TÜNEL

70 33 78
                                    

1.BÖLÜM: TÜNEL

'Umut yabancı bir dilde kir tuttu...'
....
Arkamı dönüp baktım istasyona, koyulaşmış gözlerim arkamda bıraktığım kız kardeşime kaydı. Gözleri gitmemi istemediğini belirtircesine yaşlarla dolmuştu.
Gitmeliyim çünkü... Çünküsü yok işte gitmeliyim..

Yüzüme zoraki bir şekilde yerleştirdiğim gülümsememle el salladım ona.
Yaşlı gözlerle oda el salladı bana, veda ettiğini bilemeden.

Bir daha asla gelemeyeceğimi bilemeden.

Ona daha fazla bakmayı kesip bindim trene.
Daha kimse yoktu trende veyahut olan yolcular vagonlarına çoktan çekilmişlerdi.
İyi de neden bu kadar sessiz ki!!
Bu anlamsızlığa kaşlarımı çattım ancak önemsemeden yerime geçip oturdum, ne de olsa dolardı birazdan.

Başımı cama dayayıp düşüncelerimle boğuşacakken hareket etmeye başlayan trenle kaşlarımı çattım.
Ne çabuk!

Trenin bu kadar çabuk hareket etmesine şaşırsam da önemsemedim yada önemseyecek hâlde değildim.

Başımı tekrar cama dayadığımda gözlerim dışarıyı izlemeye koyuldu ve benliğim karmaşık düşüncelere daldı.

İyi olmadığımı söylemiş miydim?

Benliğim bir sarsıntı içindeydi, benliğim gitmek istemediği halde gidecekti buralardan.

Benliğim... Benliğim acı çekiyordu.

Senemin koyu kahverengi gözleri gözlerimin önüne geldiğinde gözlerim dolmadan edemedi.

Sızlayan burnumu çekip ceketimin önünü açtım nefes almak için.
Etrafınızda oksijen olmasına rağmen nefes alamadığınız oldu mu?
Nefes alamamak...

İçinizde bir yangın koca bir yumru haline gelip boğazınıza çökerek nefes alışınızı engeller.
Bilirsiniz değil mi bu duyguyu? Bilmezsiniz belki de.

Neyse ne ben şuan hissediyorum ama!

Derin bir nefes çektim içime yüzüme gelen açık kahve rengi saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

Derin bir nefes daha armağan ettim ciğerlerime.

Nefes alan ölü bir bedene sahibim.

"Evet duru hanım belki de uzaklaşmalısınız biraz ailenizden." Evren beyin söyledikleri aklıma yatmıştı. Haklıydı ailemden daha doğrusu sözde ailemden birazcık uzaklaşmaya ihtiyacım vardı.
Uzaklaşmak...
İyi de ben hiç onlara yakın olmadım ki ruhen...

Dolmuş gözlerim her zaman ki gibi önümde ki masada takılıydı.

Masa da ki güvercin aksesuarı hep burada olurdu ve ben bu aksesuarın mavi gözlerinde hep gözlerimi gizlerdim.
Evet gizlerdim çünkü evren bey bile olsa insanlarla göz teması kurmayı sevmezdim.
Evren bey bile olsa... Kim ki bu evren bey mi dediniz?
Evren bey benim 1yıldır geldiğim psikoloğum...

"Uzaklaşmak" diye fısıldadım sessizce ardından nadiren yaptığım hareketi yapıp gözlerimi evren beyin gözlerine çıkarıp devam ettim "uzaklaşmak için önce yakınlaşmam gerekmez mi?"
Yutkundu...
Kaldıramadığımız sözlerin üzerine sadece bunu yaparız, yutkunuruz.

RAYLARIN HAPİSHANESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin