Telefonu elime aldığımda onun sesini duymamla telefonu elimden atmam bir oldu. Ne diyebilirdim ki! Meloş'un n'oluyo bakışları altında kaldığımda" Korku filminden bi kesit işte ,saçma bi şaka." deyip odamdan gönderdim. Yalan değil sonuçta, o da korkunç bi psikopat. Filmlerdekiler de...
Yataktan kalkıp yerdeki telefonumu almak bu kadar zor muydu gerçekten! Ayağa kalkmaya çalışırken ayağına dolanmış çarşafa takılarak kendini yerde bulan insan topluluğunun ele başı ,BEN.
Odadan gelen seslerle etrafıma bakındığımda sesin odadan değil, telefonumdan geldiğini gördüm.Telefonu kapatmadım mı ben? Bravo bana! Telefonu elime alıp karşı tarafı dinlemeye başladığımda ukala psikopatımın kendi kendine bir şeyler söylendiğini duydum ya da bağırışlar mı demeliydim. Her neyse. Telefonu suratına kapatmış ardından da yerdeki çarşafı kaldırıp odamdaki dağınıklığı göz ardı ederek karnımdan gelen seslere kulak verdim. Tabi şaşırmamak gerek, kahvaltıyla duruyorum sonuçta. Hatta kahvaltı bile denilemez. Ne yiyebilmiştim ki? Tam aşağı inecekken çalan telefonum sayesinde duraksadım. Gerçi arayanın kim olduğunu biraz önce olanlar saolsun , anlayabiliyorum ama yine de telefonuma baktım. Tahminim tutmamıştı. Arayan dayımdı. " Efendim dayıların bitanesi? " dayımın her zamanki gülüşünün ardından gelen" Nasılmış benim prensesim? " sorusunu"Dayısının hemen geleceğini söylediğini duyunca daha iyi olacakmış. " kelimeleriyle devam ettirdim. "2 gün sonra yanındayım prenses. Yarın yeni okulundaki ilk gününde yanında olmak isterdim ama biliyorsun,toplantılar... " , " Biliyorum dayıcım. Olsun fiziken yanımda olmasan da ruhen benimlesin. Bu da yeter bana. " , " Seni çok seviyorum anlayışlı prensesim benim. " ,
Dayımla olan konuşmamı sonlandırıp,midemden gelen seslere daha fazla dayanamayarak aşağı indim. Meloş'un mutfakta oluşu kapanan dolap seslerinden belliydi. Yanına gittiğimde kendi kendine söyleniyordu. Ya da söylenmiyordu.Evet ,müthiş sesiyle şarkı söylüyordu.
Dinlendiren,sakinleştiren,dinledikçe huzur ve mutluluk getiren sesini saatlerce dinleyebilirim. Tıpkı şuan olduğu gibi.
Söylediği şarkı , dolaptan alacağı tabak için arkasını döndüğünde beni görene kadardı.Beni görünce geriye sıçradı. Bu kadar korkmaya ne gerek var ya! Zombi miyim ben? Tamam,yine saçmaladım. Meloş " Ah be kızım,yapma bana şöyle şeyler." dediğinde "Hiç bişi yapmadım ki " diyerek dudaklarımı büzmüş ardından sarılmam için açılan kollara kendimi bırakmıştım. Bizi ayıran benim için hazırlanmış bu eşsiz yemeğin piştiğini gösteren fırın sesiydi. Meloş, fırına yöneldiğinde ben de masayı kurmak üzere içeri geçtim. Kısa sürede kurduğumuz masanın ardından yemeklerimizi tabaklara koyma görevini üstenip dumanı fazlasıyla tüterek sıcaklığını hissettiren çorbama Meloş'un uyarılarını dinlemeden resmen daldım. Ki dalmamla yanmam da bir oldu. Meloş hem azarlayıp hem gülerek suyu uzattığında koca bardak suyu içtim. İyi de açım ben. Yemekler bu kadar sıcak olmak zorunda mı yani? Ekmeğe uzanıp salatayla yerken dayımın aradığını söyledim Meloş'a. 2 gün sonra geleceğini de. Zaten bildiğini duymamla kafamı peki anlamında sallayıp önümdeki salata tabağına abanmaya devam ettim.
Tam bitirdiğim salata kasesini kenara çekip çorbamı önüme alacakken çalan, hatta çalmak denilemez neredeyse kırılacak derece tekmelenen kapıyla yerimden sıçradım. Meloş, hemen arkasındaki telefona polisi aramak üzere yöneldiğinde ben de kapıdan tarafa gittim. Bi kaç adım atmıştım ki Meloş'un uyarıcı bakışlarıyla kolumu çekmesiyle bişi olmaz diyerek omuz silkmiş, site güvenliğini çağıran Meloş'a aldırmadan kapıya yönelmiştim. Tam ne var be alacaklı gibi diye bağırmak üzere ağzımı açmışken Meloş 'un elini dudaklarına bastırarak sus işareti yaptığını gördüm. Kapının deliğinden baktığında yüzü tuhaf bi şekil almış ,ardından elini hala kırılmamış olmasına şaşırmış olduğum kapının koluna koyarak dışarıdan gelen sesin tanıdıklığının şokuyla izleyen bana aldırmadan açmıştı. Evet ,gelen oydu. Ateş saçan gözleriyle üzerime doğru gelmiş ardından " Niye o telefon yüzüme kapanıyor. Niye aramalarıma cevap vermiyorsun lan! " diyerek gürlemişti resmen. Sırf telefonu yüzüne kapattım diye bu kadar manyaklaştıysa gerçekten yandım şimdi. Kolumu sertçe bırakmış ardından etrafa bakınarak " Annem burada mı?" diye gürlemişti resmen. Tabi cevabı bizden çok kendisi arıyordu. Hızla merdivenlere yönelmiş, bütün kapıları tek tek açarak odalara bakıyordu. Odamın yanındaki kapısı kilitli odaya geldiğinde duraksamış, ne var burada diyerek kapıyı açmaya hatta kırmaya çalışmıştı. Bu kadarına da izin veremezdim. Her yere girebilir ama o oda asla! Koşarak çıktığım merdivenlerin ardından " Ne yaptığını sanıyorsun sen!" diyerek önüne geçmiş "Kör müsün annen burada değil,git artık, def-ol!" demiştim. Dişlerini sıkmasından ve kendini kasmasından anladığım kadarıyla öfkesini dizginlemeye çalışıyordu.Bağırarak "Ne var bu odada?" diyerek tane tane kelimleri öfkeyle söylemiş ardından aynı şekilde tane tane " Sa-na-ne! " diyerek cevap vermiştim. Verdiğim cevapla yere savrulmam bir olmuştu. Meloş, şokundan yere düşmemle çıkmış, yanıma gelmişti koşarak. Tam kapıyı kırmak için büyük bi darbe atacakken Meloş'un önüne geçmesiyle durmuştu. "Annen burada değil. Burda oyalanmaktansa git ara." demişti Meloş. O da önce kapıya ardınsa bana bakıp koşarak merdivenlerden inmişti. Meloş, yanıma gelip beni kollarının arasına aldığında içimden gelen bu ağlama hissini bastırmaya çalışmadan ağlamış, boynuna sımsıkı sarmıştım kollarımı. Merdivenlerden gelen,koştuğunu belli eden ayak sesleriyle başımı kaldırdığımda gelmekte geciken görevlileri gördüm. Meloş, yüzümü ellerinin arasına alıp, " Şşşt,ağlama bebeğim,hadi git yüzünü yıka. Gelicem birazdan yanına" demişti. Ayağa kalkıp odama yöneldiğimde Meloş da görevlilerle ilgilenmek üzere yanlarına gitti. Odama girince önce dolabıma yönelip pijamalarımı aldım. Banyoma geçtiğimde üstümü değiştirip yüzümü yıkadım. Havluya uzandığımda elimde gördüğüm izle yeniden olanlar aklıma gelmişti. Düşüncelerimi kovmak istercesine sallamış,çalan telefonumun sesiyle odama geçmiştim. Erkan'ın aradığını görünce telefonu açıp, bugün evde kalmayı tercih edip onunla gelmeyeceğimi söyledim. Başta diretse de sonradan inadımı bildiği için vazgeçmişti. Telefonu masamın üstüne koyup çekmeceden aldığım kulaklıklarımı kulağıma geçirdim. Yatağıma girip daha önce telefonuma yüklemiş olduğum ses kayıdını açarak dinlemeye başladım.
Gözümden süzülen yaşlarla yastığıma daha sıkı sarıldım. Hiçbir şey düşünmeden sadece dinledim. Sesindeki huzuru hissettim. Gittikçe büyüyen özlemimin eşliğinde...
Gittikçe kapanan gözlerimeyse engel olmadım.Yeni bir güne başlamak üzere kapadım onları...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADALOZ
Teen FictionGündüzleri annesine yaraşır bir şekilde iyi kız olan, geceleriyse karakterinin getirdiği rahat tavırlarıyla kendini bulan genç bir kız, hayatının ikileminde kaldığında yapacağı seçimiyle kaldığı zor durumdan kurulabilecek midir? Yapacakları, yaptık...