3

75 12 0
                                    


"Hey Jungkook, merhaba."demişti Taehyung çekingence.

Jungkook birkaç aydır kendisine eşlik eden esmer çocuğu görünce gülümsedi ve hemen yanına ilerledi.

"Merhaba Taehyung, üzgünüm arkamda kaldığını görmemişim."demişti, dudaklarını büzerek.

Beyaz tenli çocuğun büzülen dudaklarına kaymıştı bakışları birkaç saniye ardından hızla başka yere çevirmişti bakışlarını.

"Sorun değil, henüz yeni gelmiştim zaten." demişti elinde tuttuğu bez çantasını sıkıca kavrarken.

"Pekâlâ, bu günlerde neler yaptın? Neredeyse 3 gündür gelmedin."diyerek sormuştu, Jungkook.

"Evet, biraz yorgundum, anne ve babam buradan taşınma kararı almışlar, onlara yardım ediyordum bu süreçte."demiş, aklına gelen gerçekle bir kez daha hüzün çökmüştü üzerine.

Jungkook duyduğu 'taşınma' lafından sonra afallamış "Nasıl? Yani siz taşınacak mısınız?"demişti ardından dudaklarını birbirine bastırmıştı.

Taehyung, ay tenli çocuğu yalnızca güldüğü zaman severdi, gözleri dolduğunda ve ağladığında ise en büyük öfkeyi hissederdi.

Gözleri dolmuştu beyaz tenli oğlanın.

Elini yumruk haline getirip sıkmış "Evet taşınacağız fakat korkma seni asla unutmam ben."demişti.

Jungkook, gözlerini yumruk haline getirdiği eliyle ovuşturmuş ardından serçe parmağını Taehyung'a doğru uzatmıştı.

"Söz ver o halde, bana beni asla unutmayacağına dair söz ver."demişti, Jungkook.

Taehyung ilk başlarda afallasa da, hemen kendini toparlamış "Söz veriyorum Jungkook, hatta buraya bir gün geleceğime dair de söz veriyorum sana, üzülme olur mu?"demişti, Taehyung.

Ay tenli çocuk onu onaylamış "O halde anlaştık Taehyung, sözünde durmazsan seni ömrümün sonuna kadar unuturum bilmiş ol!"demiş, söylenerek çok sevdiği ustaları Da Vinci'nin yanına doğru yola koyulmuşlardı.

©

"Chanyeol, benimle konuşmak ister misin oğlum? Bugünlerde hiç bir şey yemiyorsun, iyi misin?"demişti orta yaşlardaki kadın.

"İyiyim anne, bir sorunum yok, siparişlerin geçilebilir dikişlerine devam et lütfen."demişti iç çekerek, Chanyeol.

Fakat annesi bir şeylerin ters gittiğini hissediyordu.

"Benimle paylaşmazsan eğer kiminle paylaşacaksın, lütfen Chan üzme beni."demişti tedirgince.

Dudaklarını birbirine bastırmış ardından sıkıca sarılmıştı annesine, hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

"Anne ben çok kötü bir şey yaptım ama lütfen beni red etme, lütfen beni evden kovma."demişti, bütün endişelerini dile getirerek, Chanyeol.

"Hey sakin ol önce, ağlama güzel oğlum ve bana bak, ne olduğunu anlat sadece.
Konu ne olursa olsun seni destekleyeceğimi biliyorsun."demişti gülümseyerek.

"Ben" dedi önce titreyen sesiyle Chanyeol.

"Ben bir erkeğe âşık oldum anne."dedi ardından yeniden hıçkırarak ağlamaya başladı.

Duyduklarından ötürü şoka giren kadın ise "Olamaz" dedi "Korktuğum başıma gelmiş olamaz."

"Chanyeol, ne yapacağız şimdi?"dedi hüzünlü sesiyle çünkü biliyordu, eşcinsel olan birinin idam edildiğini çok iyi biliyordu.

"Bilmiyorum anne, lütfen bana yardım et."dedi hıçkırıklarının arasında.

***

"Bravo çocuklar, çok iyi iş çıkarmışsınız."dedi Da Vinci gülümseyerek.

Boyaları renklerine göre ayrılmış, fırçaları tek tek dizilmiş ve henüz kullanılmamış tuvaller kenara ayrılmıştı.

Atölye baştan aşağı tertemiz ve düzenli olmuştu.

"Şey efendim, bugün erken izin yapabilir miyiz?"dedi ellerini önünde birleştirirken.

Da Vinci kaşlarını kaldırmış ve "Küçük bir işiniz mi var yoksa çocuklar?"demişti gülümseyerek.

"Taehyung yarın buradan taşınıyormuş, bu yüzden birbirimizle bugün vakit geçirmek istedik."demişti dolmuş gözleriyle, Jungkook.

"Ah, demek Taehyung buradan gidiyor."demişti burukça gülümseyerek.

Taehyung'un önünde diz çökmüş ardından sıkıca sarılmıştı.

"Kendine iyi bak olur mu Taehyung?"demiş ardından saçlarını karıştırmıştı çocuğun.

"Gidin bakalım."demiş, masanın üzerinde duran şekerlerden birer tane vermişti iki çocuğa.

"Teşekkür ederiz efendim."diyerek sokağa çıkmışlardı.

"Keşke biz de seninle böyle olabilseydik, Mon Salai."demişti iç çekerek.

©

"Tanrım, bunları çaldık resmen Taehyung!!"demiş kahkaha atmaya başlamıştı Jungkook.

"Çok komiktin biliyor musun? Şeftalileri t-shirt'üne doldurmuş koşuyordun, sahibi ise köpeklerini üzerine saldı.
Yüz ifaden çok komikti."demiş kahkaha atmaya devam etmişti, Jungkook.

"Senin için almıştım o şeftalileri, nankör Koo."demiş, kollarını birbirine dolayarak küsmüş taklidi yapmıştı.

"Taehyung, tamam özür dilerim ama çok komikti."demiş,kendini tutamayarak yeniden kahkaha atmaya başlamıştı.

"Ya! Jungkook, gidiyorum ben."demiş kalkmıştı oturduğu yerden.

Gideceği sırada Jungkook, kollarından tutmuş ve kendine çekmişti.

Üzerine sertçe düşen Taehyung'u görünce telaşla "Özür dilerim Taehyung, düşeceğini düşünmemiştim."demişti.

Hemen altında kalan ay tenli çocuğa derince bakmıştı Taehyung, henüz 11 yaşında olmasına rağmen hissettiği duygular çok ağır geliyordu.

"Sorun yok."diyip üzerinden kalktı hızla.

Güneşin battığını fark etti Jungkook, içine hüzün çökmüştü bu az bir vakitleri kaldı demekti.

"Taehyung, ne zaman geri geleceksin?"dedi merakla Jungkook.

"20. yaş günümde geleceğim Kook, yani 9 yıl beklemen gerekecek."demişti burukça gülümseyerek.

Jungkook başını eğmiş, küçük elleriyle oynamaya başlamıştı.

"Ama çok uzun değil mi? Ya beni unutursan?"demişti üzülerek.

"Unutmam Jungkook, sen unutamayacağım kadar özelsin benim için."demişti gülümseyerek ardından tombul pembe yanaklara öpücük kondurmuştu.

Hissettiği dudaklarla, beyaz teni kırmızının bir çok tonuna bürünmüştü.

"Sahiden unutmazsın değil mi Taehyung?"dedi güneş son ışıklarını etrafa yayarken.

"Sahiden unutmam Jungkook."

©

Minnak taekook ayrıldı tüh
bilmem kaç ay sonra buna da yb geldi elimden geldiğince yb atmaya çalışıyorum ama yks be YKS

ÖLDÜRDÜ BENİ

Neyse diğer bölüm görüşürüz bay 💅🏻👍🏻👋🏻

Da Vinci's Apprentice  [ Taekook ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin