X

73 10 54
                                        

Taylor Swift - Holy Ground (Taylor's version)

"Herkes nerede?"

Jimin'in kendilerine geldiklerinde sorduğu ilk şey bu olmuştu. Sete tekrar döndüklerinde bomboş bir manzarayla karşılaşmışlardı.

"Hiçbir fikrim yok." Yoongi'nin omzunu silerek umursamaz bir ifadeyle söylediği sözlerden sonra Jimin gülümsedi.

Etrafta hiç kimse kalmamıştı. Tüm karavanlar, arabalar, insanlar gitmişti. Sadece bir tane karavan kalmıştı ve o da depo olarak kullanılan nispeten önemsiz olan karavandı, ikisinin yaslandığı karavan.

"Telefonun yanında mı? Birilerini arayalım."

"Hayır, en son karavana koymuştum."

Jimin'in yavaş yavaş endişelenen yüzünü izledi Yoongi. Onları burada unutmuş olamazlardı. Yoklukları fark edilir diye düşünüyordu. Tabii setten daha erken ayrıldıklarını düşünmüyorlarsa.

"Senin telefonun nerede? Senden ulaşabiliriz belki." Jimin umutsuzlukla başını sağa sola salladı. Cebinden çıkardığı telefonunun ekranını açmaya çalıştı.

"Dün şarja takmayı unutmuşum ve %5 şarj ile gelmişim sete de, kapanmış çoktan."

İkisi de ne yapacaklarını bilemez şekilde etrafa bakakalmışlardı. Bu bölgeyi hiç bilmiyorlardı çünkü set yeri daha yeni değiştirilmişti. Sadece yakınlarda bir otoyol olduğunu biliyorlardı. Fakat otoyolun da ne kadar yakın olduğu muallaktı.

Gün batmaya yakın güneş son demlerini vuruyordu yüzlerine. Hava kararmadan önce gidemezlerse çölün ortasında yollarını kaybedebilirlerdi.

Yoongi Jimin'e elini uzattı. Yüzünde her zamanki utangaç gülümsemesi vardı. Yanaklarına hafif bir pembe tonu eklenmişti. Beyaz yüzünde her renk apaçık görülebiliyordu ve 'pembe ona çok yakışıyor.' diye düşünmekten kendini alıkoyamıyordu Jimin.

"Hadi otoyola gidelim, otostop çekebiliriz belki. Başka türlü varamayız gibi görünüyor."

Jimin birkaç saniye düşündü. Otoyol ne kadar uzaktaydı, bilmiyordu. Fakat Yoongi ile geçmişinde böyle eğlenceli bir anı olması fikri onu heyecanlandırmıştı. Elini tutarak gülümsedi.

"Gidelim."

İkili el ele tutuşarak hızlı adımlarla otoyola çıkmak için ilerliyorlardı. Ne tarafa doğru gideceklerini bile bilmeden böyle bir şeye atılmaları doğrusu büyük cesaret işiydi. Sessizlik içerisinde ilerliyorlar, ikisi de kendi düşünceleriyle uğraşıyorlardı.

Yoongi Jimin'in aklına yalnız kaldığı ilk anda ne geleceğini tahmin edebiliyordu, Seonbin. Bu yüzden konuşmaya karar verdi.

"Resim yapmaya bayılırım. En sevdiğim hobim denilebilir. İşim yokken tüm günümü resim çizmeye ayırırım."

Jimin ilgiyle ona baktı. "Genelde ne tür resimler çiziyorsun? "

Yoongi gülümsedi. Çizdiği resimleri gözünün önüne getirdiği ve incelediği küçük bir gülümsemeydi bu. "Portreler. Kim olduğunu bilmediğim insanları çiziyorum genelde. Böylece portrelere istediğim anlamları ve duyguları yükleyebiliyorum. Eğer bir insanın hayatını birazcık bile olsa öğrenirsem, bu tüm resmime yansır. Bu yüzden hiç konuşmadığım insanları çizmeyi tercih ediyorum. "

"Harika bir fikir. Hep resim çizmeyi öğrenmek istemişimdir. Bir gün bana yardımcı olursan çok minnettar olurum."

Jimin'in gülümseyerek ona dönmesiyle Yoongi'de gülümsedi. "Tabii ki yardım ederim."

Birkaç saniye sessizlikten sonra Jimin tekrar konuştu. "Peki... En son neyi çizdin? Yanındaysa görmeyi çok isterim."

Soru karşısında afallayan Yoongi'nin kaşları çatıldı. En son çizdiği portre 14 saatlik uçak yolculuğu boyunca izlediği Jimin'e aitti. Bunu öğrendiğinde ne tepki vereceğini bilmiyordu. Bu yüzden söylememeye karar verdi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 13, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Wildest Dreams ^ YoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin