ÜSTEĞMENİM 2/ "TANINMAYAN KAHRAMANLAR"

80 10 28
                                    

2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2.Bölüm: Tanınmayan Kahramanlar

🗝️

"Bir Seni Sevdim Bir de Seni Sevmeyi..."

🗝️

Pinhani/ Kefen giydim

🗝️

Araf DEMİR

Bordo Bere, Özel Kuvvetleri temsil edebilir. Bordo Bere, Türk Askerini temsil edebilir. Bordo Bere, herkes için bir çağrışım yapabilir fakat benim için ilk başlarda hayranlığı, aşkı, sevgiyi, gururu çağrıştırıyordu. Sonra biraz daha büyüdüm ve anladım ki Bordo Bere, Umut demekti. Ufak çocukların bekleyişiydi. Anaların duasıydı. Düşmanın korkulu rüyasıydı. Bordo Bere, mazlumların ışığıydı. Ve ben o zaman daha iyi anlamıştım taşıdığım berenin ağırlığını.

Bundan zerre kadar şikayetçi değildim. Ne kadar zor olsa da ben mesleğimi seviyordum. Ayrıca zaten hayatın kendisi başlıbaşına zor değil miydi ki?

Ben Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup Astsubay Baş Çavuş Araf Demir. Köy çocuğuydum. Babam çiftçi, annem ev hanımıydı. Köy de büyümüş, boş zamanlarım da babama yardım eden bir çocuktum. Köyümüzde Bordo Bereli olan bir asker abi vardı. Bereye olan sevdam o abi sayesinde olmuştu. Köye geldiğinde üniforması ile asil ve gurur dolu bir hava katarken bir de buna beresi eklenince daha farklı olurdu. Fakat ben sonradan anlayacaktım o berenin vermiş olduğu bir ağırlık da olduğunu.

Çok nadir izin anlarımız olurdu ve ben de bu izinlerim de köye gider ailemle özlem geçirirdim. Bir akşam otururken babam, "yok mu bir sevda?" diye sormuştu. Gülmüştüm. "Olmaz mı baba? Dağa, taşa, üniformamıza olan sevdamız var. Yetmez mi?" demiştim. Annem oradan çıkarak "Niye öyle diyorsun evladım? " dediğinde onun pamuk ellerini öpmüş, "Güzel anam dağ da bayır da ne kızı ne sevdası Allah aşkına" demiştim. "Sana bulayım diyorum, istemiyorsun" demişti.

İsterdim. İstiyordum. Birine tutulmayı, baba olmayı çok istiyordum ama bu mesleğe girdikten sonra böyle bir şeyi düşünmez olmuştum. Çünkü yol arkadaşı olarak alacağım eşimi böyle büyük bir sorumluluğun içine çekmek istememiştim. Ta ki onu görene kadar. Gazeteci kimliği olan Büşra'yı.

Gazeteci Büşra Yücel.

Şırnağa gelmişti. Haber kanalı, bizimle ilgili haber yapması için onu seçmişlerdi. Kader miydi bu? Yoksa yazgı mı? Onu bana getiren neydi?

Güzeldi. Hem de haddinden fazla güzeldi. Simsiyah saçları, Bembeyaz teni, hafif çekik gözleri, kahvenin en güzel tonu olan o gözleri, saçları ile aynı renkte gür olan o kaşları, biçimli burnu, minik dudakları ile tam bir küçük kız çocuğu gibiydi. Belki de bana öyle gelmişti hep.

ÜSTEĞMENİM (RAFLARDA) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin