2

108 11 3
                                    

2 yıl sonra..
Jungkook:9
Taehyung:11

"Hey sen, yine ne yapıyorsun burada sen?" Da Vinci sıkça görmeye başladığı küçük çocuğa bakıyordu.

"Şey efendim, ben sadece tablolarınıza göz atıyordum!"demişti panikleyerek, yaşlı adam ellerini sürekli olarak pantolonuna süren çocuğa şüphe içinde bakmıştı.

Çünkü o tablolara değil, asistanı Jungkook'a bakıyordu.

İlk başlarda önemsiz gelse de neredeyse 2 yıldır düzenli olarak buraya geliyor ve Jungkook'a bakınıp geri gidiyordu.

"Hmm, bana daha çok asistanım gguk için gibi geldi genç adam."demişti gülümseyerek.

"Hayır bay Da Vinci! Yanlış anladınız! Ben o yüzden değil gerçekten, tablolarınız çok güzel!"demişti yeniden.

Fazla üsteleyip çocuğu utandırmak istememiş, bu yüzden konuyu kapatmıştı.

"Bir şeyler içmek ister misin?"diye sormuştu bu sefer Da Vinci.

"Sizin için sorun olmazsa evet efendim."demişti çekince, ayaklarından birini stresten ötürü sağa sola sallıyordu.

"Geç bakalım içeriye."demiş kapıyı sonuna kadar açmıştı esmer küçük çocuğa.

İçeriye geçtiği sırada; tombul yanakları, kiraz dudakları ve bembeyaz teniyle Jungkook çıkagelmişti.

Eh pekte şaşırtıcı bir şey değildi, burada çalışıyordu!

Esmer tenli, kızaran yanaklarıyla başını telaşla yere eğmiş, bambi gözlü çocuktan bakışlarını kaçırmıştı.

"Efendim, misafirimiz mi var?"demişti heyecanlı bir şekilde.

Burnunun ucuna gelen kahkülleri her adım attığında uçuşuyor, kulaklarının biraz altında biten uzun saçlarını ise sol kulağının arkasına sıkıştırıyordu.

Taehyung bir kez daha kalbinin hızlandığını hissetti, bu küçük yaşında çok büyük duygularla başa çıkmak zorunda kalmıştı.

Jungkook esmer çocuğa doğru yaklaşıp önünde eğilmiş ardından gülümseyerek "Hoşgeldiniz! Sizi burada görmek çok güzel, bir şeyler ister misiniz?"diyerek soru yöneltmişti.

Taehyung bir kez daha duyduğu ince sesle başını kaldırmış, zar zor bir "Sizi yormak istemem, bir su alsam yeterli bana."çıkıvermişti ağzından.

Jeon Jungkook, kesinlikle hayatında gördüğü en güzel erkekti, ona tutulmamak gayriihtiyari bir şeydi.

"Konuşmayın öyle, hemen size bir limonlu içecek getireyim, çok lezzetlidir."demiş hızla çıkmıştı odadan.

Da Vinci ise bu ikiliyi yüzündeki büyük tebessümle seyre durmuştu.
(Tarihin ilk Taekooker'ı ĞWÖFĞEMFĞEM)

⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀©

"Channie~ Hâlâ küs müyüz??"

Elinde tuttuğu kesme şeker dolu keseyi sallayarak, Chanyeol'un peşinden ilerliyordu.

Annesinden gizlice kaçırdığı kesme şekerleri en yakın arkadaşına vermek istiyordu, tabii onu affederse.

"Beakhyun, yapma artık şunu sıkmaya başladı bu tavırların!"

Birden bire yükselen sesiyle, Baekhyun titremişti ve gözleri dolmaya başlamıştı.

"Neden bu kadar kırıcı konuşuyorsun benimle?"demişti dayanamayarak Baekhyun.

Chanyeol ise sustu, soruların cevapsız kalması daha iyiydi bazen.

Birkaç aydır sinirli bir şekilde dolaşan arkadaşına anlam veremiyordu, son zamanlarda kötü bir şey yapmamıştı.

"Kötü bir yanılgıya düştüm Baekhyun ve bunun sorumlusu sensin!"demişti, söylemek istemiyordu fakat içindeki öfkeye engel olamıyordu.

Baekhyun anlamazcasına bakmaya devam etti Chanyeol'e.

"Seni anlayamıyorum, neden böyle şeyler söylüyorsun? Ben hiç bir şey yapmadım ki Chan?"demişti gittikçe kısılan sesiyle.

"Çok fazla şey yaptın Baekhyun, senden! Senden hoşlanmama sebep oldun! Lanet olsun ne yapacağım ben şimdi soylesene? Bu iğrenç günahla nasıl yaşarım ben?"Göz yaşları akmaya başlayan Chanyeol'e ek olarak duyduklarından sonra Baekhyun'da akıtmaya başlamıştı.

Senden hoşlanmama sebep oldun!

Bu iğrenç günahla nasıl yaşarım ben?

Bu iğrenç günahla nasıl yaşarım ben?

Beyninde ötüyordu hepsi, yani ona karşı duyguları olması Chanyeol için 'iğrenç' kalıbına mı giriyordu?

Elindeki kesme şeker dolu kese yeri boylamış, kesme şekerler ise etrafa dağılmaya başlamıştı.

"Sen, sen aptalın tekisin Park Chanyeol! Bunca zaman bana bağırıp durdun, bir kez olsun bana sorunu söylemedin ve şimdi ortak duygularımızı dile getirip iğrençlik diyorsun, nefret ediyorum senden."demiş arkasına bakmadan koşmaya başlamıştı boş sokaklarda, duygularının ağırlığında boğuluyordu, henüz 17 yaşındaydı ve ilk defa 17'sinde bu denli kırılmıştı kalbi.

Diğeri ise ilk defa 17'sinde pişmanlık duygusunu tatmıştı.

⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀©

"Hey Taehyung! Gidiyor musun?"

Arkasından seslenen beyaz tenli çocukla eli ayağına dolaşmış ne yapacağını bilememişti.

"Şey evet, geç oldu gideyim ben annemler merak eder."demişti.

Jungkook'un suratı asılmıştı duyduklarıyla, hiç arkadaşı yoktu bir arkadaşa sahip olmak onu mutlu ederdi.

"Taehyung, arkadaşım olur musun?"demişti bir anda Jungkook.

Taehyung ilk başta kötü hissetse de, başını olumlu anlamda sallamıştı.

Jungkook aldığı onayla sevinçle yerinde zıplamış, esmer çocuğa hızla koşup sıkıca sarılmıştı.

Bir süre sonra sonra onu kapıdan geçiren Jungkook'la vedalaşmış, evine doğru sıkıca tuttuğu hırkasıyla yürümeye başlamıştı.

"Bu hırkayı yıkamayacağım."

⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀  ⠀⠀©

Bölüm sonu..

Değişik bir konu ama olsun görüşmek üzere 👋🏻

Da Vinci's Apprentice  [ Taekook ]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin