0.2

35 4 21
                                    

Madrigal-Aynadaki Görüntün

"Hadi biraz enerjik olsana Irmak! Anca kitap oku sen, hiç yerinden kalkma öyle sabun gibi!"

Karşımda duran kızıla sadece bakmakla yetinecektim ama sonra sözlerinin saçmalığı aklıma gelip "Hadi diğerlerini anladım da, sabun ne alaka? Şuan bi hijyen şeysine hakaret ettiğinin farkında mısın?"
Arkadaşım bunun üzerine kaşlarını çatıp ciddi ciddi "Sabunu küçümseme!"dediğinde ise bir anda patladım ve kahkahalar da peşimden geldi. Saçmalık, bu kızın diğer adıydı.

Zelal, benim küçüklüğümden beri en yakın dostumdu. Kuzenim olmasına rağmen tek arkadaşım ve sırdaşımdı, hiç beni yalnız bırakmamış ve benden iki yaş küçük olmasına hep o beni koruyup kollamıştı. Ona olan manevi borçlarımı sayamazdım heralde. Bana gülmeyi bir ablam, bir de o öğretmişti aslında. Teyzemle birlikte yaşarken hep konuşur ve hiç ayrılmazdık, ancak ablam artık bir ev kiralayacak kadar para bulduğunda teyzeme yük olmamak için ayrılmak zorunda kalmıştık ki bu bizim için çok zordu çünkü farklı şehirlerde olduğumuz için artık çok sık görüşemeyecektik. Teyzem ve Zelal arada sırada Bursa'ya bizi ziyarete geldiklerinde görüşebiliyorduk. Onunla çok iyi anlaşmamın bir diğer sebebi ise onun da babasının olmamasıydı diyebilirim. Teyzem ve Eniştem daha Zelal 7 yaşındayken boşanmışlardı. Bu yüzden kızılım teyzemle yalnız yaşıyordu. Gözleri benimki gibi maviydi fakat onun ki daha koyuyken benimki tam okyanus mavisiydi. Aslında birbirimize benzer sayılırdık fakat onun ateşi andıran kızıllıktaki saçları ve benim annemden gelen kestane rengi saçlarım bu uyumu bozuyordu.

"Bırak boş lafı da annemle ablanı bulalım."diyip birşey dememe izin vermeden beni çekti ve koşmaya başladı.

"Sana demiştim ayrılmayalım diye, dinlemedin yine işte beni!"dedim güçlükle koşarken. Durdu, bana kısa bir anlığına bakıp geri döndü.

"Seni dinleseydik dışarıda donuyorduk Irmak! Ayrıca cidden Nehir ablamla annemin konuşmalarını dinleyecek kadar sıkıcı mısın? Seni kuzenlikten men edeceğim bak!" Sözleriyle bi kahkaha patlattım.

"Donuyor muyduk? Şahsen ben terliyordum, iyi misin Zelal?"deyip tekrar güldüm.

"Şakaların da iyice kötüleşmeye başlamış kuzi!"deyip kızgın bakış attı. Kaşlarımı çattım. "Ben şaka yapmıyordum, nasıl üşüyebiliyorsunuz anlamıyorum."dedim. Daha sonra hatırladım. Daha 1 hafta önce yaşanmış şeyleri. Elimden bir kök ve buz çıkmıştı, ve ben sadece ağlamakla yetinmiştim. Ablamın bütün ısrarlarına rağmen anlatmadım, anlatamazdım zaten. Ne diyecektim? "Kardeşin elinden bitki çıkarıyor abla, ha bide buz geliyor anlarsın ya?"mı deseydim? Daha olayları kendim idrak edemezken birine nasıl anlatacaktım?

O günden sonra ki bir hafta boyunca garip şeyler oldu ama o gün ki gibi birşey olmadı. Vücut ısımı hala dengeleyemiyordum. Kış ayında tişört hatta dayanamayıp nefret etmeme rağmen sıfır kol giydiğimi gören ablam her seferinde daha da endişeleniyordu,ki haklıydı da. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Hem de hiç. Durumu düzeltmek için ablamın ballı sütleri bile yetmiyordu, ve bu iğrençti.

Zelal'e söylediğim şey için endişelenmedim, çünkü birbirimize hep mantıksızca şeyler söylerdik zaten ve bu bizi rahatsız etmezdi. Tahmin ettiğim gibi, söylediğim şeye sadece güldü.

Teyzemi ve ablamı arayıp onlara durağa geçip eve gideceğimizi söyleyip kapattım. Gerçekten artık dışarısı bizi boğmaya başlıyordu, çünkü çok kalabalıktı ve özellikle ben kalabalıktan hiç hoşlanmazdım, hemde hiç.

Eve geldiğimizde Zelal'in sıcak bir duş alacağını söylemesiyle düşüncelerimle yalnız kaldım.

Yine teyzem, ben ve Nehir ablam tatilin tadını çıkarıp dışarı çıkmıştık. Teyzem ve ablam kendimi bildim bileli hep çok iyi anlaşmışlardır. Ablam 21 yaşında bi genç kız olarak ve teyzem 30'lu yaşlarında bir genç yetişkin olarak birlikteler. Onlar Avm'de gezinirken biz onların kazak bakmalarını dinlememek için Starbucks'ta kahve içip dışarı çıkmıştık, hah şimdi evdeyiz o ayrı.

EltranHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin