Emircan İğrek-Beyaz
______Uyandığımda bir kapsüldeydim.
Etrafımda hiç kimse yoktu, bazı aletler dışında bomboş, ruhsuz bir odadaydım. Sesimi duyurmaya çalıştım fakat sesim kapsülün dışına gitmiyordu. Kapsülün içinde bir tüp vardı, büyük ihtimalle o tüp hava veriyordu fakat şuan havasızlıktan ölecektim. Bu küçükken gece korktuğunuzda battaniyeyi tümden üstünüze koyduğunuzda oluşan havasızlık gibiydi ama burada yorganı açma gibi bir şansınız yoktu. Derin nefesler alıyordum. Kapsüle vuruyor,birinşn beni duymasını bekliyordum. Bir türlü açılmıyordu.
Kapsüle hala vururken düşünüyordum. Neden buradaydım? Son hatırladığım şey İngo'nun beni beyaz, güçlü bir ışıkla bayıltmasıydı. Ondan sonrası yoktu benim için. Fakat belki günlerdir, belki de haftalardır buradaydım. Evimden uzaktaydım, ablam çıldırmış olmalıydı. Evet bundan tamamen emindim. Fakat şuan buradan kurtulamazsam, hiç ona geri dönemeyecektin. Sinirle daha güçlü vurdum. Hiçbir işe yaramıyordu. Kapsül bir türlü kırılmıyor, onun yerine beni boğuyordu.
Daha sonra hatırladım. Güçlerim olduğunu hatırladım. Buradan kurtulmanın belki tek yolu buydu. Hızla elimi kapsülün camına koydum ve tüm enerjimle buz gücünü cama aktardım. Birkaç saniye sonra, cam aniden patlamış gibi kırıldı ve bende soluk soluğa yere yığıldım. Fakat beni 2.bir şok bekliyordu. Alarm sesleri çalmaya başlamıştı. Kapsülü kırarak bunu ben mi tetiklemiştim bilmiyordum ama birazdan burayı kontrole geleceklerdi. Aniden yorgunluğumu umursamadan ayağa kalktım ve labaratuvarın tozlu kapısının açıldığı tarafa oturup elim açık beklemeye başladım. Buradan, bu insanlardan kurtulacak ve evime dönecektim. Pes etmeye hiç niyetim yoktu.
Beklediğim gibi olmuştu. Kapı aniden siyah saçlı bir kadın tarafından endişeyle açılmıştı. Ona saldıracak mıydım? Başka çarem yoktu. Beni buraya onlar tıkmışlardı ve bunun sonuçlarına katlanacaklardı. Kadın etrafa bakarken kapının ardına saklandım ve toprağı kullanmaya karar verdim. Evet, bu ruhsuz labaratuvarın içinden kalın ve büyük kökler çıkaracak ve onu hapsedecektim. Bunu planladıktan sonra hiç düşünmeden gücü elime toplayıp yere dokundum. Fakat tam o anda kadın arkasını dönmüştü. Korkuyla bir anda ellerini açtı ve ben daha küçük bir kök çıkarmışken ellerinden çıkan rüzgar beni yere düşürdü. Evet, onun da gücü vardı. Ben tam ona karşılık verecekken aniden konuştu.
"Lütfen dur Irmak, senin düşmanın değilim!"dedi. Ona güvenmemi mi bekliyordu? Eğer buna gerçekten inanıyorsa tam bir aptaldı.
"Sana neden güveneyim?"dedim ardından alay edercesine güldüm. "İnsanları kaçırmak ve onları kapsülde boğdurmaya çalışmak dostluk göstergesiyse uzun süredir burada olmalıyım."kadın iç çekti. Evet iyi biri gibiydi fakat dış görünüş çok yanıltıcı birşeydi. Hiç beklemediğiniz kişiler hiç beklemediğiniz şeyler yapabilirdi.
"Hayır, fakat birini kendi doğru evine götürmek ve onun güçlerini kontrol etmek bir dostluk belirtisi bence."kadının dedikleriyle çok sinirlenmiştim.
"Az kalsın ölüyordum! Bu mu kontrol etmeniz? Ayrıca benim evim ablamın yanı. Benim evim Dünya,Türkiye. Başka biryer değil. Bunu ne zaman anlayacaksınız?"
Sustu, konuşmak yerine bir dolaptan mum alıp hafif karanşık odayı aydınlatmayı tercih etti. Çok güzeldi, mosmor gözleri siyah saçlarıyla mükemmel uyuyordu. Fakat o an bunu önemsemiyordum. Sadece sinirliydim.
"Bazen doğru olan şeyi o kişi görmez."demesiyle durdum. Gülümsüyordu. Fakat birden gülümsemesi soldu.
"Valencia, gerçek sen busun. Seni anlayamam, çünkü ben doğduğumdan beri Swena'dayım Irmak. Acını anlayamam. Fakat şunu biliyorum ki alıştığın yerden uzak kalmak, alıştığın kişilerden, sevdiklerinden uzak kalmak çok zor."tekrardan gülümsedi ve yanıma yaklaştı. Anında avuçlarımı açtım fakat o umursamadan elimi indirdi ve bana sarıldı. Karşılık vermedim fakat itmedim de. Sadece gözlerimdeki şaşkınlıkla duruyordum. Gözlerim dolmaya başlamıştı. Ve dayanamayıp tanımadığum kadına sarıldım. Dudaklarımdan bir fısıltı döküldü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eltran
FantasyIrmak Göklü ablasıyla yaşayan, kendi halinde ve normal bir kızdır. Fakat onun için normal bir günün ona yeni başlangıçlar açacağını öğrenecektir. Irmak bir kelebek gibi ruhunu özgür mü bırakacaktır, yoksa geçmişin acılarını hatırlayarak kendi kendin...