Do You Like ThreeSome?

1.7K 76 167
                                    

" Ya seni kim doğurdu? Banada benzemiyorsun ki. Şu uyanmama hyunu kimden aldın Felix?"

"Ya baba! Uyuyorum işte hem bugün hafta sonu!"

"Hayır aptal! Daha Çarşamba gunundeyiz!"

Hemen ayağa fırladım. Bu günler neden hızlı geçmiyordu ki!?

"Hadi yeter bu kadar zibardigin. Hem bugün toplantın var. Kardeş şirketin oğulları gelecek."

Ahh tamamen unutmuşum. Aslında biraz imkansızdı hasmetlilerimi unutmak.

"Unutmadım tabikide. Dosyalarım hazır şirkette."

"İyi tamam. Asistanını ara da dosyaları taşısın toplantı odasına."

"Ya baba ne gerek vardı böyle bir şeye?"

"Off Hyunjin bazen çok konuşuyorsun."

"Kes sesini Sam. En azından senin kadar karıya duskun değilim."

"Hyunjin ben gayım."

"Kesin şunu! Devam ederseniz kendinizi arabanın dışında bulursunuz!"

İkiside ağızlarına fermuar işareti yapmış arkalarına yaslanmışlardı.

Şam ve Hyunjin kardeşler. Bay Hwang'ın büyük oğulları. İkizler ve 24 yaşındalar. Aynı zamanda çok yakışıklılar.(arkadaşlar Felix notu zorla ekletti)

Aynı zamanda bizim şirket yani Lee şirketi ile ortaklar. Babası çok iyi bir adam. Her gelişinde kutuyla çikolata getiriyor. Babamı da çok sever. Kardeş gibiler.

Tam toplantı odasına girecekken bir el alnıma değdi.

Minho Hyeong.

"Salak mısın kapı orası değil. Kaç seferdir camı göremiyorsun. Rezil olmak istemiyorum artık."

"Ehe sağol Hyeong!"

Jisung'unu etkilemeye çalışan bir şempanze gibi giyinmişti. Bide o gözlerine açık kahve far sürmüş. Hem ben daha güzel yaparım makyajı.

Jisung Hwang şirketinde Bay Hwang'ın asistanlığını yapan tatlı bir çocuk. Minho ile tanışıklığıda buradan geliyor. İkiside patronların asistanı. Ve ikiside sapsik.

"Hadi içeri gir birazdan gelir senin haşmetliler."

"Ay sus kız. Senin Jisung'da gelir birazdan."

"Jisung'u katma ise."

Kavga dövüş içeri girdikten sonra tam olarak krallara layık olan baş koltuğuma oturdum. Masa biraz fazla uzundu ve Hwanglarımda diğer başta oturacağından onlara biraz uzak kalıyordum. Neyse onlarla aynı ortamda bulunmak bile hazine değerinde. Şükür et aşkom.

"Çok şükür Allah'ım."

"Neye şükrediyorsun gene Felix?"

"Ay Seungmin- sen nerden geldin lan öyle. Allah vahiyle mı indirdi."

"Niye çok mu güzel olmuşum."

"Yok Kurana basmış gibisin."

Odada saçma kahkaham yankılanıyordu. Ben haricinde kimse gülmüyor hatta iğrenç bir espriydi dermiş gibi bakıyorlardı. Hah kime ne benim mükemmel sakalarimdan. Hem napabilirim Kore halkının mizah seviyesi düşükse?

Fake Eyes Open Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin