03.09.2019
Kayra'nın balkona doğru geldiğini görünce sustum.
"Aslında?" dedi Kaan.
"Boşver ya, saçma bir konu." dedim hemen.
Saçma... Saçma değildi ama bir o kadar da öyleydi.
Kayra eskisi gibi gelmiyordu bana. Sanki... sanki aramızda bir uyuşmazlık sadece benim hissettiğim, belki o da hissediyordu... bilmiyorum. Bu aralar hissettiğim hiçbir his hoşuma gitmiyor gibi geliyordu bana. Mutluluk saniyelikti benim için. Mutlu olduğum an beni üzecek şeyler geliyordu. Kayra gibi, ama o her şeye bir anda devam etmişti. Aramıza mesafe girmemiş gibi.
Benden bir şeyler saklıyormuş gibi geliyordu çok fazla ve bunları Kaan'a anlatmak istiyordum ama ona güvenmeli miydim? İşte, bunu bilmiyordum. Kalbimde çocuklumdan kalmış sıcak bir noktadaydı o benim için ama uzun zamandır da görmüyordum. Kayra ise uzun zamandır sıcak bir noktadaydı, güvenebileceğim, korktuğumda beni kollarına saracak ama sanki her an beni yanlız bırakacakmış gibi de hissettiriyordu. O yüzden ona olan güvenimi hep kaybedip sonra tekrar kazanıyordum.
"Tamam, öyleyse." dedi Kayra yanağıma öpücük kondurup. "Ama küçük bir sıkıntımız var."
"Ne oldu?" diye sordum.
"Babam beni çağırıyor, gitmem lazım."
"Neden çağrıyor ki?"
Önce bir durdu sonra dudaklarını büzdü.
"Bilmem, nedenini sordum ama söylemedi."
İstemeden gözlerimi devirdim. Aylardır göremiyordum zaten, şimdi de babası onu çağırıyordu. Hem de nedenini bile bilmiyordu.
"Benim yanımda olduğunu söyleseydin." dedim.
"Söyledim ama ısrar etti." dedi ayağa kalkarken. "Yine de akşam telafi edeceğim, tamam mı?"
Sadece başımı sallamakla yetindim.
"Sen de çık benimle istersen." dedi Kaan'a doğru dönüp Kayra.
"Yok ya, ben de giderim birazdan ama önce kahvaltımı bitereyim." dedi samimiyetsiz bir gülümsemeyle zaten Kayra ile göz temasını kestiği anda da gülmeyi bıraktı.
"İyi, sen bilirsin." dedi dişlerinin arasından. Sinirlendiği belliydi.
Kayra ile beraber kapıya doğru gittim.
"Akşam saat kaçta buluşalım?" diye sordum ayakkabılarını giyerken.
"Mesaj atarım sana, tamam mı?" dedi ve bana sarıldı.
"Hiç hoşlanmadım bu çocuktan." diye kulağıma doğru fısıldadı.
"Daha tanımıyorsun bile." dedim.
"Sen de tanımıyorsun. 10 yıldır konuşmuyormuşsunuz, nasıl da hemen tanıdın ki." dedi merdivenlere doğru yönelirken.
Tam cevap verecekken cevabımı beklemeden aşağı inmişti bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Canavar ve Papatya
Novela JuvenilÇocukluğundan beri birbirlerini görmemiş iki kişinin hikayesi