15•
"Prens'im, araştırmamı istediğiniz her şeyi araştırdım." Kahya odaya girerek elindekileri Prens'in izniyle masaya bırakırken Prens kahyaya konuşması için işaret vermişti. "Araştırmalarım sırasında Prens Min'in söylediklerini yalanlayan bir durumla karşılaşmadım. Hatta halk ve kitaplarda dahi Prens Min'in söyledikleri onaylanıyor." Prens derin nefes alarak başını elleri arasına almıştı. Aklı karışıktı, ne yapacağını ya da ne söyleyeceğini bilmiyordu. Duyduğu şeyler bu denli akıl almazdı ki neredeyse delirecekti. Birkaç ay önceye kadar normal bir hayat yaşarken şimdi böyle şeyleri araştırtıyor olması da bir garipti zaten.
"Bazı şövalyelerde sıradan bir gribe benzeyen ama biraz farklı olan bir hastalıkla karşılaştık." Prens duraksamıştı. Başını kardırıp kahya ile göz teması kurmuştu. "Ateşleri, tansiyonları normalin çok üzerinde. Bilinçleri bazı zamanlar açık, bazı zamanlar kapalı. Vücutlarından belli belirsiz bir koku geliyor ve aşırı saldırganlıkları var." Prens aniden ayağa kalkmıştı. Kaşları çatılıyken korkunç görünmediğini söylemek anlamsız olurdu. "Prens Min bugün onlardan biriyle görüşmek istediğini söyledi, biz de görüştürdük. Prens Min, bu durumu kızışma olarak adlandırdı." Bu düşünce Prens'e tanıdık gelmiş, bu yüzden biraz endişelenmişti.
"Yoongi nerede?" Sorduğunda odadan çıkmak için hazırlanıyordu. Ceketini kahyanın yardımıyla giyinirken hızlıca odadan çıkmıştı. "Odanızda, Prens'im. Küçük Prens ile birlikte." Kahyanın sözlerinden sonra Prens'in odasına gitmesi pek uzun sürmemişti. Odaya girmeden önce kahyaya dışarıda beklemesini söylemiş ve içeri girmek için kapı koluna tutunmuştu ama içeriden kahkaha sesleri geldiğini duyduğunda duraksamıştı. Bu ince kahkaha sesi Doyun'a aitti fakat diğeri kimindi? Yoongi'nin miydi? Eğer öyleyse, Yoongi kahkaha atabiliyor muydu? Prens onun kahakaha attığını daha önce görmemişti.
"Doyun-ah çok akıllı." Odanın içerisinden Yoongi'nin sesi geldiğinde Doyun bir kahkaha daha atmıştı. "Doyun kısa sürede yürüyebilir, değil mi? Babası Doyun'a güveniyor." Doyun kahakaha atmaya devam ederken Prens ister istemez gülümsemişti. "Seokjin gidip derhal Yoongi'yi satın aldığım tüccarı bul. Onun da Yoongi'nin hangi tüccarlarda satıldığını öğren ve hepsini buraya getir." Odaya girmeden önce emretmiş, kahya eğilerek anladığını belirtmişti. Prens kahya gittikten bir süre daha içeriden gelen sesleri dinlemiş, ardından kapıyı açarak içeri girmişti. Yoongi kapının açılma sesini duyduğunda hızlıca duruşunu değiştirmiş, gelen kişinin Prens olduğunu gördüğünde ise ayağa kalkmıştı. Prens ona rahat olmasını söylemişti.
"Sesinizi duydum, sizi bu kadar güldüren nedir?" Ceketini çıkartırken sorduğunda Prens, Yoongi hafifçe gülümsemişti. Prens onun gülümseyişini görmemişti. "Ellerinin varlığını farketti, artık birşeyleri tutabiliyor." Yoongi kısaca açıkladığında Prens ceketini rastgele bir yere koymuş ve ikilinin yanına ilerlemişti. Doyun elindeki ahşap oyuncağı emerken mutlu görünüyordu. Arada kaşlarını çatıyor, zar zor kavradığı oyuncağı ağzından uzaklaştırıp dikkatlice inceliyordu. Şaşı yaptığı gözleriyle bile çok güzeldi Doyun. "Bu zamanlarda farkediyorlardı zaten, değil mi?" Yoongi başını sallayarak Prens'i onaylamıştı. "Öyle, Prens'im." Prens kaşlarını çatmış, gözlerini Yoongi'ye dikmişti. Bir anda hissettiği baskı yüzünden midesi bulanmış, dudaklarını ısırmıştı. Yoongi son zamanlarda üzerindeki bu baskılar yüzünden mide bulantısı çekmeye başlamıştı. Kusmak istiyordu.
"Dadı nerede? Seninle bir şeyler hakkında konuşmak istiyorum." Yoongi duraksamış, Doyun'un gözlerine bakmıştı. Doyun yine kahkaha atarken Yoongi ayağa kalkmış, doyun'u kucağına almış ve izin isteyerek odadan çıkmıştı. Prens bir süre kalakalmıştı. Yoongi'nin gerçekten gittiğini düşünmüş fakat çok sürmeden geri geldiğinde onun aslında Doyun'u dadıya vermeye gittiğini anlamıştı. Yoongi geri gelene kadar göğüsüne baskı yapan şeye bir anlam verememişti. Sinirlenmiş ama aynı zamanda şaşırmıştı. Belki de buydu baskının sebebi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• vaveyla •
Fanfiction[min yoongi ✝ park jimin] Şimdi bazı şeyleri suskunlukla geçiştireceğim.