BÖLÜM-1:CADININ LANETİ

190 33 398
                                    

Öncelikle burada benimle olduğunuz ve bu yolda birlikte yürümeyi kabul ettiğiniz için teşekkür ederim. Şimdi sizden tek isteğim arkanıza yaslanıp kendinizi acemi bir kurgu olan CADI AVCISI'na bırakmanız.

~~~

  Bir varmış bir yokmuş. Aslında olmasaymış da olurmuş. Dünyanın en kuytu köşesinde bir kasaba varmış ve bu kasabada yaşayan herkes uyum içinde yaşarmış. Tüm evler birbirine yakın ve içinde yaşayan aileler birbiriyle çok iyi anlaşırlarmış. Bir ev hariç... Kasabadaki herkesin yakınından bile geçmeye korktuğu o ev.

 Black'lerin evi, diğer ismiyle cadı soyunun evi.

  Ormanın en kuytu, kasabaya en uzak yerinde yaşayan Black ailesi kendilerini kasabadan soyutlamayı tercih etmişlerdir. Geceleri kasabadakiler ormana girmeye korktukları için Black ailesi hiç bir sorun yaşamıyorlardı. Fakat Black ailesinin herhangi bir üyesi kasabaya giderse işte bu onlar için en tehlikeli zaman dilimi oluyordu. Zaten Black ailesinin son iki üyesi neden kasabaya gitmek isterdi ki?

  Bir hikaye anlattığımı mı düşünüyordunuz? Hayır bu tatlı bir hikaye değil. Bu... dışlanmışların acı öyküsü.

~~~

  "Eva! Kıç devirip yatmak yerine gidip ormandan ısırgan otu topla!" yaşlı büyükannesi torununa seslenirken Eva içine daldığı kitaptan kafasını kaldırdı. "Bu saatte mi?" şaşkınlıkla sordu odasından salona çıkarken. Güneşin batmasına bir kaç saatten az kalmıştı çünkü. Ve Eva bu saatlerde ormana gitmekten nefret ederdi.

  Eski küçük kulübenin salonundaki şöminesinde kaynayan koca kazanın yanında telaşla bekleyen büyükannesini izledi. "Kasabadakiler senin değerini bilmezken neden bu kadar zahmetle onlara ilaç hazırlıyorsun?" Eva büyükannesinin yanına yaklaşıp ellerine uzanırken konuştu.

  Eva bundan nefret ediyordu. Büyükannesi bu kadar zahmetle herkese şifa dağıtırken herkesin onlara sırf yaptıkları yardımdan dolayı CADI olarak nitelendirmesi zoruna gidiyordu

  Büyükannesi derin bir iç çekip torununun yüzünü okşadı. "Benim tatlı Eva'm... İyi olmak böyle bir şeydir." hasta ve yorgun sesiyle torununa nasihat verdi fakat torunu bu nasihati hiç beğenmemiş olacak ki yüzünü buruşturdu.

  Bu kadar yaşlı olmasına rağmen hala insanları mutlu etmek, iyileştirmek istiyordu Eva'nın büyükannesi. Ve bu Eva'nın hoşuna gitmiyordu  

  "Hiç biri buna değmez! İyilik böyle aptalca bir şeyse ben almayayım nine." dedi ninesini ardında bırakıp odasına giderken. Siyah kapüşonlu pelerinini giyinip bez bir çanta aldı ve batan güneş eşliğinde ormana daldı. Büyükannesi ise koca kazanda şifa kaynatmaya devam etti. 

  Saatlerdir her yerde ısırgan otu arıyordu Eva. Fakat sonbaharın bitimi olduğundan dolayı hiçbir yerde ısırgan yoktu. "Off sırası mıydı şimdi ısırgan otunun!" diye hayıflandı.

  Ormanın fazla içine girmesine izin vermiyordu büyükannesi. Bu yüzden şimdi iki seçeneği vardı ya sabah olana kadar, ki hava kararmış ve kurtlar ulumaya başlamıştı, ormanda ısırgan arayacak yada kasabaya gidip bir dükkandan satın alacaktı.

  Belindeki para kesesini yokladı. Para kesesinin orada olması onu güvende hissettirmişti. Yolunu değiştirip kasabaya doğru hızlı adımlarla ilerlemeye başladı.

  Eva oldu olası kasabadan ve onun getirdiği kargaşadan nefret etmişti. İnsanlar onunla alay ediyor hatta bazı çocuklar Eva ormanda oynarken onu sıkıştırıp dövmeye çalışıyorlardı. Eva bunların nefret için yeterli sebepler olduğunu düşünüyordu. 

CADI AVCISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin