu. Bazen böyle olduğu için üstelemedim.

Sunoo'nun aksine bugün Sunghoon'un keyfi yerindeydi anlaşılan. Yanına yaklaşan Jake'in yanağını okşayarak "Bebeğim nasılsın iyi misin? Minik kuşuk benim. Karnını ovalayayım gel buraya manitam." Jake onu uzaklaştırmak istese de o inatla devam etmişti. Ben onların bu hallerine gülerken Sunoo sertçe telefonu ortadaki sehpanın üstüne bıraktı. "Yaptığınız şey çok rahatsız edici. Sunghoon sen de manita falan deyip durma. Arkadaşız biz, birbirimize o gözle bakacak değiliz."

Arkadaştık biz.

Yıllardır beni içimdeki bu yükten kurtulmaktan alıkoyan buydu. Sunoo'nun tavrını biliyordum. Ne tepki vereceğini biliyordum. Bunun beni üzmemesi gerekiyordu.

Aramızdaki engel bir başkası ya da cinsel yönelimi değildi. Arkadaş oluşumuzdu. Onunla arkadaş olmaktan böyle zamanlarda nefret ediyordum. Her şeyini bu kadar iyi bildiğim, geceleri beraber uyuduğum, her anımı birlikte geçirdiğim kişiye olabileceğim yakınlığın en fazla bu olacağını bilmeli bununla yetinmeliydim.

Sunoo'nun sözlerinden sonra herkes sessizleşmişti fakat bunun uzun sürmeyeceğini biliyordum. Her zaman böyle çıkışları olurdu.

"Siz takılın ben markete gidip geleceğim. Bir şey istiyor musunuz?"

that way | sunjay ✓ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin