HATIRLATMA
Heyecanla " ee hadi ver "dedim. Nigar Kalfa defteri çıkartıp bana uzattı.Defteri büyük bir heyecanla elime aldım ve heyecanım yerle bir oldu.
Elimde ki bu defterin benim olmaması beni büyük bir hayal kırıklığına uğratırken boş gözlerle nigara bakıp " nigar kalfa yanlş defter bu benim defterim değil ki bu defter" dedim. Nigarın yüzündeki gülümseme solarken defteri bir kez daha süzüp kapağını açtım. Ben osmanlıca yazılar beklerken karşıma ukraynaca yazılar çıkması beni oldukça şaşırtmıştı. Ukraynaca olan yazıları dışımdan seslice okumaya başladım.
"O defteri ben istemediğim sürece eline dahi alamayacaksın Alex . Her zamanki yerimize gel" yazıyordu.
Defteri hızlıca karşımda ki duvara fırlatıp ellerimi saçlarımın arasından geçirdim sinirden çığlık atmamla nigar yerinden zıplayıp hemen beni sakinleştirmeye çalışmaya başladı. Kimdi bu kahrolası pislik herif? Benden ne istiyordu? Neden bana ikidebir zorluk çıkarıyordu? Bir hışımla nigarı ittirip kapıya hızlıca yaklaşıp kapının kulounu çekip odamdan çıktım. Nigarın arkamdaki bağrışlarını hiçe sayıp bu herifin her zamanki dediği yere yani sarayın arka bahçesinde ki çeşmenin olduğu yere doğru yürümeye başladım. Nigar kalfanın arkamdan gelirken çıkardığı ayak seslerini duymamaya çalışırken tırnaklarımı avuç içlerimi iyice bastırdım. En sonunda Nigarın beni kolumdan tutmasıyla biraz afallayıp arkama döndüm.
"Sultanım durun, nereye?" dedi
. Kolumu hızlıca çekip karşımda ki merdivenlerden indim. Bahçeye çıktığımda doğruca arka kısma giden yolu takip ettim. Orada beni her kim bekliyor bilmiyorum ama az çok aklımda birileri var. Nigar biraz daha bana yaklaştı ve
"sakin olun sultanım orada kiminle karşılaşacağınızı bilmi-"
O an sanki benim için hayatım durmuştu. Karşımda hasret kaldığım adamın gözleri benim gözlerimin içine bakarken kimseyi ne duyuyor ne de görüyordum. Dudaklarından mırıldanırcasına "alexim" diye bir kelime çıktığında kendimi bayılmamak için çok zor tuttum.
Bana doğru bir adım atıp "affet" dedi.
Neden böyle bir şey dedi anlamadım ama bende ona doğru bir adım atıp "affedilecek bir şey yapmadın ki" dedim.
Bana bakıp gülümsedi ama bu gülümseme sıradan bir gülümseme değildi. Buruk bir gülümsemeydi bu nerde görsem tanırdım bu gülümsemeyi ve sonra şöyle dedi "zorladılar affet" dedi.
Bana bir kez daha gülümseyip arkasını döndü ona 'neden arkanı döndün nereye gidiyorsun?' diyecektim ki Nigarın beni kolumdan sertçe çekip "sultanım koşun!" demesiyle neye uğradığımı şaşırdım.
Durmaya çalıştım lakin nigar inatla daha da hızlı koşmaya çalıştı. Nigar bana yandan bir bakış atıp "sultanım geliyorlar koşun" dedi.
Kim geliyordu bilmiyorum ama 1 salise daha durmayıp koşmaya başladım. Nigarda benimle birlikte daha hızlı koşmaya başladığında arkama bir bakış attım kimseyi göremiyordum ama bir adam sesi "şu taraftan daha hızlı!" demesiyle olabildiğince daha da hızlanmaya başladım.
Saraya girdiğimizde direktmen üst kata çıkıp benim odama girdik. İkimizde soluk soluğa kalmışken bir yanda olanları düşünüyor b bir yandanda nigara surahideki suyu gösteriyordum. Nihar bir bardak bana bir bardak kendisine su doldurup bana getirdi.
Suyu kana kana içip yatağıma oturdum. Nigarda odamın yan kısımdaki koltuklara oturup "sultanım o adam kimdi?" dedi. Nigara baktığımda gerçekten samimi sorduğunu anladım. Bir an tereddütte kalsam da nigarın "ölürümde kimseye söylemem sultanım" demesiyle ikna oldum.
Aslında olmadım da neyse. Nigara o adamın çocukluk aşkım olduğunu adınında Leosti olduğunu söyledim. Nigarın gözleri fal taşı gibi açılırken odamın kapısı tıklatıldı.
Nigar kendine gelip ayağa kalktı. Nigar'a "dikkat et muhafız falan olabilr" dedim.
Başıyla onaylayıp kapyı birazcık açtı dışarıdakinin kim olduğuna bakıp kapıyı tekrardan komple açtı. Gelen kişi Ali ağaydı.
Bana bakıp " sultanım bugün cariyeler sizi mi yoksa mahidevran sultanımı istediklerini seçmeleri için sizinde bildiğiniz üzere onlara hak verdik. Haremin sizin mi yoksa mahidevranın mı yöneteceğini Valide Hafsa sultan size söyleyecek" dedi ve eğilip gitti.
Bende ayağa kalkıp nigara "sen hareme git bende Validemize gidiyim" dedi.
O da eğilip gitti. Bende inş ben yönetirim haremi duaları ederken kendimi çoktan Valide sultanın kapısının önünde buldum. Kapıyı tıklatıp içeri girdim.
Valide ve Hatice sultanın huzurunda eğilip Mahidevran sultanın karşısına geçtim. Valide sultan bana ve mahidevran sultana gülümseyip "eminim ki ikinizde haremi layığıyla yönetebilirdiniz. Lakin cariyelerin çoğunlu mahidevranın haremi yönetmesini istiyor. Bundan dolayıda şuan itibari ile haremin yönetimi Mahidevran'dadır." dedi.
Düşmedim ama ayakta da değilim diye buna derim ben.
ARKADAŞLAR LÜTFEN VOTE ATIP YORUM YAZIN.
ARKADAŞLAR YENİ BİR KİTABA BAŞLADIM VE HÜRREM SULTANIN HAYATI KİTABIMI YANİ BU KİTABI FİNAL YAPMAYA KARAR VERDİM. BU SON BÖLÜMÜYDÜ.
UMARIM KİTABI BEĞENMİŞSİNİZDİR.
BU YAZDIĞIM KİTAP PEK GÜZEL DEĞİLDİ VE ZATEN İLK KİTABIMDI. SIRF İLK KİTABIM OLDUĞU İÇİNDE KİTABI SİLMEYECEĞİM.
GÖRÜŞÜRÜZ DİĞER KİTAPLARIMA BAKMAYI UNUTMAYIN.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜRREM SULTANIN HAYATI
Fiksi SejarahKaradeniz'den Boğaz'a yavaşça giren ve bir sürü esir cariye taşıyan Osmanlı gemilerinden birindeydi. Artık onun hayatı hiç olmadığı kadar çok değişecekti. İlk önce bir sultan sonra bir haseki sultan en sonda ise 3 kıtaya hükmeden Kanuni'nin söz geçi...