b i r

48 6 0
                                    

Jisung antrenmandan çıkmış soyunma odasına yönelmişti. Çok çabuk hasta olan biri olduğu için her hareketine dikkat ederdi.

Dolabından çıkardığı yedek kıyafetlerini giydi ve su şişesinde kalan son birkaç damla suyu içip boş şişeyi çöp kutusuna attı. Eşyalarını çantasına tıkıştırıp çıktı. Telefonunu ekranındaki onca mesaj bildirime şaşkınlıkla baktı. Arkadaşlarının hepsi antrenmanlarından yeni çıkmış olmalarına rağmen bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar çok mesajlaşabiliyorlardı anlam veremiyordu. Gelen mesajların hiçbirini okumadı ,genelde hep aynı şeyler konuşulurdu. Jeongin'in gün içinde âşık olduğu kişi sayısı,Felix'in sevmediği öğretmenler,Seungmin'in tanıştığı herkese olan nefreti... Jisung'un ise anlatacak hiçbir şeyi yoktu. Onu hayata bağlayan iki şey vardı;arkadaşları ve ilgilendiği spor.

Küçüklüğünden beri paten sürmeye ilgisi vardı. Kendini bulduğunu düşünürdü buz pateninde. Birkaç gün sonra gösterisi vardı,ama bunun hakkında heyecanlı değildi. Heyecanlanmıyor ya da mutluluk duymuyordu. Her gösteriden önce tedirgin olur ve korkardı Jisung. Bu spor dalında oldukça yetenekliydi, bunu herkes biliyor,görüyor ve söylüyordu. Gösteriye çıkacağı zaman vücudu tir tir titrerdi. Çevresindekiler bunun heyecandan olduğunu söylüyordu ama Jisung çok ciddi krizler geçirirdi,tek başına. İlk başladığı zamanlardaki heyecanı yerini korku ve endişeye bırakınca anladı Jisung kendine olan güveninin azaldığını, en sevdiği şeylerden bile artık zevk alamadığını. Hayatında zevk almaya değecek hiçbir şey yoktu. Özellikle aşk denilen hastalık, oysa çok hasta olan biriydi Jisung önceden de dile getirildiği gibi. Kalbi hiç kimse için çarpmamıştı bunca zaman,içinde kelebekler uçuşmamıştı,birinin yanında ayakları yerden kesilmemişti. Bir gün aşkını bulacağına inanıyordu Jisung,elbet bir gün yolları kesişecekti. Düşüncelere kapılmışken eve geldiğinin farkında bile değildi.

Jisung'un arkadaşlarının hayatı da görüldüğü kadar iyi değildi.

Felix'in tüm hayatı ders çalışmaktı. Her denemede 1. olur,her sınavdan tam puan alırdı. Zorundaydı. Bir sınavdan birkaç puan eksik dahi alsa evde kıyamet kopardı. Felix hep en iyisi olmalıydı. Bu hayatı boyunca böyleydi. Eğer Jisung,Seungmin ve Jeongin onu farketmese kafayı yemesi çok uzun sürmezdi. Ailesi iyiliğini istediğini söylerdi her defasında,Felix ise her defasında bu yalana inanırdı. Abisinin yaptığı gibi evi terk edebilir ve abisinin yanına taşınabilirdi ama Felix ailesi olmadığında hiçbir şey yapamayacağını düşünürdü,buna inandırmıştı kendini.

Jeongin'in anlatabilecek bir ailesi,annesi veya babası yoktu.
Çok küçük yaşta kaybetmişti ailesini bir araba kazasında.Bu nedenle bir çocukluk geçirdiği söylenemezdi. Üzerine bırakılan yüklü bir miras vardı.O kazadan sonra büyükanne ve büyükbabası ile yaşamaya başladı, eksik kaldığı anne baba şefkatinin yerini az da olsa doldurmaya çalıştılar. Arkadaşlarına çok değer vermesi bu yüzdendi. Ailesinden çok anısı vardı arkadaşlarıyla. Her şeyi yapmaya hazırdı Jeongin onlar için.

Seungmin'in ne yaşadığını,ne sorunu olduğunu kimse bilmezdi ,kendinden bile gizlerdi sorunlarını.Kimseye anlatmazdı. Umursamazsam geçer diye düşünürdü. Herkesin derdini bilirdi,dinlerdi ve tavsiye verirdi ,ama kendini hiç önemsemezdi. Anlatılacak pek bir şeyi yoktu. Yani Seungmin'e göre.

still loving youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin