Sokak lambaları sayesinde loş bir görünüme sahipti gece. Soğuktu ama tüm vücudumu ateşin kapladığını hissedebiliyordum. Koşmaktan nefes nefese kalmıştım, ciğerlerim yanıyordu.
Hala peşimde miydi? Biraz yavaşladım ve arkama baktım. Gördüklerim karşısında donakalmıştım. Hareket edemiyordum.
Yere, bir taşa bağlanmış kırmızı bir uçan balon. "O" arkasına dönmüş ağır ağır yürüyordu. Dakikalardır koşuyordum. Nasıl bana yetişebilmişti? Nasıl bu kadar hızlı olabilirdi yaşlı bir palyaço? Yavaşladı ve birden geri döndü. Göz göze geldiğimizde dilimi yuttum sanmıştım. Gözlerimin içine baktı ve korkunç bir şekilde kıvrıldı dudakları yukarı doğru. Üzerindeki eski ve kirli kıyafetleri, yarısından çoğu dökülmüş (ya da yanmış ayırt edemedim) siyah-gri peruğu ve eksik dişleriyle aklımı çıkartacak bir görüntüye sahipti.
"Bu sana benden bir armağan (!) küçüğüm."
Bu ses beni düşüncelerimin arasından hızla çekmiş ve korku uçurumlarının en derinine atmıştı. Bir anda balona takıldı gözlerim. "O"na tekrar bakmak için kafamı kaldırdığımda ortadan kaybolmuştu bile. Aman Allah'ım bu da neydi?
Balonun ucundan sarkan bir not dikkatimi çekti.
"Yanlışlarından pay çıkar kendine ya da ben bunu yapıyorum, bundan böyle sonsuza dek senin yerine."
Bu da ne demek? Kimdi bu? Ne arıyordu benim peşimde? Nasıl bir armağan verebilirdi ki bana yaşlı, korkunç palyaço?
Gözyaşlarımın hızla aktığını hissedebiliyordum. Korkuyordum ve oldukça merak ediyordum. Ellerimin titremesine aldırmadan cebimden bir sigara çıkarttım. Yakmakta zorluk çekiyordum. Bir sokak lambasının altına oturdum ve doldurmaya başladım ciğerlerime sigara dumanını.
"Sakin ol Dolunay. Her şey yolunda.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BALON
أدب المراهقينGecenin karanlığında peşinize takılan bir gizem... Karanlık cadde, donuk bir gülümseme, kırmızı bir uçan balon... Gösterişli hayatından kaçarken karanlığın tam ortasına düşen bir genç kız. Aşkından çok uzakta, kötü olan her şey ile iç içe. Gece ile...