Bu bölüm kısa oldu çünkü bölümü bölmek zorunda kaldım. Keyifli okumalar.
2. Bölüm: YAZGI
Umut yok olurdu. Tükenirdi.İnsanı terk eder, dönmezdi. Umudunu yitirdiğin anda çaresiz olurdun. Ne yapacağını, nereye gideceğini bilemezsin. Kimsesizliğin daha çok yüzüne vurulur, daha çok acı çekersin. Hangi yöne gidersen yolların sana kapalı olduğunu hissettirir, çaresizlik. Umudun sonudur. Biçare bırakır seni en güvendiğin anda.
Sana yardım eden, sana yol gösteren olmaz ama sen birisinin yardım etmesi için yalvaracak duruma gelirsin. Kendini koca bir hiç hissedersin. Tek başına olmanın her şeyi çözemediğini anlarsın. Yanında birilerini ararsın.
Ben çaresiz olduğunu iliklerine kadar hissedenim. Onun için mutlu son yazılmadığını, hiç olduğunu düşünenlerdenim. Umudunu yanardağ kıvılcımıyla yerle yeksan edenim.
Gözlerimi açmadan önce tek umudum kütüphanede uyanıp, bu şehirden kaçmaktı. Şimdi ise derimin altında bana batan dikenleri hissediyorum. Kollarımı sızlıyor, dizlerim yıllarca haraket etmemişcesine uyuşmuş. Gözlerime ket vurulmuş, ne kadar açmaya çalışsam da bir milim oynamıyor. Hafif hafif esen rüzgar bedenime küçük dokunuşlar bahsediyor. Etrafımdan sesler geliyor fakat gözlerimi açacak mecalim yok.
Kütüphanede olanlar yavaş yavaş tekrar zihnime doluşuyor. O kareleri hatırlamak bana acı veriyor, yaramı sızlatıyor.
Etrafımdaki sesler yaklaşıyordu ama şiddetlenen rüzgar duymamı engelliyor.
Bir süre gözlerimi açabilmeyi ve bedenimi hareket ettirebilmeyi bekledim. Bedenim sakin, zihnim karmaşıktı. Zihnimde bir sürü ses dolaşıyordu. Ayırt edemediğim sesler baş ağrısından başka hiçbir şey değildi.
Gözlerimi yavaş yavaş aralamaya başladım. Bedenimdeki uyuşukluk beni terk etmeye başladı. Sızlayan ellerimi sert zemine dayayarak gözlerimi araladım.
Etrafımda gördüklerim ile kalbim hızlandı, algılarım yerle yeksan oldu.
Uzun ağaçlar gür yapraklarla kapatılmıştı. Çam ağaçlarının dikenli yaprakları zemine dökülmüştü. Derine acı veriyordu. Etrafım çalılar ve uzun otlarla kaplıydı. Ağaç dallarından çok az bir güneş sızıyordu. Kehribar gözlerim anlık kamaştı. Bacağımda acıyı hissedince bacağıma odaklanacakken üzerimdeki beyaz elbiseyi fark ettim. Uzun etekleri ve beyaz pileleri olan yarım kollu bir elbiseydi.
Ayağa kalkıp etrafımda olanları algılamak için yavaş yavaş döndüm. Nerede olduğumu anlamaya çalışıyordum. Hatırlamadığım şeyler olduğunu düşündüm. Sadece evime gitmek istiyordum. Oturup tüm bu olanlar için saatlerce ağlamak ya da birinin her şey rüyaydı diyerek beni uyandırmasını istiyorum. Düşüncelerime zihnimde güçlü bir ses kahkaha attı. Çıplak ayaklarım zemindeki dikenlerle sızlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARALAR VE KANAYANLAR
FantasyÖlüler iz bırakır. Hayat bitirir, yaşam bahşederler. Fanilerin küçümsediği gerçektir, ölüm. Kurtuluş, çare, çözüm değildir. Ölüm, zulümdür. Ölüler fanileri yönetir, faniler kendilerini özgür sanarken. Ölüler iz bırakırlar. Ölü ruhlar yeni ruhlar...