2.5K 273 159
                                    



ɷ

Gerçek Hoseok'a bir balyoz gibi çarptı.Dizlerinin üzerine düşen Jimin'in yanına çökerek hızla kardeşini kucağına aldı.Biraz teselli ettikten sonra ellerinden tutup onu yatağına yatırıp saçlarını severek üzerini örttü.

"Şşşh ben buradayım minnie.Seninle ilgileneceğim tamam mı kardeşim?Yemek yemen lazım.Ben annemleri oyalarım.Senin için hafif bir şeyler getireceğim.Dinlen"

Jimin,Hoseok onu alnından öperken yorgunlukla başını salladı.Kendini aşırı yorgun hissediyordu sadece saatlerce hatta günlerce uyumak istiyordu.Kalbindeki bu acı geçene dek hiç kimseyle görüşmek istemiyordu.Hoseok gelene dek pijamalarını giymek istedi.Bu yüzden ayağa kalktığında yatak başlığına tutunmak zorunda kaldı.Yine oluyordu...

Bugünlerde hiç geçmek bilmeyen o lanet baş dönmesi...Belki de iyi ve yeterli beslenmediği içindi.Çünkü ilk günlerde yemek yiyemeyecek kadar morali bozuktu.Takip eden günlerde sabah kahvaltıları onu hasta etmeye başlamıştı.

Yatağın ahşabına tutunarak,odanın dönüşünün yavaş yavaş durmasını beklerken derin derin nefesler aldı.Düşmeyeceğinden emin olduğunda yavaşça dolabındaki pamuklu pijamalarını giyinip yeniden yatağına girdi.Hoseok odaya yeniden döndüğünde çoktan yorganına sarılmış ve anlamsızca yastığına sarılır halde bekliyordu.

"Biraz çorba ve ekmek getirdim"

Kardeşini doğrultmak için elindeki tepsiyi komodinin üzerine bıraktı.Jimin gözlerini daldığı yerden ayırmadan hafifçe başını salladı.Hoseok kardeşinin kendisi gibi asi sarı saçlarını okşadı.İkizlerdi evet ama birbirlerinden fiziken de ruhen de farklılardı.Jiminn sarışınken Hoseok turuncu kızıllığa sahipti.Jimin asiyken Hoseok her zaman sakin olandı.Jimin gürültücüyken Hoseok her zaman sessiz olandı.Bu,ikisini de ayıran temel şeylerdi.Ancak çok mutlulardı.Bir yapboz parçası gibi birbirlerini tamamlıyorlardı.

"Yetişkin olmaktan nefret ediyorum.Keşke yine mutfakta annemden kurabiye çalan çocuklar olsaydık.Neden ben Hobi? Herkes eşini bulur,güzel bir aile kurar.B-benim bulduğum tek şey kalp kırıklığı...O beni işaretleyip bıraktı-"

"Omzunu aç Jimin"

Jimin son cümlesinde ağzından kaçan şeyi saklamaya çalışsa da kardeşi çoktan duymuştu.Evet bugüne kadar kimseye söylememişti.Çünkü geçeceğini düşünüyordu.Aynı ırklardan değillerdi,kurulan bağ geçici olmalıydı ama o iz..O iz bir türlü kaybolmuyordu.Bu yüzden isteksizce de olsa pijamasının yakasını aşağı indirdiğinde Hoseok'un gözlerinin ne denli büyüdüğüne şahit oldu.

"Aman tanrım!"

Hoseok,bulmaktan en çok korktuğu şeyi görünce korkuyla mırıldandı.Küçük kardeşinin solgun teninde tam da omzuyla boynunun başlangıç kısmında bir çiftleşme ısırığı vardı.Olamazdı,olmamalıydı.Yani Jimin'in anlattıklarına göre orada bir mühür olmaması gerekiyordu.

"Bir hata olmalı,o-olamaz..."

Jimin,Hoseok'un gözlerinde ona acıyan bakışları gördüğünde ellerini yüzüne çıkararak ağlamaya başlamıştı.Ağlamaktan nefret ederdi.Ağlak bir yavruu değildi,hiç olmamıştı.Her zaman umursamaz ve başını her türlü dertten kurtarabilen bir diva gibi hareket etmek onun kişiliğinin bir parçasıydı.Ama şimdi kendini çok güçsüz hissediyordu.

"Bir yolunu bulacağız tamam mı?Çözeceğiz Jimine.Önce getirdiklerimi ye,sana iyi gelecek"

Hoseok her zaman böyleydi.Hep umut aşılardı herkese.Oturması için arkasındaki yastıkları düzenlerken bir kez daha sarıldı kardeşine.O umut dolu sözlere şimdi kendisinin çok ihtiyacı vardı.Hobi yanındayken o kadar da güçsüz hissetmiyordu.Bir şekilde atlatacaktı değil mi...

My Wild CatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin