AYRILIK

19 7 0
                                    

Yine günlerden hüzün günü! Güneş bugünde benim için doğmamıştı ve hiçbir zaman da doğmayacaktı. Hep karanlık geçecekti! İnsanoğlu kırıcıdır, üzücüdür sevdiğinin değerini bilmez hiçbir zaman! O gidince anlıyorsunuz değerini! 

Ama o daha üç yaşındaydı ve bana diyordu ki "abla ben büyüdüğümde barbie bebek olacağım! " ne olsun işte daha üç yaşında çocuk aklı.

 Hastaneye varmıştı ambulans bizde komşumuz melek teyzenin arabasıyla vardık hastaneye. İçeri girdiğimizde onun cansız bedenini sedyeyle kırmızı alana götürdüler ve durumu kritikti! 

 " hazırlıklı olun ölede bilir ölmeyede bilir! " 

annem ağlayarak" Ama o daha 3 yaşında onun minik bedeni dayanamzki! "

 Ben ise " peki yüzde kaç yaşayabilir? " 

doktor ise "yüzde 20 yaşayabilir yüz de 80 ölebilir durumu kritik kesin net bilgi veremeyebiliriz" diyip gitti! 

O sırada Gönül'ü sedyede ameliyathaneye götürdüler. Annemle biz koşarak gönülün yanına gittik ve "gönül ablacımm dayan kurban olduğum bizi sensiz bırakma gülüm" 

annem ise "yavrum kurban olduğum aç şu gözlerini ha yavrum? "

Doktorlar "malesef gitmemiz gerek" deyip ameliyathaneye soktular.

 Annem ameliyathanenin kapısında ağlıyordu, ben ise bir yandan 11 yaşında olan kardeşimi sakinleştirmeye çalışıyordum. 

2-3 saat sonra doktor ameliyat kapısından ağlayarak çıktı . 

Biz hemen sorduk

" d-doktor b-bey? " 

doktor ise maskesini indirip " Maalesef Gönülümüzü kaybettik..." 

Ben ise " Hayırrrrrrrrrr gönül uyan ablacımmmmm aç o gözlerinii" 

annem ise " Gönül uyan yavrummm bu yüreğimi sensiz bırakmaa annemm uyan bebeğimm"

 11 yaşında olan kardeşim" gönül kardeşim hadi ordan çıkta barbie bebeklerimizle oynayalım, sen çok seversin peluş ayıcığı bak elimde" demesi hepimizin yüreğini sızlattı.

 Ama bunlar bi acı gerçekti! 

Daha sonra hemşireler ve doktorlar Gönül'ü morga götürüyorlardı, minicik bedeni artık yoktu. 

Orda çalışan bi tane doktor geldi ve sordu ki 

"ne olup bittiğini biliyorum, hadi gelinde size bi yemek ısmarlayayım!" 

hemen kabul ettik çünkü çok acıkmıştık evde sadece ısıtılmış su ve kuru bir ekmek. O ısıtılmış su bizim için çorbaydı! 

Annem hemen "çok teşekkür ederiz olur yiyelim!" 

Ben ve kardeşimde onaylamıştık. 

Hastanenin kantininde bi tane şehriye çorbası ile pizza yedik, doymuştuk. Doktor abi sayesinde!

 Gönülümüzü mezara, attık üzerine toprağı, tahtanın üzerinde GÖNÜL AKBABA DOĞUM TARİHİ 20 EKİM 2019, VEFAT TARİHİ 29 KASIM SALI. RUHUNA EL FATİHA. Yazıyordu yüreğim yandı onu öyle orada, cansız bir şekilde görünce! Koyuldu üzerine gül, çiçek, karanfil ama en sevdiği ise güldü. 

Çok özleyecektik hepimiz seni gönülüm. Keşke geri dönebilsen! Dualar okundu namazın kıldındı! O minicik bedenin artık benim kucağımda değil tabuttaydı!

 Mezarın başına geçip " Çok özür dilerim ablacığım sana bunları yaşattığım için, benim çektim acıları ve korkuyu sana yaşattığım için, bilmiyorum beni affedebilecek misin ama ben seni çok seviyorum güzel gözlüm bal yanaklım Ablacım."

Annem ise " çok özür dilerim anneciğim sana istediğin bebeği alamadığım için özür dilerim , inan param olsa alacaktım ama param yoktu prensesim" 

Sevda ise " kardeşim sana bağırdığım için özür dilerim"

eve gitmeden önce bize yemek yediren doktor abi  "size gönlümden 30.000 tl bağış yapmak istiyorum güle güle kullanın, sağlıcakla kalın!" 

annem ise " Allah sizden razı olsun inşallah Allah ne muradınız varsa versin oğulum! " adeta melek gibiydi.

 " Çok teşekkür ederim, bu parayla ihtiyaçlarınızı karşılayın çok üzülmeyin gönülünüz Allah'ın yanında ve Cennettedir inşallah " 

biz teşşekürlerimizi iletip melek teyzeyle tam eve gidecekken bu hastanenin kurucusuda bize 20.000 tl yardımda bulundu yani bizim tam tamına 50.000 tl miz olmuştu, çok mutluyduk. hastanenin kurucusuna sarıldık çok güzel ve tatlı biriydi! 

Melek teyzegilde bize 300 tl verdi 100 bana 100 sevdaya 100de anneme ama yemek almamız için.  Eve gitmedik emlakçıya gittik 2.000 tl olan evi aldık iki katlı şirin bir evdi 3 güne yapılırdı. Yapılana kadar melek teyzegilde kaldık. 

Aradan tam 3 gün geçmişti bile, zaman dediğin ne ki! Evimiz çok güzel olmuştu ve büyük bir heyacanla eşyaları aldık eşyaların toplam tutarı 3.000 tutmuştu. Ödedik tam tamına 3 saat sürdü yerleştirmemiz temizledik süpürdük ev mis gibiydi.  Gittik markete yemek aldık buzdolabına yerleştirmek adeta eğlence gibiydi, yerleştirdik! 

 Şimdi sıra elbiselerdeydi annem kendine çok güzel bir sade kıyafet, sevda ise birbirine takım ben ise Sweatshirt ve bol paça tayt aldım, haa sadece bunlar değil bi kaç çeşit daha aldık! Eve geldik hepsini yerleştirdik ve mutluyduk. Ama keşke gönülde burda olsaydı, ne çok mutlu olurdu. Ondan geriye kalan peluş bir ayıcıktı! 

Güneş bugün benim için yarım doğmuştu üzüleyim mi? Sevineyim mi? Bilemedim açıkcası! 

Sanki kulağıma " Abla abla ben burdayım üzülme" diyordu gönül ,ama bi baktım yok çünkü o artık bir melekti... 

Annem, Sevdayı uyuttuktan sonra anne kız hem kahve içtik hem ağladık, evimiz oldu diye sevinelim mi? Gönül aramızdan gitti diye üzülelim mi? 

Sanki ikimizin kulağına da "Anne, abla siz hiç beni merak etmeyin ben burda çok mutluyum sizden tek isteğim bana bi yasin okur musunuz, " 

Annemle ben kahveleri bırakıp hemen yasin okuduk. Acaba bu sesler nerden geliyordu, gönül yanımızda yoktu, acaba Gönül'ün sesi kulağımıza aşina olmuştu belkide. Acaba babam hapiste miydi hala? Gönül o aydınlık tepede mutlu muydu bizsiz?

_ _ _ _ _ _ _ _ _  _ _ _ _ _ _ _ _  _ _ _ _ _ _ _ _

aşklarım bu bölümün de sonuna geldikk :))) Bi tane şansınızı alırımm!


FARKEDİLMEYEN MASUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin