21'

1.2K 86 50
                                    

Kontrol edemedim 😞
-

İki yıl sonra

Taehyung ile beraber yaşayalı iki yıl olmuştu, her günümüz beraber ve eğlenceli geçmişti. Bizi destekleyenler kadar, bizden nefret edenlerin sayısı da artmıştı bu süre içinde ama beraber olduğumuz için mutluyduk. Yakın çevremizdeki insanlar bizi destekliyordu, daha ne isteyebilirdik ki!

Şimdi ise saat akşam yediye gelmek üzereyken Taheyung aramış, "Hazırlan, dışarı çıkacağız." deyip telefonu kapatmıştı. Biraz heyecanla ve de biraz merakla hazırlanmaya başladım.

Kısa bir duşun ardından giysi dolabına bir göz attım. Taehyung hep feminen giyinmemi beğenirdi, bu yüzden beyaz bir bluz ve bir palazzo pantolon giymeye karat verdim. Saçlarımı kuruttuktan sonra seçtiğim kıyafetleri giydim, saçımı yapmadan önce hafifçe makyaj yaptım.

Aynadan kendime baktığımda gayet şık görünüyordum, tatmin olmuştum. saçlarıma da kısaca şekil verdikten sonra hazırdım, saat sekiz buçuk civarıydı. Aynadan son defa kendime bakıp dudaklarıma parlatıcı sürdüğüm esnada, Taehyung'un geldiğini duydum.

"Hayatım, hazır mısın?" diye seslendiğinde merdivenleri çıktığını fark ettim. "Hazırım!"

Yavaşça oturduğum sandalyeden kalkıp odanın kapısına doğru ilerledim, kapıyı açtığım anda karşımda Taehyung'u gördüm. Bana bakıp gülümsedi, uzanıp elimi tuttu ve dudağıma minik bir öpücük kondurdu. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim.

"Ben direkt hazırlandım ama gideceğimiz yere uygun olmuş muyum?" diye sordum, aklımda dönüp dolaşan soruyu.

"Evet gayet uygunsun, hadi gidelim!"

Dediği şeye karşı tatmin olmuşlukla gülümsedim. Beraber evden çıkıp arabaya bindik. Yol boyunca ikimizde konuşmadık, ortamdaki tek ses çalan şarkının sesiydi.

Hiç bilmediğim yollardan geçtikten sonra kimsenin olmadığı bir sahile geldik. Burada yalnızca küçük, tek katlı bir ev vardı. Evin tavanından balkonuna doğru uzanan yıldızlar vardı, parıl parıl parlıyorlardı. Büyülenmişçe etrafa bakarken belimde Taehyung'un parmaklarını hissettim. "Hadi içeri girelim." dedi. Beraber içeri girdik.

İçerisi de dışı gibi şık yıldızlarla süslenmişti. Tek odalıydı ve odanın ortasında iki kişilik bir sofra vardı. "Açsın değil mi?" diye sordu Taehyung. "Evet, çok!" diyerek cevapladım onu. Birlikte masaya karşılıklı oturduk ve yemeğe başladık.

Yemek boyu eski anılarımızdan, beraber geçirdiğimiz güzel anılardan, kavgalarımızdan bahsettik. "Jeongguk, annemin bir kızla değil de erkekle sevgili olduğumu öğrendiğindeki yüz ifadesini hatırlıyor musun? Çok komikti!"

Aklıma gelen anlarla birlikte kocaman bir kahkaha attım, gerçekten de çok komikti. Başta çok şaşırmasına rağmen hemen onaylamıştı ilişkimizi. Babası da aynı şekilde bize destek çıkmıştı. Benim aileme gelirsek, onlarla hâlâ görüşmüyorum. İlişkimizi açıkladıktan sonra annem birkaç defa aramış, ağza alınmayacak hakaretler edip sinir krizi geçirmişti.

Lakin şu an kötü anları düşünmenin bir mânası yoktu, şimdiki zamanı düşünmeliydik, her ikimiz için de en iyisi bu olurdu.

"Jungkook doyduysan dışarı çıkalım mı? Bir sürprizim var."

Heyecanla "Doydum, çıkalım!" dedim. Bugün sürprizleri bitmeyecekti anlaşılan. Dışarı çıktık beraber, yerde kocaman yıldız desenli bir şekil vardı. Onun içine adımladık, içine girdiğimiz anda kimin başlattığını bilmediğim bir şarkı çalmaya başladı. Lana Del Rey'den Young And Beautiful.

Sanatçının hoş tınısı ile birlikte Taehyung eğilip elini uzattı, elini tuttum, beraber ritmik bir şekilde dans etmeye başladık. Hareketlerimiz birbirini takip ederken bir kez daha çok yakışmıştık birbirimize.

Bir süre dans edip eğlendikten sonra, içkilerimizi alıp denize doğru oturduk. Ayaklarımızı oturduğumuz yerden suya doğru uzattık, gelen her bir dalgada ikimizin de pantolonu ıslanıyordu.

Birkaç içkiden sonra kafam bulanmaya başlamıştı fakat sarhoş değildim. Taehyung'a baktığımda onunda sarhoş olmadığını gördüm. Bir süre sonra ayağa kalktı, bende kalkacaktım ki omuzlarımdan tutup beni geri yerime oturttu. Ceketinin cebine elini soktu ve bir şeyler aradı, sonunda aradığını bulmuş olacak ki gülümsedi.

Cebinden siyah, küçük bir kutu çıkardı. Önümde diz çöktü ve ağzından çıkan kelimeler şunlardı: "Jungkook seni çok seviyorum, benimle bir ömür geçirmek ister misin? Benimle evlenir misin?"

Şaşkınlıktan ve mutluluktan gözlerim doldu, nasıl tepki vereceğimi, ne diyeceğimi unutmuş gibiydim. Kafama dank ediyordu suskunluğum fakat varmıyordu dilimin ucuna kelimelerim.

Yavaşça elimi ona doğru uzattım sadece, konuşmayacak kadar heyecanlı ve şaşkındım, konuşursam kekeler ve ağlardım. Gerçi ağlamak için konuşmama gerek yoktu, Taehyung güzelim yüzüğü parmağımdan geçirince ağlamaya başladım.

Ayağa kalkıp sarıldı bana. Ellerini yanaklarıma koyup dudaklarımı öptü. Öpüşürken gözyaşlarımız ve dalga sesleri eşlik etti bize, deniz bizim hislerimizin ağırlığının farkına varmışcasına en sert dalgalarını kıyıya göndermeye başladı sanki.

Yavaşça ayırdık dudaklarımızı, alınlarımızı birbirine yasladık. Taehyung geri çekilip sol elimi tuttu ve koşuşturarak bizi eve soktu. Tekrar öpüşmeye başladık.

Devamını anlatmaya gerek yoktur diye düşünüyorum.

-

Final sonraki bolum (ins yani)

Lins kacar!!

i kissed a boy | taekook'sHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin