09.09.2019
Bugün okulun ilk günüydü. Duygu 2 gün önce gelmişti, Kayra ile ise aramdaki soğukluk gitmişti yani her şey Kaan dışında iyi gidiyordu. O günden beri hiç konuşmamıştık. Aradım ama açmadı, mesaj attım görmedi bile. O gün gereksiz fazla tepki vermiştim sanırım. Ama onu bir daha görmeyecektim anladığım kadarıyla o yüzden buna kafa yorup kendimi üzmeme değmezdi.
Saat yedi buçuk ve mutfaktan duyduğum seslere bakılırsa Duygu uyanmıştı. Yorganı üstümden kaldırıp panduflarımı giydim ve banyoya doğru gittim. Soğuk su ile yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra muftağa Duygu'nun yanına gittim.
Hem yumurta çırpıp hem de son ses açtığı Avril Lavigne şarkısı ile dans ediyordu.
"Ayyy gün ışığım da uyanmış benim." dedi yanağımı öperken.
Kırkırdadım.
"Bakıyorum sen de aşırı enerjiksin, noldu?"
"Ne olacak güzelim, okulun ilk günü demek yeni kişiler demek, belki yeni birini bulurum." ağzına çilek atıp.
Ben de dudak büzdüm.
"Senin tuzun kuru tabii. Sevgili Kayracığın var sonuçta."
"Boşver şimdi sen onu. Ne yapıyorsun bakim?"
"Pankek tabii ki de. Hem de en sevdiğin kakaoludan."
"Offf bayırılım." dedim belinden sarılıp.
Sonra telefonum çaldı, arayan kişi Kayraydı.
"Günaydın, aşkım." diye açtım telefonu.
"Günaydın, şey siz kaç gibi çıkarsınız?" dedi uykulu bir şekilde
"Ders dokuzda değil mi, sekizi çeyrek geçe gibi çıkarız herhalde."
"Tamamdır o zaman, ben yola çıktığımda ararım seni yeniden tamam mı?" dedi.
"Ta-" diyebilmişken sadece direkt yüzüme kapattı.
Gözlerimi devirip telefonu masanın üstüne koyduktan sonra sandalyeye oturdum.
"Ne oluyor?" diye sordu Duygu.
"Aramız soğuk gibiydi yeni geldiğinde ama düzeliyor gibiydi fakat yine soğuk davrandı şimdi."
"Yeni uyanmıştır o şimdi ne yaptığını bilmiyordur, üzülme. Hem siz Kayra ve Gökçesiniz sizin aranız bozuluyorsa dünyanın sonu geliyor demektir."
"O zaman ölmeden önce yapmak istediğin her şeyi birkaç gün içinde yap bence, çünkü dünyanın sonu geliyor gibi."
"Olur mu hiç öyle şey, uzun süredir göremiyordunuz birbirinizi. Okul açılınca düzelir her şey."
"Umarım..." dedim umutsuzca.
"Hadi hemen yap da kahvaltını, Allah bilir ne giyeceğini bile bilmiyorsundur sen şimdi."
"Evet." dedim küçük bir tebessüm ile.
"Bir de sırıtıyor bana pislik." dedi gülüp.
Dil çıkardım pankekime krem beyaz peynir sürerken.
"Yaylanmadan ye şunu, saçları da birbirine girmiş, yıkansan iki saat kurumaz şimdi o."
"At kuyruğu yaparım ben de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canavar ve Papatya
Teen FictionÇocukluğundan beri birbirlerini görmemiş iki kişinin hikayesi