Chapter 8

91 10 7
                                    

UZUN ZAMAN SONRA HAİİİİİİİİ
BİSMİLLAH SONUNDA YAZMAYA BAŞLIYORUM

Yerimde dikleştim. Ve kesin bir ses tonuyla yakın arkadaşımı cevapladım.
"Jisungun hatta jeonginin de düşündüğü şeyi yapıcam binnie...ölmüş bir vampiri kendi kanımla yeniden dirilticem."
Binnie şokla bana bakarken arkamdan gelen sesle oraya döndüm bu da kimdi.
"Bundan emin misin minho?"

...

MİNHO

Karşımda bana bakan sarışın çocuğa anlamaz gözlerle bakıyordum. Tabiki de emindim bundan. 'Evet eminim de sen kimsin be beni nerden tanıyorsun.' Gülümsedi gerçekten güzel bir gülümsemesi vardı. Kafasını salladı
'Peki o hayatını tehlikeye atmana değer birisi mi? ' Ne saçma sorulardı bunlar tabikide değerdi. 'Evet onun için yapacağım her şeye değer'

Bana yaklaşıp ellerimi tuttu. Bu hareketinden rahatsız olmuştum ellerimi sinirle geri çekip sorgulayan bakışlarımı onun gözlerine sabitledim.
'Minho ben düşmanın değilim sadece dikkatli ol demeye geldim...jessi o görüp görebileceğin en tehlikeli yaratık. Sen onu tekrardan hayata döndürdüğünde seni öldürmeye çalışabilir....o hissedemiyor seni ve aşkını hissedemez...çok dikkatli ol.'

Ne tepki vermem gerektiğini bilmiyordum kesinlikle, tehlikeli olduğunun farkındaydım ama bu korkmama engel değildi kesinlikle. 'Dikkatli olurum-' ismini bilmediğim için garip bir suskunluk olmuştu. Gülümsedi tekrardan 'adım felix Minho memnun oldum...eğer kabul edersen yolculuğuna bende katılmak istiyorum.' bende gülümsedim bir şeyler biliyor gibiydi ona güvenmiyordum, tanımıyordum bile ama fazladan bir güç fena olmazdı.
'Gelebilirsin'

Diğerlerine döndüm hepsinin yüzünden endişe okunurken kanatlarımı açmıştım. Yürüyerek vakit kaybedemezdim. 'Zamanımız yok ben uçarak gidicem...şafağa çok az kaldı sizi yukarıdan da olsa takip edebilirim' yolu bilmesem de Jeongini takip edebilirdim hepsi teker teker başını sallarken ben çoktan havalanmıştım bile. Wonho ve changbinde yanıma gelirken ilerlemeye başladım. Altta jeonginin sırtında titreyerek ilerleyen hyunjini gördüğümde kıkırdadım.

Jeongin ve diğerlerini takip ederek geldiğimiz mezarlığı yukarıdan inceleme fırsatım olmuştu. Karanlık bir yer olmasına rağmen oldukça şatafatlıydı. Yavaşça aşağıya indiğimde hyunjin Jeongin onu sırtına aldığı için homurdaniyordu. 'Korkarım dedim demi.....inatla beni sırtına aldı' ağlak bir tavırla yanıma gelip bana sarılmıştı. Kıkırdayıp kollarımı ona sardım.

'Jeongin çok ayıp ama bıraksaydın peşinden koşsaydı 3 saniye sonra sırtına al beni derdi zaten. '

Sözlerimle herkes kahkahaya boğulurken hyunjin omzuma vurup kollarını önünde birleştirmiş çirkef bir suratla bana bakıyordu. 'Ya bende beni savunacaksın sandım..çok kötüsün.' ben gülmeye devam ederken felix yanıma geldi.
'Hazırsan hemen halledelim mi? Şafak demiştim 10 ya da 15 dakikan kaldı.'

Kafamı usulca salladım. Felix bana mezarı gösterdiğinde derin bir nefes alıp o tarafa doğru ilerlemeye başladım. Kolumdan birisi tuttuğunda elin sahibine baktım. Wonho hyung korkan gözlerle bana bakarken tuttuğu kolumdan kendine çekip sarıldı bana. Bende kollarımı ona sararken gözlerim dolmuştu. 'Minho bana kızgınsın biliyorum...özür dilerim bak seni gerçekten çok seviyorum, sana bir şey olmasını istemiyorum....şuan yapacağın şeyden ne olursa olsun vazgeçmeyeceğini biliyorum....olacaklardan korksam da bu sana son sarılışım olabilir.'

Delicate Wings || Minchan/BanginhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin