BÖLÜM 5

77 10 2
                                    


Büyük bir gıcırtıyla açıldı kapı. İçeride toz parçaları uçuşuyordu. Çürük tahta fayansların üzerine bir adım attı Cem. Daha yüksek bir gıcırdama duyuldu. Yürüyordu ve ben de onu takip ettim. Koridoru geçtikten sonra bana döndü ve ellerimi tuttu.


"İyiki varsın Dolunay." Gerilmiştim. Neden yapıyorduk şimdi bu konuşmayı? Aniden büyük bir patlama sesiyle yerimden sıçradım. Geriye dönüp baktığımda gördüğüm manzara kalbimi durduracaktı.


"İyiki doğdun Dolunay." Hep bir ağızdan aynı cümle çıkıyordu.


İmge, Özgür ve Serdar gülümseyerek bana bakıyorlardı. Ve tabii Cem... Bir kahkaha patlattım ve önce Cem olmak üzere hepsine sarıldım sımsıkı.


"İyiki varsınız." dedim. "İyiki sizin gibi harika insanlara sahibim."


Sahi bugün benim doğum günümdü ve ben bunu şuanda farkediyordum.


"Çene çalmayı bırak da şu pastayı üfle." dedi İmge açlıktan kıvranarak (her zamanki gibi).


"Bir dilek dile." Ve Özgür'ün sesi dolmuştu içime. Gözlerine baktım, gülümsedim. Bakışlarımı pastaya kaydırdım ve içimden geçirdim:


"Hayal kırıklıklarından uzak bir yıl..." Aslında çok genel bir dilekti bu. Pek çok şeyi barındırıyordu içinde. Eğitimimde çıkabilecek sorunları, arkadaşlık ilişkilerimi, annemi, babamı ve Özgür'ü. Hayır, Özgürsüzlüğü... Onsuz da yaşam sürdürülebilirdi pekala ama hayal kırıklıkları ile dolu bir yaşam olurdu bu. Keşkeklerle dolu bir yaşam.


"Şerefe öyleyse." dedi Serdar elindeki vodkayı açarken. Pasta kesildi, gülündü, eğlenildi.


"Normal arkadaşlar kutlamaları yapmak için bir cafe falan organize eder değil mi?" dedim gülerek.


"Evet." dedi İmge. "Normal arkadaşlar, normal doğum günü çocukları için bunu yaparlar. Ama sen normal değilsin."


Hepimiz bir kahkaha patlatmıştık. Etrafıma şöyle bir göz gezdirince ne kadar şanslı olduğumu anladım. Bana değer veren insanlara sahiptim. Gerçek dostluklara... O sırada Özgür ile kesişti gözlerimiz. Kaçırmadı bakışlarını, beni izlemeye devam etti. Kafamı yana çevirip başka bir şeyle ilgilenmeye başladım. O sırda bir şeyin farkına vardım. Pencereden birisi bizi izliyordu.


Hayır, bu... B-bu o olamazdı. Ayağa kalktım ve ani bir hareketle dış kapıya yöneldim. Arkamda meraklı gözler bıraktığımın farkındaydım ama bu o an için pek de önemli değildi.


"Hey! Bekle, gitme!" Dönüp bakmadı bile.


Koşmaya başladım. Onunla konuşmak zorundaydım. Aramızdaki mesafe giderek açılmıştı. Nasıl oluyordu bu? Ben koşuyordum o ise sadece yürüyordu. Yaşlı bir palyaço ne kadar hızlı olabilirse o kadar hızlıydı işte. Ama hayır, yaklaşamıyordum bile.


"Gitme! Lütfen konuşmalıyız bekle beni!" Umursamıyordu çırpınışlarımı. Koştum, koştum, koştum...


Uzaktı, gözden kaybolmak üzereydi. Arkadan bir ses duydum.


"Dolunay!" Özgür'dü bu. Ne kadar koşsam da palyaçoyu yakalayamayacağımın farkındaydım. Durdum ve yere oturdum. Özgür geldi ve sarıldı bana,sımsıkı sarıldı. "Neler oluyor Dolunay?" dedi. "Neler oluyor?" Ama bu soru meraktan çok endişe barındırıyordu içinde. Bu sorunun yanıtı bir açıklama değildi, küçük bir dokunuştu. Belki de bir sarılış...


Sarıldım bende. Başımı omzuna gömdüm. O an dursun istedim zaman. Orada dursun. Tüm endişelerden uzaktı orası, tüm korkulardan uzak. Orası yalnızca Özgür kokmuyordu. Güven kokuyordu, aşk kokuyordu, umut kokuyordu. Orada dursun istedim zaman. Yıllar geçsin,hiç bırakmayayım.


"Dolunay! Özgür!" İmge, Cem ve Serdar bize doğru yürüyordu. Kollarımızı gevşettik ikimiz de ayağa kalktık.


"Neler oluyor Dolunay?" İmge gerçekten endişelenmişti.


"Doğum günü kızı sarhoş oldu." Bunu söylerken göz kırpmıştı bana Özgür. Ah şükürler olsun. Yardımıma yetişmişti. "Ben Dolunay'ı eve bırakayım." diye ekledi. Telefonunu çıkarttı ve bir taksi çağırdı.


Hiçbir şey söylemeden eve geldik. Taksiciye ücreti ödedi ve indik. Tanrım hayır yine o muhteşem bakışlarını atıyor.


"Teşekkürler, her şey için." Ses tonum yorgun ve mutsuz olduğumu gizleyememişti.


"Ben çok açım, ya sen?" dedi önüme geçip yürürken. Elimden anahtarı almış ve kapıyı açmaya çalışıyordu. Gülümsedim.


"Meşhur kaşarlı patates püremi deneniş miydin?"


"Hayır, çok isterim."

BALONHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin