Bölüm playlisti: Teoman: İstanbul'da sonbahar
Keyifli okumalar
Sonunda eve gelmiş ve telefonu şarja takmıştım. Şimdiyse telefonumu açarak pinini girdim ve kendine gelmesi için biraz bekledim. O ara bildirimler düşmeye başlamıştı. 'Drink-drink' sesini birazcık dinledim. Yalnız içimden büyük bir umutla o bildirimlerden birinin bile Evren'den gelmemiş olmasını haykırıyordum. Bir dakikanın sonunda şifreyi girip bildirim panelini indirdiğimde başımdan aşağı kaynar sular döküldü adeta.
[@evrendumanlı kişisinden bir yeni mesajınız var.]
"Siktir," diye fısıldadım. "Ha siktir ya. Cevap vereceğin mi tuttu seninde be adam?" Telefonu masaya bırakıp ellerimle yüzümü kapattım. "Şansıma tüküreyim. Ben böyle işin içine tüküreyim abi ya."
Yüzümü sıvazlayıp sıkıntılar içinde gözlerimi ahşap parkeli zemine diktim. "Ne yazdı acaba?" Gözüm telefona kaydı. "Ne yazdın Allah'ın cezası ya!" diye bağırdım karşımda sanki Evren varmış gibi.
Telefonu elime alıp onun bildiriminin üstüne tıkladım. Sayfa yüklendiğinde kalbim deli gibi çarpmaya başladı. O bilmese bile biz çok uzun zaman sonra tekrar iletişime geçmiştik. Gerçi daha ne dediğini bilmiyordum. Ah. Daha fazla beklemeyerek mesajı okudum.
yoursunhine: sahneye çıktığında bir gün benim için de şarkı söyler misin?
yoursunhine: bir cem adrian şarkısı? (00.02)
evrendumanlı: cem adrian dinlemiyorum üzgünüm (15.21)
Tam yirmi beş dakika önce atmıştı bu mesajı. Eğer yirmi beş dakika daha erken davransaydım onunla konuşmak zorunda kalmazdım. Mesajları çoktan silmiş olur, bu konuşma girişimimi o farkına varmadan ortadan kaldırmış olurdum. Lakin o çoktan görmüş, cevap bile vermişti.
Cem Adrian dinlemediğini söylediği için çok şaşırdım. Her şarkısının her kelimesinde ona rastladığım adam nasıl olur da dinlemezdi Cem şarkılarını? Bu içimi birazcık kırdı.
Cevap verip vermeme konusunda kararsız kaldım. Evet, farkındaydım. Kararımın arkasında durmamak için büyük bir çaba harcadığımı, bahane aradığımı biliyordum. Ama kendime engel olamıyordum ki. Belki ruhumu görürdü. Belki ben olduğumu bilmeden benimle konuşurken yine beni bulabilirdi ben de. Belki hissederdi.
Bu düşüncelere karşı koyamıyordum, elimde değildi. Çölde kuruyan bir insanın suya duyduğu açlığı gibiydi ona olan özlemim. Öyle acılı ve karşı koyulamazdı ki...
Kendime izin verdim. Onunla karşılaşmadan önce onu hissedebilmek için kendime müsaade ettim.
yoursunhine: bu sence de yaralayıcı değil mi
yoursunhine: o şarkılar sen söyleyesin diye yazılmış sanki
yoursunhine: dinlememenin bir nedeni var mı (15.48)
Telefonu kapatıp masaya koydum ve gelecek mesajı beklemeye başladım. Ne diyeceğini çok merak ediyordum. Onunla gizlice buluştuğumuz gecelerde kayalıklara gider saatlerce konuşur, şarkı dinlerdik. Genelde onun listesini dinlemeyi tercih ederdim, o da bana itiraz etmezdi. Şarkıların insanın ruhunu yansıttığına inanan insanlardandım. Birisiyle yeni tanıştığımda merak ettiğim şeylerden biri de dinlediği şarkılar olurdu. Evren'in sevdiği şarkıları sevmeme gibi bir ihtimalim yoktu. Onu sevdiğim için değildi zaten bu seçeneksizlik. Ben onun ruhunu seviyordum ve şarkılar ruhun aynası olurdu. O yüzden şaşırtmıştı beni bu cevabı. O Cem şarkılarının aşığı olacak bir adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırıklar Çöplüğü
Fiksi Umumgeçmiş geçmiyor ve ruhumun üzerine yıkılıyor. ruhum acıyor. bu kumarı acı kazanıyor.