...
gökyüzünden yağmur bardaktan boşalırcasına yağıyordu.
Yağmur aslında dertlerimi götürüyordu. Gökyüzünden teker teker düşen bu güzel damlacıklar beni rahatlatıyordu. İleride bir küçük gölcük oluşmuştu. Küçükken hep zıplardım içinde. Ee tabi ki gerisi belli annemden bir ton azar . Yorucu bir gün geçirmiştim. Zile basarak annemin kapıyı açmasını bekledim . Kapının ardından güzel yüzüne her gün daha fazla hayran olduğum aşk kadın belirmişti. Ne güzel kadın ya babam çok şanslıydı
Bu kadar güzel bir kadına sahip olmak her yiğide nasip olmazdı. Tabi babamın hakkınıda yiyemezdim. Gözlerimin maviliği onun şaheseri . Hemen Aysel Hatunun boynuna atladım çok seviyorum bu kadını.
Babamın arkadan "kim geldi hanım "demesine karşılık olarak tabi ki en sevdiğin kızın geldi "dememle birlikte kahkaha atmaya başladı. "Ooo kimler gelmiş benim Ahum ceylan gözlüm gelmiş" derken arkadan ablam"aaa kıskanıyorum ama "yalandan üzgün bir ifadeyle bakıyordu. Canım ablam benim . O da bir biyoloji öğretmeni. Yanına giderek sımsıkı sarıldım. O saçlarını babamdan almıştı. Koyu kahve.
Onlarla tüm dertlerinden sıyrılyordum.
Tabi bugün yaşadıklarımı unutuyordum. Kime neyi nasıl anlatayım. Belki de gerçekten halusilasyon görüyordum . Her şey olabilir . Kedi gerçekti. E mantıklı düşünürsek o kedi nasıl yaşıyordu . O eski evde. Neyse bu konuyu kapatmalıydım . Yoksa aklı dengem bozulacaktı.
Kapkara bir adam bembeyaz pamuk gibi kedi. Çok saçma.
Bu konuyu kesinlikle kapatmalıydım . Kanıtlayacağım demiştim hadi kanitlayamazsam herkes deli olduğumu düşünecekti. Hayal görmüş olma ihtimalini de hesaba katarak odamda bu olayın üstünü kapatmaya karar vermiştim. Ne gerek vardı heyecana zaten hayatım yeteri kadar koşturmacayla geçiyordu.
Dolaptan çıkardığım pijamaları alarak giyinmeye başladım. Hayat garip. Her şey olabiliyor olmaz dediklerin kapında belirebiliyor . Şu güne kadar hep idealleri için çalışan bir kadın olmuştum . Sıradan bir hayatım vardı. Son olayı saymazsak .
Yeni projeler üzerinde çalışıyordum. Ve planları inceliyordum. Günlerim yoğun geçiyordu. Yaş olmuş 26 . Artık bi baltaya sap olmuştum. Ama hala aşk hayatında bi kıpırtı yoktu . Nasıl olacak bu işler hiç bilmiyordum. Tabiki yaşamıştım aşk ve sevgiyi . Ama hepsi hüzünle sonuçlanmıştı. Kimseye kolay kolay güvenmiyordum. Ailem bu durumdan çok muzdaripti. Ben sürprizleri severim . Hayatıma girecek kişinin hiç beklemediğim anda gelmesi lazımdı.bu sadece film ve kitaplarda oluyor gibiydi ama . Uzaktan söyle göz göze gelmek bile ne güzel bir histi. Ben o gözlerde geleceğimi görmek istiyordum . Şu ana kadar böyle biri çıkmamıştı.
Yani anlayacağınız bir süre daha yalnızdım.Ahu Ahu başımda kimdi böyle adımı ezberleyen . Gün doğmuştu. Gözlerimi açtığımda karşımda ablam duruyordu. İş yerine geç kalmamaliydim . Dün yorulmuştuk.
Arabam bakımda olduğundan beni Koray alacaktı.
Ah şu Koray yok mu her gün ayrı bi olay. Seviyordum onu .
Bazı insanlar girer hayatına sanki bin yıldır tanıyormuşsun gibi. Başına gelen her kötü olayda yanında belirivermeleri dünyalara değişilmez. İyi ki var onlar...
Telefonumun zil sesi kulaklarımı doldurunca içimden bunun Koray olduğunu düşündüm. Gelmişti büyük ihtimalle .
Evet yeşil ekranda isminin yazmasıyla gülümsedim. Deli çocuk arıyordu.
"Oooo Ahu hanım isterseniz bir saat sonra açın telefonu "
"Ya Koray abartmasan mı?"
"Ne abartmasi Ahu kaç dakikadır arıyorum"
Dakika dediğine bakmayın bence en fazla 30 saniye oldu. İşte o biraz böyle . Pireyi deve yapanlardan .
"Hadi in bekliyorum seni "der demez kapattı telefonu yüzüme .
Kaba şey!
Hemen hazırlanarak kahvaltı yapan babaların yanına gittim . Bir salatalık dilimi atarak ağzıma "hemen gitmeliyim benim küçük ama şirin ailem "diyerek evden ayrıldım. Koray sırıtarak bakıyordu bana .
Yaşama sevincim ya bu adam.
Arabaya atlayarak iş yerine doğru yol aldık.
Sıkıcı bir yolculuktu . Geldiğimizde bir kalabalık bizi bekliyordu.
Bir grup sanki protesto ediyordu bizim orayı. Evet evet kesinlikle durum buydu. Fabrika yapılmasını istemiyorlardı. Ama neden zaten bomboş ve insan yaşamını tehdit eden yerde de değildi.
Biraz daha yaklaşınca bu öfkeli gruba "nerede o mimarlar "diye hesap sormaya çalışıyorlardı. Birazcık olmadan korkmuştum . Çok ilginç . Oraya bir daha asla gitmezdim.
Gruptan birkaç ses daha yükseldi:
Zavalli kedicikten ne istediniz elleriniz kırılsın"
İşte bu garipti çünkü biz kediye hiçbir şey yapmamıştık. Ama bu gruba bunu anlatmak imkansızdı.
Birileri yine bizim aleyhimize bir şey hazırlıyordu. Öyle büyük bir düşmanımızda yoktu.
Aha geldi aptal sarışın işte o mimar bu mimar
Ne diyordu bu ne kadar da seviyesiz sözler sarfediyordu.
Baksana mimar hanım eserinize, ne yaptı ki bu savunmasız kedi sana ne diye rahatsız ettiniz onu neden neden ya?
Kalbim acımıştı. Ne diyordu anlam veremiyordum. Burada hiç iyi şeyler dönmüyordu. Kızgın kalabalığa yaklaşarak "ne diyorsunuz siz ne yapmışız biz kediye "
"Birde soruyor ya hiç mi utanman yok senin "kediyi öldürmüşsünüz" saçmalık ...
Ben bir hayvana nasıl zarar verebilirdim ya ?
Kadın konuşmaya devam etmisti:"bir beyefendi haber vermeseydi hiç bilmeyecektik , zavalli kediyi biz besliyorduk o eski ev yaşlı bir amcanindi. O kedi bize emanetiydi onun" nasıl kıyabildiniz ona aklım almıyor"
Birisi bize oyun oynuyordu hem de pis bir oyun . Kesinlikle emindim orada biri vardı. Koray yanıma gelip kolunu omzuma atmıştı. " Ne diyor bunlar ne öldürmesi "
Koray'a dönerek " çabuk beni o eve götür "
Koray afallamış gibi bakıyordu . Çünkü oraya gitmek bu dünyada isteyeceğim en son şeylerden biriydi .Korayla beraber yola koyulduk . Kendimi avutmuş unutmuştum olanları ta ki bu olay patlak verene kadar. Kısa bir yolculuktan sonra bu gizemli eve gelmiştik. Ruhum kaburgalarımın arasına sıkışıp kalmıştı . Korkuyordum . Kafamı kaldırıp o hayal gördüğümü sandığım pencereye baktım. Hiçbir şey yoktu . Eve doğru koşarak "aptal korkak adam çıksana varsan varlığını göster pencereden görünüp kaçmayı bende yaparım korkaksın korkak " çok mu ağır şeyler söylemiştim . Ya bana bir şey yaparsa korku tüm vücudumu sarmıştı . Ellerim titriyordu bacaklarımı söylemiyorum bile . Kalbimin atışlarını Koray bile duymuş olmalı ki "Ahu sakin olur musun kalbin sanki ağzından fırlayacak gibi atıyor" Heyecanımı bastırarak "sakinim merak etme "demiştim tebessümle. Eve kesinlikle tekrar girmeliydim . Ama bu cesaret bende var mıydı.
Adımlarımı hızlandırarak eve yöneldim .Arkamdan Koray bağırıyordu . "Nereye gidiyorsun deli kız hem korkuyorum demedin mi ? Onu duymuyordum bile . Merdivenlerden çıkarak kapının kolunu çevirdim . Bedenim hiç vermediği tepkileri bir günde vermişti. İçeri girdiğimde yerleri görünce nutkum tutulmuştu . Her yer kan gölüne dönmüştü . Hiç ses yoktu . İlk günkü aldığım küf kokusu yine her yeri kaplamıştı . Koku çok keskindi ve burnumun direğini sızlatmıştı. Etrafı iyice taramaya başlamıştım . O gizemli adamdan tek bir işaret bile yoktu . Hayal olması artık imkansızdı . Gizemli adamı gördüğüm pencereye doğru başımı çevirmiştim . Tam olarak orada görmüştüm onu . Bir yanım bir işaret görmek isterken diğer yanım eğer görürsem korkudan ölme payımı hesaplıyordu. Dışarı çıkıp hava almazsam kesinlikle bayılacaktım . Kokunun keskinliği tüm dengemi alt üst etmişti . Eski ama hala evi kapatmaya çalışan emektar kapıya doğru yöneldim . Allah bilir nelere şahit olmuştu . Elimi kapı koluna götürdüğümde "iyi ki yıkılmıyorsun emektar kapı" dememin üstüne bardak kırılmasıyla tepemden aşağıma elektrik yüklenmesi olmuştu . Kesinlikle buradaydı . Etrafı tanımlayamadığım kadar güzel bir koku kaplamıştı. Sonrası o duyduğum ses:
"korkakmışım öyle mi küçük hanım topuklarına vura vura kaçanda bendim . Korkumdan değil sen beni görürsen korkudan ölürsün diye bak seni düşünmüşüm . "
Sesi tapılacak kadar güzeldi. Egoist adam. "peki her sonucu kabul ediyorum göstersene kendini"
Bunu söylerken bile tir tir titriyordum . "yanlış sokaklarda geziyorsun dikkat ettebirileri kaçırmasın " içimdeki korkuyla beraber "hep doğru sokaktaydım ta ki buraya gelene kadar, yanlışı da dibine kadar deneyimlemek istiyorum "
"bak sen ! acınacak haldesin ürkek bir ceylan gibisin aslanın inine gelmiş böyle cesur laflar etmek pek de kolay olmasa gerek Ahu hanım " Ahuyu bastırarak söylediğinde korku seviyem nirvanaya ulaşmıştı . Dokunsalar bayılacaktım. "varlığını kanıtlamam gerek yoksa beni deli sanacaklar " dememle birlikte kahkaha atarak hafif sinirli bir şekilde "deli değil misin zaten sana bir şey söyliyeyim mi kendine tımarhaneden hemen yer ayırt çünkü ihtiyacın olacak"
Bunu söylemesinin üzerine çok geçmeden bir mırıltı sesi geldi . Kapının kenarında öldüğü söylenen kedi duruyordu . O güzelim tüylerini yalıyordu . Hani öldürülmüştü. Bize komplo kurmuştu . "evett deli Mimar Ahu hanım seni böyle şaşkın şaşkın görmek hoşuma gitti . Hiç gelmeyecektiniz buraya ah unutuyordum bağışla beni adım Çağan , belki beni kanıtlamanda çok faydası olur. "
sinirden gülüyordum "aptal bir adamsın senin ne işin var bu küf kokulu evde sağlıklı bir insan burada kalmaz birde bana diyorsun deli diye asıl deli sensin mafya mısın sen "
"bir deli değilim demedim hiç bir zaman ama senin kadar olmasada var delilik iki mafya değilim daha ötesiyim "
"Masmavi gözler hatrına seni bugünlük bağışlıyorum uzak dur benden yoksa o gözler maviliği yutan kara deliğe dönüşür "
Sözlerini bitirdikten sonra sessizlik çökmüştü . Koray nerede diye düşünürken kapıya vurmaya başladı . "Açsana şu kapıyı kızım iki saattir bağırıyorum "
ama ben hiç ses duymamıştım nasıl bir etkiydi bu . Kolumdan tutarak beni dışarı çıkarmıştı.
"Ne oldu sana donuk donuk bakıyorsun " Koray delirmek üzereyim kedi yaşıyor "
"ne kedisi Ahu öldürülmüş işte "
ona tam her şeyi anlatmayı düşünürken gözüm pencereye ilişmişti .
Kapkara bir adam yemyeşil gözlerini bana dikmiş sus işareti yapıyordu .
işte bende tam o anda her şey kopmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UĞULTU
Mystery / Thriller" Ne demişler Mimar Ahu Hanım sürüden ayrılanı kurt kaparmış ama burada kara bulutların hakimiyeti altında sürüden ayrılanı Çağan Ulusoy kapar . Dikkat ette ceylan gibi ürkek gökyüzü kadar mavi olan gözlerini kara bulutlar kaplamasın " Ne diyordu...