Telefonu kapatıp kendi kendime söylenirken birden elimden çekilen telefonla yerimde sıçradım resmen. Bana bakan bi çift kırmızıya dönüşmüş gözün kime ait olduğunu anlamışsınızdır herhalde. Öfke saçan gözleri gözlerimle buluştuğunda sanki hiçbir şey olmamış gibi rahat davranmaya çalışıyordum. Yani sadece çalışıyordum. Becerebiliyorsam kocaman bi aferin bana! Hala sinirle bakarken gözlerime daha fazla duramamış " Ne yaptığını sanıyorsun sen , şimdi de zorba mı oldun başıma! Bi genç kızın odasına böyle dalınır mı?" demiştim ki demez olaydım. Elindeki telefonumu sertçe yere fırlatıp ardından üstüme üstüme yürümeye başladı. Tam kaçacakken benden önce davranıp odanın kapısı kilitledi. Anahtarı cebine attığını görmemle işimin bittiğini anlamam uzun sürmedi. Üstüme üstüme yürürken bile bakışlarını ayırmıyordu gözlerimden. Tabi bu durum beni daha da korkutmaktan başka işe yaramadı. Elime alacağım bir şeyler ararken odamdaki banyoya kaçmak geç aklıma geldi. Salak kafam ne diye bu kadar oyalandım ki zaten. Hemen kapıya doğru koşmaya başlamıştım ki kapıyı kapatmamla kilitleyemeden üstüme açılması bir oldu. Kapıya çarpmamla yere düştüm. Tam kalkacakken ayağımı tutup kendine çekti. Sırt üstü yeniden yere düşmem yetmezmiş gibi kafamı yerin zert zeminine çarptım. Yüzümü buruşturmuş bir elimle kafamı ovuşturuyor diğer elimle yerden destek alarak kalkmaya çalışıyordum. Tam doğrulmuştum ki bi eliyle beni itip diğer eliyle ellerimi başımın üstünde birleştirdi. Bacaklarımın üstüne oturduğunda hiç göründüğü gibi olmadığını anlamıştım. Zaten hafif olmadığı belliydi ama ağır da değildi. Sanki tonların birleşmiş hali gibiydi. Öküz işte. Bilerek bütün ağırlığını veriyordu. Yüzüme doğru eğilmiş, gözlerini gözlerime kenetlemişti. Her ne kadar kalkmaya çalışsam da boşuna. Bi gram hareket etmiyo öküz. Yüzü yüzüme o kadar yakındı ki neredeyse burunlarımız değecekti. Bu yakınlığı ben de bi donma tepkisi yaratsa da "Napiosun be kalk üstümden" demek geç gelmişti aklıma. Hiç bir tepki vermeden sadece gözlerime bakıyordu.
Sonunda gözlerime bakmaktan sıkılmış olmalı ki sağ elini cebine atmış, sol eliyle de bileklerimden beni tutuyordu. Cebinden çıkardığı şeyi görmemle çığlığı basmam bir oldu. O ne be öyle. Şaka maka derken çocuk hakikaten psikopat çıktı. İnsan yanında çakı mı taşır. Hatta çakı bile değil bu. Her yerinden başka bisi çıkıyor. Lanet olsun. Nasıl bi manyaktır bu ??? Üstüme daha da eğilip sağ elimi kirli sepetinden sarkan şalla kalorifere bağladı. Sol elimi ellerinin arasına alıp elindeki şeyle uzun bi çizgi çekti. Yanan canım üzerine attığım çığlıkla yüzündeki sırıtış daha da büyümüştü. Elimden akan kanı izlemeye dayanamayınca başımı diğer tarafa çevirmiş ve imdatttt diye bağırmaya başlamıştım. Neden kimse beni duymuyo yaa! Meloş nerdesinnn??? Elimde yeni bi acı hissetmemle bakışlarım tekrar sağ elime gitmişti. Şimdi de yarım daireler çiziyordu elime. Suratındaki sırıtış daha ne kadar büyüyebilir ki ? İşi bittiğinde elindeki şeydeki kanı diliyle yalamış ardından başını aşağı yukarı sallamıştı. Manyak, bi de kanımı yiyor hatta beğenmiş gibi kafasını sallıyo. Allah'ım nasıl bi sadiste bulaştım ben!!! Üzerime doğru eğilmiş, yüzünü yüzüme yaklaştırarak " Bu daha bir başlangıç. Dik kafalılığının cezasını zamanla ödeyeceksin CADALOZ . " "Ne diyorsun sen be manyak! Kalk üstümden. " Gözlerinden okunan öfkesiyle bakışları bakışlarımda kenetlendi. Bileğimi daha da sıkması yetmezmiş gibi diğer eline geçirdiği saçlarımı çekiyordu. Bıraksana be!! Diye bağırsam da hiç bi işe yaramıyordu. " Bir daha bana manyak demeyeceğin konusunda anlaşmıştık diye hatırlıyorum. " " Ben hatırlamıyorum." gözlerindeki öfke daha da anlaşılır hale gelirken ben de sürekli kurtulma çabaları içerisinde debelenip duruyorum. Ama sonuç...
Çalan telefonuyla başta bakışlarını üzerimden çekmese de sonradan eline telefonunu aldığında kaşları çatılmış ardından telefonu açmıştı. Debelenmeden karşı tarafın konuştuklarını duymaya çalıştım. Ama nafile. Hiç birşey duyulmuyor . Telefonu hiçbir şey söylemeden kapattı. Sinirlenmişti ama. En azından bunu anlatabildim. E ona da şükür.
Hemen üstümden kalktı. " bu burda bitmedi cadaloz . " dedi. Özellikle cadaloz kelimesini üstüne basarak söylüyordu. Sensin be cadaloz! Uyuz... Sertçe kapattığı kapının ardından odamın da kapısının kapanma sesiyle gittiğini anladım. Sıkmaktan ağrıyan bileklerimi ovuşturmak istesem de bağlı olan elim buna engel oluyordu.Onu çözmek için yeltendiğimde diğer elimden akan kanlar üstüme aktı. Elime baktığımda kocaman bi B harfi gördüm. Manyak baş harfini çizmiş elime. Ben de Alya'ysam bunun hesabını sorarım sana. Değil eline , alnının ortasına adımı yazmassam ben de Alya değilim.
Her ne kadar bileğimi çözmeye calışsam da kanayan elim buna engel oluyordu. Canımın acısı yetmezmiş gibi bir de elimi çözemiyorum.
Aradan gecen dakikaların ardından sonunda şalın bi ucunu çekmemle çözülmüştü. Beni uğraştırmamıştı daha fazla. Sağlam olan elimden destek alıp ayağa kalktım. Elimde olan şalı kanayan elime bastırdım. Artık ne kadar derin kestiyse manyak sadist kan bi türlü durmuyordu. Üstüne üstlük bir de acı...
Aradan geçen dakikaların ardından sonunda kanama durmuştu. Yaptığım pansumandan sonra aşağı indim. Etrafa bakındıgımda evin boş olduğunu gördüm. Meloş artık her nerdeyse hâlâ gelememişti. Ben de bu durumu fırsat bilip odama çıktım. Odanın dağınıklığını umursamadan kendimi yatağa attım. Zaten dün gece de rahat uyuyamamıştım. O yüzden Meloş'un nerde olduğunun hesabını uyandıktan sonraya erteledim.
Selis
Selisss
Kızım uyansana artık,Selis
Uykucu hadiiiiiiMeloş ' un sesiyle ve dürtüklemeleriyle uyandım. Gözlerimi açma çabalarımın pek olumlu sonuçlandığı söylenemez. Odamın ışığı gözlerimi acıtıyordu. Odanın ışığı? Saat oldu mu o kadar ya? Ovalayarak açtığım gözlerim Meloş ' u bulduğunda esneyerek yatakta doğruldum. Meloş'un " Siz gençleri bi anlasam, elinizde olsa günlerce uyuyacaksınız. Özellikle sen. " gülümseyerek omuz silkmiş ardından bana uzattığı telefonumu elime almıştım. Arayan numarayı tanımasam da tanıdık bu sesi biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CADALOZ
Novela JuvenilGündüzleri annesine yaraşır bir şekilde iyi kız olan, geceleriyse karakterinin getirdiği rahat tavırlarıyla kendini bulan genç bir kız, hayatının ikileminde kaldığında yapacağı seçimiyle kaldığı zor durumdan kurulabilecek midir? Yapacakları, yaptık...