2. DİKENLİ ELLER

65.5K 4.5K 1.1K
                                    

Ben geldim, umarım 2. Bölümü seversiniz. Şimdiden gösterdiğiniz ilgi o kadar güzel ki... hepinize çok çok teşekkür ederim🥹

Öpüyorum sizi kendinize iyi bakınnn🤍

Öpüyorum sizi kendinize iyi bakınnn🤍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



2. DİKENLİ ELLER

Çağan Şengül Diken


Yıllar önce bahçemizde çiçek toplarken baş parmağıma küçük bir şeyin battığını hatırlıyorum. Gözle görülmeyecek kadar ufak olduğu için pek üstünde durmamıştım. Ama bütün gece boyunca yarattığı rahatsız his yüzünden de uyuyamamıştım. Sabah anneme gösterdiğimde batan şeyin diken olduğunu söyleyip çıkarmıştı. Dün yaşananlardan sonra aynı diken, bu defa göğüs kafesime batmış gibi hissediyordum. Tüm gece boyunca uyuyamama mani olan bir şeydi ve göğsümde rahatsız bir his oluşturmuştu.  Sanki tenime dokunan elleri dikenliydi ve bu defa anneme gösteremeyeceğim bir yere batırmıştı.

Erken saatlerde uyandığımda daha fazla yatakta kalamayacaktım. Enseme yapışan saçlarımı toplayıp rastgele bağladım. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp zemine bastığımda halsiz hissediyordum. Muhtemelen doğru düzgün uyuyamadığım içindi. Ayağa kalkıp yorgun adımlarla odamdaki banyoya girdim. Gözlerim duvara asılı aynaya  kaydı. Yansımadaki hâlim, dün hevesle hazırlanıp evden çıkan kıza hiç benzemiyordu. Uykusuz gecenin hediyeleri göz altlarımın kararmasına neden olmuştu. Beyaz ten rengim iyice solgun görünüyordu. Dudaklarımı büzerken yüzümü soğuk suyla yıkayıp c vitaminli serumu kullandım. En azından biraz da olsa canlılık verirdi. Kızaran göz bebeklerim için de yapacağım bir şey yoktu. Banyodan çıktığımda saat dokuzu biraz geçiyordu. Dersim olmadığı zamanlar bu saatlerde uyandığım hiç olmamıştı. Hatta sabah uykusuna olan düşkünlüğüm yüzünden derse geç kaldığım günlerin sayısı o kadar çoktu ki saymayı unutmuştum. 

Pencerenin kenarında durduğumda huzursuz bir nefes aldım. Hava yine bulutluydu. Gökyüzüne sirayet eden grilik, göğsümdeki kasveti besliyordu. Geriye doğru bir adım atıp odamdan çıktım. Telefonumun yokluğunu hissediyordum. Acaba almaya gitmek için çok mu erken bir saatti? Mutfağa girdiğimde gözlerim etrafta gezindi. Saat erken olduğu için çok sessizdi. Çay ya da kahve içmeyi pek sevmezdim. Bu yüzden yeşil çay yaptım hem sakinleşmemi sağlardı. Masaya geçtiğimde taksiciye öğlen gelmesini söylediğime pişman oldum. Yeşil çayımı içerken başka bir taksi çağırıp onunla gidip gitmemek arasında kararsızdım.

Bir Gönül Davası (KİTAP OLDU)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin