on üç

145 26 3
                                    

13•

Park Krallığı'nın bu suikastten kurtulması bir gün, her şeyin normale dönmesi ise bir hafta sürmüştü. Kral Park'ın suikast sırasında öldüğü halka açıklandığında, ki bu kısmen yanlıştı, halk Prens'in Kral'ın yerine geçmesi karşısında sevinç içerisinde kalmıştı. Prens'in ilk işi herkesin önünde Kral'ın Oğlan adı verdiği çocukları azat etmek olmuştu. Oğlanlar, ne yapacaklarını bilememişti. Kalakalmış, aileleri sevinç gözyaşları içerisinde onları alana kadar sessizce beklemişlerdi.

Suikastin üzerinden bir hafta geçip saray yavaş yavaş kendine gelmeye başladığında halk arasında bir dedikodu yayılmaya başlamıştı. Dedikodunun içeriği oldukça basitti. "Hey, Prens Park'ın eşi Prens Min düzenlemiş bu suikastı. İnanabiliyor musun? Hatta bu yüzden evlenmiş Prens ile." Prens Min'in bu bir haftadır, olması gerektiği hiçbir yerde görünmemesi akıllara bu soruyu getiriyordu. Gardiyanlar ya da Krallık'taki hiçkimse Prens Min hakkında birşey konuşmuyordu. Suikastı düzenleyen kişi gerçekten Prens Min miydi? Oysaki halk, Prens Min'in kendi aralarından biri olması yüzünden ona oldukça sempati duyuyorlardı. Güzel yüzü cabasıydı.

Yine de dedikodular tamamen asılsızdı.

Prens Min, hala daha bilinçsiz olduğu için özel muamele görüyordu. Bu yüzdendi hekimin saraya sıklıkla gidip gelmesi. Prens Park, Prens Min'in durumundan kimseye bahsetmeme emri vermiş ve bahseden olursa onu kendi elleriyle idam edeceğini söylemişti. Kral ölmüşken kimse Prens'in emirlerinin dışına çıkamazdı. Sonuçta krallığı yönetecek birine ihtiyaçları vardı. Kral yoksa kraliçe, kraliçe yoksa prens.

"Yoongi'nin durumu nasıl?" Jimin sıcak su dolu küvetin içerisinde bedenini rahatlatırken sorduğunda Seokjin, Yoongi'nin durumunda hiçbir değişiklik olmadığını söylemişti. "Hekim buradayken uyandı fakat çok sürmeden geri uyudu. Hekim, uyanık olduğu süre boyunca soru sorsa dahi bir tepki alamadı. Hekim, uyanmasının ani bir refleks olabileceğini söyledi." Jimin anladığını belirtmiş ardından küvetten çıkarak Seokjin'in onun için getirdiği bornoza sarınmıştı. Su damlaları vücudundan akıp yere damlarken yavaş adımlarla odasına ilerlemişti. Seokjin'in yardımıyla üzerine pijamalarını giyindikten hemen sonra odadan çıkıp yan odaya, Yoongi'nin yanına ilerlemişti.

Jimin odaya girdiğinde Yoongi yatakta öylece yatıyordu. Son bir haftadır olduğu gibi, sol kolundaki herhangi bir damara bağlı olan serumdan besin takviyesi alıyordu. Huzurlu yüz ifadesi, Jimin'e Doyun'un doğumundan sonraki uykusunu hatırlatıyordu. Hafiflemiş gibiydi ama sorun neydi? Kendi üzerinde nasıl bir yük hissediyordu?

"Saat gece yarısını geçti." Jimin bir haftadır hergün yaptığı gibi yine konuşmaya başladığında Yoongi'nin elini nazikçe tutmuştu. Uykusuzluk ve yorgunluktan bayılacak gibi hissetse bile bütün gün Yoongi'yi görmediği için onunla konuşmadan yatmak istemiyordu. "Derin uykuya yatmanın üzerinden tam bir hafta geçti. Gün içerisinde yoğun olduğum için gelemiyorum fakat Doyun geliyor. Senin yanındayken rahatlıyormuş fakat odadan çıktığı zaman fazla huysuzmuş. Benim yanımda da rahat. Neden huysuz bilmiyorum." Yoongi'nin kendini duyup duymadığını bilmiyordu Jimin ama yine de konuşmalıymış gibi hissediyordu. "Hala resmi olarak tahta çıktığımı ilan etmedim, uyanmanı bekliyorum. Çabucak uyan ve bu krallığı yönetmeme yardım et."

Her zamanki gibi kısa bir konuşmanın ardından oturduğu yerden kalkmış, sessiz ve yavaş adımlarla odadan çıkmıştı. Odaya girerken içeriden çıkan gardiyan, Jimin'in ardından tekrar içeri girdiğinde amacı Yoongi'ye kimsenin zarar verememesiydi. Bir haftadır Yoongi'yi koruyordu. Gardiyan, uyuyan Yoongi'nin yüzüne hafif bir gülümsemeyle baktığında o da onun çok güzel göründüğünü düşünüyordu. Sırf güzelliği için bile onu koruyabilirdi.

• vaveyla •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin