~Bölüm 2~

992 57 87
                                    

İlke

"Uyan! Uyan! Uyan!" Kutay ve Eray başımda tepinirken yorganı başıma çektim. Gitmek istemiyorum. Gerçeği öğrenmek istemiyorum.

Ben ailemle mutluyum. Onları bırakmak istemiyorum...

"Abla kalkar mısın? Beraber yemek yiyeceğiz. Sonra parka gideceğiz." dedi Eray. Yani sizinle son defa eğleneceğiz...

"Kalkmak istemiyorum çocuklar. Beni rahat bırakın." dedim. Bir süre durdular. "Tamam. Gel Ülkü ablamı uyandırayım abi." dedi Kutay.

"Tamam sen git ben geliyorum." dedi Eray. Kutay odadan çıkarken Eray yorganı çekti.

"Abla ne olduğunu biliyorum. Annem ve babamla konuşurken sizi dinledim. Ve çok iyi anlıyorum.

Ama bu sizin bizim ablamız olduğunuz gerçeğini değiştirmiyor. Sen Kutay ve benim ablamsın. Ülkü ablam da öyle. Ve siz annem ile babamın biricik kızısınız.

Bebekken karıştırılmanız bizi bir daha görmeyeceğiniz anlamına gelmiyor. Bu yüzden üzülme. Sizi hiç bırakmayacağız. Bizden kurtulamazsınız." dedi.

Minicik çocuk beni teselli ediyor. Nasıl olgun bir birey oldu bu?

Yerimden doğruldum ve ona baktım. "Sen büyüdün de bana tesellimi veriyorsun çocuk!? Hem sizden kurtulmak isteyen kim?" dedim.

O da güldü ve bana sarıldı. Kollarımı ona doladım. Bir süre birbirimize sarıldık. Sonra geri çekildi.

"Ağlama..." dedi ve elleriyle yanaklarımı sildi. Ağladığımı bile fark etmemiştim.

"Tamam ağlamıyorum." dedim ve gülerek yanaklarımı sildim. "Hadi Ülkü ablanın yanına git. Ben hazırlanıp geleceğim." dedim.

Başını salladı. Tam odadan çıkacakken "Biraz önce ağlamam falan aramızda kalsın tamam mı?" dedim. "Tamam!" dedi ve odadan çıktı.

Ayağa kalktım. Üzerimdeki ülkünün resmi olan pijamaya baktım. Birbirimize doğum günümüzde hediye etmiştik.

Onun pijamasında da benim resmim vardı. Ve üstlerinde 'Canım ikizim!' yazıyordu.

Dolabımı açtım. Giyecek bir şeyler aramaya başladım. Gitmemiz gerekiyordu.

Mavi bir etek ve beyaz bir sweat seçtim. Hemen üzerime geçirdim ve kelebekli kolyemi taktım. İki yüzük takıp hafif bir parfüm sıktım. Az bir makyaj yaptım ve çantamı alıp dışarı çıktım.

Eray ile karşılaştım. "Annemler dışarı çıktılar. Biraz önce Ülkü ablamı çağırdım seni çağırmaya geliyordum." dedi. Başımı salladım.

Ülkü odasından çıktı. Beyaz etek ve mavi sweat giymesi tesadüf olamazdı. Birbirimize bakıp güldük.

"Siz telepati falan mı kuruyorsunuz?" dedi Eray. "Ne alakası var canım?" dedim. "Nasıl aynı şeyleri giyebiliyorsunuz?" dedi.

"Bilmem. Bu da bize verilen bir nimet herhalde." dedim. Ne diyebilirdim ki?

"Abla! Abla!" Kutay bağırarak bizi çağırırken gitmemiz gerektiğini hatırladım. "Hadi kaçalım." dedim. Beraber evden çıktık.

Annem ve babam arabanın kapısına yaslanmıştı. Bizi görünce doğruldular. Beraber arabaya bindik.

Babam ve annem öne binerken biz arkaya bindik. Kutay ve Eray ortamızdaydı. Ne olur ne olmaz diye önce onların kemerini sonra kendi kemerimizi taktık.

Babam arabayı çalıştırdı. Evden uzaklaşırken ellerim ile oynuyordum.

Ya gerçekten karışmış isek? Ne olacaktı?

İKİZLER' Ülkü&İlkeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin