Velet

608 44 3
                                    

Bölüm 29...




"Hey velet o kahvaltı
sonuna kadar bitecek".

"Yahhh velet ne be"

Sahte kızgınlıkla çenemdeki elini indirip sağıma soluma bakmıştım. Biri bizi duydumu diye . Etraf fazla kalabalıktı . Sabah kafeye kahvaltı yapmak için o kadar fazla insan gelmiştiki Yoongi benim için boş masa bulamayıp depodan masa çıkarmıştı ısrarlarıma bakmadan .

Şimdide önüme bin bir çeşit şey koyup yememi istiyordu .
" Ben bu kadar şeyi nasıl yiyeyim ki Komutan?"

"Yersin bebeğim yersin. Dün fazla güç kaybettin. Gücünü geri kazanman gerekiyorki yeniden"

"Yah sus" Lafını kesip insanlara baktığımda her kes kahvaltısına daldığı için derin bir nefes almıştım. Açık açık ima ettiği şeyi biri duyarsa direk anlardı . Ne var der gibi omuzlarını oynatıp göz kırpmış arkadan gelen sesle sifariş almak için gitmişti .

Havalar sıcak olduğu için sıfır kol giymiş üstünede beyaz önlüğünü takmıştı . Süt beyazı teni öyle ilgi çekiciydiki çoğu kişi dönüp dönüp bakıyordu . Rengarenk kafeyle öyle uyumluydu ki en az Komutanlık kadar yakışıyordu. Eski anılar aklıma gelmişti. O koltuğunda Komutanlık rütbesiyle oturduğu zamanlar. Bir masadan diğer masaya geçip sifariş alıyor arada bakışları benimle kesişiyordu. Eskiden olsa utanıp geri çekeceğim bakışlarımı şimdi hiç bir utanma ve çekinme göstermeden dolaştırıyordum üstünde.

Ne güzeldi böyle korkmadan onunla olmak . Kızarmı diye düşünmeden. Onun da beni sevdiğini bilerek . Kafe o kadar kalabalıktı ki bir ara kalkıp yardım etmek istemiştim ama izin vermeyeceğini çok iyi biliyordum. Heleki dün geceden sonra. Gecenin bir yarısı hala içimde varlığını koruyan sertliğinin baskısıyla uyanmış geceyi sabah etmiştik. Yetmezmiş gibi sabah duş alırken bile beni rahat bırakmayıp banyonun camına dayayarak becermişti.

Tamamen doyduğumda mutfaktan tepsi alıp masayı toplamıştım . Hala müşterilerle ilgilenirken yükünü azaltmak için bulaşıkların yarısını makineye dizip yarısınıda ellerimle yıkamıştım . Kuruyan bulaşıkları yerlerine yerleştirip etrafıda iyice sildikten sonra kendime keyif kahvesi yapmak istemiştim .

Ama kahveyi bula bilirsem tabi . Neredeyse mutfağın her yerine baktıktan sonra üst rafta bana el sallayan kavanozu görmüştüm . Resmen gözümün önündeymişte ben görememişim . Parmak uçlarıma kalkıp kavanoza uzandığımda avuç içime yerleşmediği için biraz daha arkaya kaymıştı. İçimden bir küfür savurup biraz daha kendimi kaldırdığımda arkamda hiss ettiğim sıcaklıkla elimde hiss ettiğim sıcaklık aynı anda olmuştu. Kavanozu kaplayan o damarlı elleri nerede görsem iyi tanırdım .

Kavanozu yere bırakıp elini karnıma sardığında omzuma bir öpücük bırakmıştı Komutanım.

"Neden kendini yordun bebeğim? "

"Yorulmadım ki. Hem fazla kalabalık ve sen tek başınasın. Biraz olsun yükünü hafifletmek istedim"

"Senin varlığın yetiyor zaten bebeğim. Ben gerekirse her şeyi yaparım"

Engel olamadığım kocaman gülümsemeyle yüzüne döndüğümde yanaklarını avuçlarımın içine alıp dudaklarına minik bir öpücük verip geri çekilmiştim . Ama sanki yetmemiş gibi

love zone Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin