Minho eve girer girmez kendini koltuğa atıp uzanmıştı. Chris Minho'yu dürttü ve derin bir iç çekmesine sebep oldu.
-Minho koca kıçını kaldır da bize yardım et.
Minho her zaman sunduğu bahaneyi tekrar sundu.
-Yorgunum.
Diğerleri evi toparlamakla uğraşıyorlardı çünkü evi tam anlamıyla bok götürüyordu. Geçen gece çok içip sarhoş olmuşlardı ve tabii ev oldukça dağılmıştı. Hyunjin daha fazla dayanamayıp mızmızlanarak koltuğa uzandı. Diğerleri de yoruldu ve koltuklara yerleştiler. Aniden yükselen ses ile Changbin Chris'i tekmeledi.
-Telefonun çalıyor.
-Duyuyorum.
-Aç o zaman.
-Sağol ya sen söylemesen açmayacaktım zaten.
Chris ayaklandı ve sehpanın üzerinde duran telefonu hızla açtı.
-Lütfen hızlı söyle bacaklarım tutmuyor. Hayır Jisung,bacaklarımla konuşmuyorum. Neyse sadede gel. Yarın mıydı o? Tamam gelirim. Kapat artık yeter.
Herkes meraklı gözlerle Chris'in konuşmasını bitirmesini bekliyordu. Chris arkadaşlarının merakını gidermek için sorular sorulmadan cevapladı.
-Jisung,kardeşimin arkadaşı. Buz pateni ile ilgileniyor ve yarın gösterileri var. Her gösterisine gittiğim için buna da gideceğim. Ama beklemek zorunda kalacağım süre zarfında size sataşacağım. O yüzden sizde geliyorsunuz.
Hyunjin söz ister gibi el kaldırdı.
-Hocam bir şey soracağım ama kızmak yok.
-Kızacağım sor.
-Senin kardeşin mi vardı lan?
Minho pek de sakin olmayan bir ses tonu ile Hyunjin'in sorusunu cevapladı.
-Lan Felix'i nasıl unuttun amına koyayım!
-Doğru lan Felix! Gerçi çocuğu sadece mutfağa gittiği zaman görebildiğimiz için unutmam gayet normal bence. Ayrıca Felix bize her zaman iğrenir gibi bakıyordu.
Changbin konuşmaya dahil oldu.
-Sen Chrislere gelmediğin zaman Felix yanımıza gelip oturuyordu, çok eğleniyorduk. Şahsi olarak senden iğreniyor olabilir.
-Salın lan kardeşimi. Geliyor musunuz onu söyleyin.
-Changbin ile ben gelemeyiz.
-Hayır, ben gelebilirim.
Hyunjin garip surat hareketleriyle Changbin'e bir şeyler ima etmeye çalışıyordu. Changbin anladığında inandırıcı olmayan bir oyunculukla Chris'e döndü.
-Ha yok gelemem ben.
-Nedenmiş o?
-Ders çalışacağız ,değil mi Changbin?
-Aynen.
-Ben inandım ,sende inandın mı dede?
-Kes sesini sen geliyor musun?
-Hayır gelmiyorum.
-Tamam Minho yarın provadan sonra geçeriz beraber gösterinin yapılacağı yere.
-Lan gelmiyorum diyorum.
-Aynen Minho bende öyle düşünmüştüm, hadi iyi geceler siktirin gidin uyuyun artık.
Kimse Chris'in ettiği küfüre aldırış etmedi, ve herkes odasına çekildi.
_________
Jisung her gösteriden önce olduğu gibi bu gösteriden önce de geceye kadar çalışmayı planlıyordu.
Ama bunun için önce izin almalıydı,ailesine haber verdikten sonra. Bir süre daha kalacağına dair yetkili kişilerden izin aldı ve çalışmaya başladı. Yaklaşık bir buçuk saatlik çalışmanın ardından telefonunu aldı ve herhangi bir arama gelip gelmediğini kontrol etti. Telefon ekranında arkadaşlarından gelen 15 cevapsız çağrı bildirimi görünce en aklı başında kişiyi aramayı seçti.-Alo,Seungmin.
-Jisung neredesin sen? Bizimkiler kafasında kurmaya başladılar bile. Yine prova yapıyorsun değil mi?
-En ufak bir hata bile yapmamam lazım,çok gerginim.
-Uykunu alamaz ve gösteriye uykusuz,bitkin bir şekilde çıkarsan hata yapma ihtimalin artar. Buz pateni konusundaki yeteneğini herkes biliyor aynı zamanda bu hareketlere çok uzun süre çalıştın. Kendine bu kadar yüklenme ve evine git.
-Peki.
Jisung telefon konuşmasını sonlandırdı ve soyunma odasına gitti. Kıyafetlerini değiştirmeden önce aynanın karşısına geçti. Jisung bir ara vücudundan nefret eder ve özgüvensizliğini olabildiğince az dışarıya yansıtmaya çalışırdı. Bunu yaparken yorgunluktan hasta olduğu bile olmuş ama ailesine çeşitli bahaneler uydurarak gizlemişti. Annesi bunu farkettiğinde Jisung'u dinlemeye ve onu anlamaya çalıştı lakin Jisung günler boyu annesinin ağlayışlarını dinledi. Bu yüzden çok suçlu hissetti kendini. Vücudunu hâlâ beğenmese bile fiziksel bir şekilde iz bırakmamak için elinden geleni yaptı. Ama açtığı yaraların izleri ailesinin gözlerinde hep kaldı.
Annesi ve babası Jisung'un psikolojisini sağlıklı tutabilmek adına üstüne çok düşerlerdi . Jisung bunun farkındaydı ve ailesine minnettardı. Onu bu yaşa kadar en iyi şartlarda büyütmeye çalışmışlardı. Jisung hayattan nasıl zevk alacağını bilen bilinçte bir insandı ve sürekli zevk almaya uğraşırdı. Özgüvenli olmak, iyi arkadaşlıklar edinmek, aile ile vakit geçirmek, akademik bir başarıya sahip olmak, hobiler edinmek, sevdiğin işle uğraşmak ve aşık olmak. Jisung'un oluşturmaya çalıştığı mutlu tablo bunlardan ibaret ve Jisung aklına koyduğu şeyi başaracak kadar inatçı bir kişilik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
still loving you
Historia CortaBir müzik grubunda elektro gitar çalan Minho,arkadaşının ısrarı üzerine bir buz pateni gösterisini izlemeye gittiğinde yolları Jisung ile kesişir.