Erke Parslan... Şu an karşımda ve beni öpmek için oldukça hazır duran adam.
Onu aslında oldukça iyi tanıdığım söylenilebilirdi. Türkiyedeki onlarca illegal mekandan burayı tesadüfen bulup üstüne üstlük, tesadüfen Erke Parslan ile tanışmam tabii ki de olası ihtimaller arasında değildi.
Oldukça uzun araştırmalarım sonucu, gizli iş adamının karanlıkta sakladığı o hayatı bulmuştum. Onunla tanışmaktan ziyade sadece çevirdiği işleri merak etmiştim, zaten yeterince zengin olan bu adam neden karanlık işlerle uğraşıyordu anlam verememiştim ilk başlarda, ama daha sonra benim boyumu aşan boyutlara uzandığını görmüştüm bu işin.
Peki neden mi Erke Parslan?
Çünkü zengin, yakışıklı ve karizmatik.
Kandırdım!
•••Ben henüz daha doğmamışken babamın öldürülmesiyle, tüm hayatım daha başlamadan değişmişti.
Annem beni doğurduktan beş yıl sonra yeniden evlenmişti, biz ise evlendiği zengin eşi ile birlikte yaşamaya başlamıştık. Her şey ilk başlarda güzeldi ama günlerden bir gün, annemle üvey babamın kavga ettiğini duyunca gizli gizli onları gözetlemeye gittim. Kavganın konusu ise bendim, annem üvey babamdan şiddet görürken o cani ise sırf beni istemediği için annemi dövüyordu.
Daha küçüktüm, gitmek istedim ama gidecek yerim yoktu. Annemin sırf benim yüzümden acı çekmesini izlemek dayanılmazdı, her gün duyduğum bağırtılar ben büyüdükçe büyüyordu. Annemin beni bırakmama sebebini beni sevdiği için sanıyordum, küçüktüm işte aklım ermemişti. Bana bazen iyi davransada, değişken bi ruh hali içinde olduğunu o küçük yaşımda anlamıştım. Büyüdükçe bunun sebebini yaşadığı travmalara bağlasam bile, bazen benim annem gibi davranmıyor olması ödümü kopartıyordu.
Varlık içinde büyümüştüm, saray gibi bir evimiz vardı ama huzur yoktu. Büsbüyük o evde her gün bağırışlara şahit olurken, benim için yarım yamalak tutulmuş bir bakıcıyla odamda saklanırdık.
Günler geçtikçe büyümeye başlamıştım bağırtılar ise nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde kesilmişti, bu durumdan mutluydum. Normal bi aile gibiydik, güzel bir okula gitmiş, güzel kıyafetlerim olmuş ve her istediğim sanki ben demeden oluyor gibiydi. Yaşadığım bu yalandan mutluluk, hayatımın tek normal geçen yıllarıydı.
Ben büyüdükçe magazincilerde daha fazla peşime takılıyordu. Annem nerdeyse hiçbir zaman beni o sosyeteye karıştırmamıştı, sürekli olarak beni görünmez hale sokmakla meşguldü. Ama işler onun istediği gibi gitmiyordu ben büyüdükçe, beni elde tutması da daha zor bir hale geliyordu. 17 yaşıma geldiğimde, arkadaşlarımla birlikte kutladığım doğum günümün çıkışında magazinciler doluşmuştu. Neredeyse ilk defa beni gören haberciler hemen mikrofonlarını bana uzatıp, saçma sapan sorular sormaya başladı.
'Nasıl bu kadar zamandır saklanabildiniz?'
'Neden hiç sosyal medya hesabınız yok?'
'çok güzelsiniz, neden saklandınız?'
'Üvey babanızla aranız nasıl?'
'Annenizin ikinci evliliğini onaylıyor musunuz?'
Bunun gibi bir çok saçma sapan sorular arasından, aklıma takılan tek soru;
'Babanızın size bıraktığı mirası 18 yaşına geldiğinizde ne yapacaksınız?' olmuştu.
O güne kadar bana kalan bir mirastan haberim bile yoktu!
O günü hiç unutamıyordum. Eve gidince haberlere çıktığım için annemin bana nasıl kızacağını düşünürken, aldığım bu soru karşısında ne yapacağımı bilememiştim. Tek cevabım 'ne mirası' olmuştu ve arkadaşlarım beni ordan uzaklaştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Tutkular +18
Roman d'amourGenç bir kız, tüm hayatı elinden bir günde kendi öz annesi tarafından alınmış. Geçmişin yükünü omuzlarında bir dağ gibi büyütüp otururtmuş küçük bir beden. Ailesinin geçmişini o yaşta bilmediği halde bir şeylerin doğru gitmediğinin farkındaydı. Kend...