And You Don't Seem To Understand

115 18 12
                                    

2 hafta olmuştu ve hiçbir ilerleme kaydedememişlerdi. Cinayetler de öncekine göre azalmıştı. Ya da onlar öyle sanıyordu.

Yoru 2 haftadır düşünüyordu, tamam dalga geçiyordu ikiliyle ama birlikte olabilecek olmaları ihtimali biraz kafasını sikiyordu. Neden?

Başını elleri arasına aldı, böyle olmamalıydı. Cypher odasına geldiğinde kafasını serbest bıraktı Cypher ağzını açtığında konuşmasına izin vermedi.

"Davayı bırakmak istiyorum."

Cypher ağzı açık kalmıştı, iç çekip kafasını iki yana salladı.

"Hayır, bırakamazsın."

"Bırakmak istiyorum işte, çözebildiğim falan da yok, siz de bırakın bence. Yaptığı çok da yanlış bir şey değil nasıl olsa. Bizim yapamadığımızı yapıyor."

"Masum bir polis memurunu öldürdü!"

Yoru susakalmıştı. Evet, öyle yapmıştı değil mi? Can güvenlikleri de yoktu, her an birini daha indirebilirdi ekipten.

"Bu dava beni yıpratıyor Cypher, devam etmek istemiyorum."

"Dava seni yıpratmıyor Yoru, bir şeylere takıldın. Ne olduğunu da söylemiyorsun ama neye takıldıysan bu senin kafanı meşgul tutuyor."

"Hayır öyle bir şey yok. Dava yüzünden."

Cypher iç çekip koltuklardan birine oturmuştu. Elindeki dosyaları önündeki masaya koymuştu. Ardından iç çekerek geri doğrulmuş, eğilip dirseklerini dizine koyup ellerini birleştirmişti.

"Baş şüphelin var, senden önce herhangi bir şüphelimiz bile yoktu."

"İyi de yine kanıt yok elimizde."

"Neydi şüphelenmenin sebebi, söylesene o zaman?"

Yoru ağzını açıp geri kapatmıştı, neydi ki gerçekten? Deli gibi dükkanı temizlemesi miydi? Babasının ona şiddet uyguladığını düşünmesi miydi? İlk vaka için şüphelenmesi normaldi belki ama diğerleri için bir şey bulamıyordu. Belki de doğruyu söylemişti esmer, uyuyamamıştı sadece.

"Öyle hissettim."

Cypher kafasını iki yana salladı. Bir süre Yoru'nun kendine gelmesini bekledikten sonra yanına geldi ve önüne masadaki dosyaları koydu.

"Güveniyorum hislerine, güveniyoruz. Şimdi dosyaları sana bırakıyorum, incele istediğin kadar, şüphelendiğin ne olursa olsun kontrol edeceğiz. Başı boş bırakamayız bir katili."

***

Her zamanki girdiği kafeye tekrar girdiğinde istemsizce bütün masaları taramıştı gözleri, bir laubalilik daha yapıp gelmiştir diye düşünmüştü her gün, ama gelmemişti maviş. Arkadaşı sipariş vermeye gittiğinde arkasından ilerlemek dışında başka bir seçeneği yoktu. Tepsilerini alıp her zamanki masalarına geçtiler.

"Phoenix, hadi vize haftasıydı ondan böyleydi geçen hafta ama bu hafta da böyle durgun, mutsuz gibisin. Bir sorun mu var?"

Phoenix önündeki sandviçe bakıyordu, canı o kadar istemiyordu ki şu an onu yemeyi...

"Kötü geçti... Bir sene daha tekrarlamak istemiyorum... Gerçi babam da göndermez zaten."

En son cinayet tekrar dükkanın yakınlarında olduğu için tekrar sokak kapatılmış, babası isyan etmişti. Her şeylerini toplayıp köye gitmişlerdi Phoenix'i evde bırakarak. Çok daha rahattı tabii ama mavişi geçenki cinayette görememişti. Belki de başka birileriyle takılıyordu, neden umrundaydı ki? Omuz silkti ve sandviçinden büyük bir ısırık aldı.

Adalet SavaşçısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin