Keyifli okumalar. :)
Duman sınıfa iyice yayılmıştı ve etrafı zor görüyordum. Çiğerlerim yanmaya başlamıştı. Öksürüklerim boğazımı yakacak kadar sertti, yanıyordu ve sızlıyordu. Bir elimle ağzımı kapatıp öksürürken diğer elimi kıza uzattım. Kız birden ayağı kalkarak bana yaklaştı. "Bunu yapmak zorunda olduğum için üzgünüm," dedi ve koşarak sınıftan çıktı. Bu neydi şimdi diye düşünürken duman daha fazla yayılmadan canımı kurtarmam gerekiyordu. Kapıya ilerlerken alevler sınıf kapısının önünden bir çizgi gibi geçince çığlık attım. Sanki beni beklemişti, tam çıkacakken kapının önü alev olmuştu.
Çığlık atarak geri çekildim. Mira'ya sadece kendini düşündüğü için bir an olsun içimden kızmıştım. Böyle olacağını bilememiştim ve burada yanacaktım. Ağır bir yangın olmalıydı ki buraya kadar gelmişti. Az öncesine kadar bu katta alev gözükmüyordu. Alevler sınıfa da yayılırken çığlık attım. Gözyaşlarım yanaklarımdan süzülmeye başladı. "Yardım edin! Lütfen yardım edin!"
Bir köşeye süzülüp ağlamaya başladım. Neden böyle olmuştu şimdi?Annemle babamı tartışmadan sonra görmemiştim ve birazdan ölecektim. Daha abimi bulamadan, ona sarılamadan...
İçeri bir adam girdi. Nasıl olduğunu anlamadan alevlerin üstünden atlayarak bana yaklaşmaya başladı. Adam baştan aşağı siyahtı. Gizemli katilleri andırıyordu. Adam daha yanıma ulaşamadan gözlerim karardı ve kendimi salarak adamın ayaklarının dibine düştüm.
Uyandığımda kendimi soğuk zeminde buldum. Belim, boynum ağrıyordu ve boğazım acıyordu. Nerede olduğumu anlamak için doğrulmaya çalıştım ve etrafıma baktım. Burası bir depo yeriydi ve kimse yoktu. Beni buraya kim getirdi diye düşünürken ileride yerde siyah bir alet olduğunu gördüm. Ne olduğuna bakmak için yaklaştığımda bir ses geldi, ardından o aletten bir adamın sesi çıkmaya başladı.
"Beni dinle. Abinin nerede olduğunu biliyorum. Bir kız kardeşi olduğunu bilmiyor. Yaşadığı ailesiyle çok mutlu ve senden haberi bile yok. Babanla bir zamanlar anlaşmamız vardı ve sonradan bu anlaşmadan geri döndü. Dönmemesi gerektiğini bildiği halde ortaklıktan ayrıldı. O zamanlar baban iflas etmek üzereydi, onu tehdit ettik. Fakat baban ağır hastalandı, o sıralarda abin dünyaya geldi. Babana ortaklığa geri dönmesi şartıyla oğlu için gerekli her şeyi yapacağımızı söyledik. İflas ettiğini ve hastalığa yakalandığını hiçe sayarak teklifimizi reddetti. Abini kaçırdık, o her şeyden habersiz büyüdü. Kendisine bakan herkese hayranlık uyandıracak derecede güzeldi. Ona çok iyi baktık. Birlikte yaşadığı ailesinin öz olduğunu sanıyor. Her şeyden habersiz. Belki baban dersini alır diye düşündük. Ne kadar süre geçse de baban anlaşmaya geri dönmedi. Kendini toparlayarak eskisinden daha iyi bir patron oldu. Oğlu başkalarının ellerinde büyürken o iflas durumunu düzeltmeye çalıştı. Öğrendik ki her şey kızı Cansu içinmiş."
Şaşkınlık içinde dinlerken gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Sonuçta abim babam yüzünden şuan hiçbir kan bağı olmayan insanlara anne ve baba diyordu.
"Senin kadar masum bir kıza bunu yaşattığımız için üzgünüm, düşündüğün gibi kötü biri değilim. Baban bizi bunu yapmaya mecbur bıraktı. Oğlunu elinden almasak da iflas durumu ve sağlığıyla ne kadar iyi bakabilirdi? Haksız mıyım Cansu?"
Cevap versem de bu bir ses kayıt cihazıydı. Bir yerlerden beni izlemiyorsa duyamazdı. Abimi elimizden aldıkları için öldüresim geliyordu ama aslında ona yardım etmişlerdi. Belki de abim daha iyi şartlarda büyümüştü. Şuan ses çıkarmayacaktım.
"Baban kadar zeki ve yetenekli başka birini tanımadığımız ve gençlik hayatımıza hep beraber olduğumuz için babanın bizi reddetmesi hepimizi sinirlendirdi. Abini görmek istiyor musun, Cansu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFRET
Teen Fiction"Yıllarca var olduğunu bilmediği bir abisi var." "Yalnız." "Güçlü ama zayıf." "İnatçı." "Güzel." "O Cansu." "Ve masum bir kızın acılarının hikayesi." "Ve masum bir kızın acılarına direndiğinin hikayesi." " O NEFRET "