dokuz

166 27 6
                                    

9•

"Prens'im dışarı çıkın lütfen!" Hekim, Prens'i odadan çıkarttırıp kapıyı kapattırdığında Yoongi'nin ağlama sesleri bütün sarayı sarıyordu. Ağlıyor, hıçkırıyordu ama tek kelime etmiyordu. Jimin ellerinin titremesini durduramıyordu. Korkuyor muydu yoksa heyecanlı mıydı bilmiyordu. Bütün duyguları birbirine girmişti. Bacakları gücünü yitirdiğinde duvara yaslanıp yere doğru kayarak oturmuştu. Çok fazla kan vardı, gerçekten iyi olacaklar mıydı? Bebek de Yoongi de iyi olacak mıydı? Jimin bilmiyordu.

Sadece birkaç saat sonra Yoongi'nin ağlayışları kesilmiş ve yerini tiz bir çığlık sesi almıştı. Bu bebek ağlaması herkesin rahat bir nefes almasını sağlamıştı. Birbirlerini 'onlar iyi', 'Prens Min başardı' gibi sözcüklerle rahatlatıyorlardı. Bebek kısa bir süre sonra sarılı şekilde odadan çıkartıldığında ilk iş yıkanmaya götürülmüştü. Prens, bebeğin sadece elini görüp iç çekişini duymuştu. Jimin hafif bir gülümsemeyle -ayrıca Seokjin'in yönlendirmesiyle- kapıyı açıp içeri girdiğinde bir süre Yoongi dışındaki bütün herkese bakmıştı. Birkaç hizmetçi, hekim ve Seokjin. Ayrıca kralın kahyası da buradaydı, bir köşede öylece duruyordu.

"Yoongi?" birkaç dakikanın sonunda, sonunda Yoongi'ye yaklaşıp seslenmişti ama hala daha ona bakmıyordu. "Yorgun düştüğü için uyuyor, Prens'im." Yoongi yerine hekim yanıtladığında onu, Jimin başını yerden kaldırıp Yoongi'ye bakmıştı. Aylardır tek bir makas darbesi almayan saçlarının bir kısmı terden alnına yapışmış, geri kalanı da yastığa dağılmıştı. Gözleri kızarıp şişmiş, dudakları kanamıştı. Çok zorlandığı sadece bu görüntüden bile belli oluyordu. "Durumları nasıl?" Zorlukla konuşup sorduğunda hekim kocaman gülümsemişti. "Prens Min'in durumu iyi, doğum zorlu geçti ama başardı. Bebeğin de ilk kontrolleri iyiydi, şimdi daha detaylı bir kontrol edip Prens Min'in yanına getirilmesini söyleyeceğim. Beraber olmaları iyi olacaktır." Jimin hekimi onaylamış ve onlar dışarı çıkarken kendisi yatağın kenarına oturmuştu.

Yoongi'nin yüz ifadesi huzurluydu. Üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordu hatta. Hafiflemişti. Jimin, Yoongi'ye doğru eğilip alnına öpücük kondurduğunda Yoongi kıpırdanmış fakat gözlerini açmamıştı. Bunun yerine dudaklarını hafifçe aralayarak ağzından nefes almaya başlamıştı. Muhtemelen ağladığı için burnu tıkanmıştı. Jimin onu rahatsız etmemek için pencereye doğru ilerlemiş ve gecenin karanlığındaki gökyüzüne bakmıştı. Yıldızlar ve ay bugün ayrı bir parlaktı.

Bebek, 3 Ekim doğumluydu. Gece 00.30'da doğmuştu. Prens ile doğum tarihlerinin arasında tam on gün vardı.

Prens gökyüzünü izlerken bir yıldız kaydı.

🦋

"Daha bu gece doğdu Prens'im ama oldukça iştahlı ve sakin." Bebeğe bakan hizmetçi konuştuğunda Jimin onun kendi serçe parmağını sıkışını izlemişti. Kucağında duruyor, aniden düşüreceğini düşündüğü için korkuyordu fakat ilk kez -ilk değil- bir bebek tuttuğu için bu düşüncesi çok normaldi. "Yoongi ne zaman uyanacak? Bebeği geçmesini istiyorum." Bu soru doğrudan Seokjin'e yöneltilmişti. Seokjin geceden beri hiç uyanmadan uyuyan bedene baktıktan sonra bilmediğini söylemişti. Uyuyalı çoktan on iki saat olmuştu. Hatta geçmişti bile.

Bebek, erken doğmasına rağmen sağlıklıydı. İştahı da yerindeydi. Hekim, erken doğduğu için bebeğin sağlık sorunları olabileceğinden endişe duymuştu ama şimdilik birşeyi yoktu. Yoongi de sadece uyuyordu. Bu kadar yani. Uyanırsa ağrısının olup olmadığını öğrenebilirlerdi ama uyanmadığı için öğrenemiyorlardı. Onun da dışarıdan edilen muayenelerinde hiçbir sorun çıkmamıştı.

• vaveyla •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin