ep:4

133 13 7
                                    

Bir günde bahar kaç kez yaşanırdı? Sevgi tohumları kaç kez ekilirdi kalbin en derinlerine? Kaç kez yeşerirdi ve açardı o tohumlar bilmiyordum. Ancak ben çoğu kez yoktan var etmiştim bu baharı her seferinde. Şimdi ise tam karşımdaydı, kalbime ektiğim sevgi tohumlarının hediyesi, tam olarak karşımda duruyordu.

Öylece bana bakıp hiçbir şey söylemese de anlıyordum ben. Dolu doluydu gözleri. Çok şey anlatıyordu aynı zamanda. Çok tutmuştum göz yaşlarımı. Çünkü ağlamak istemiyordum karşısında. Yeterince ağlamıştım, artık gülebilmek istiyordum. Kollarında derin bir uykuya dalabilmek belki de. Bir daha beni hiç bırakmayacağına sözler verişini duymak istiyordum. Bir daha beni bırakmayacakmışçasına, sanki bir sonu olmayacakmışçacına sarılsın istiyordum güçlü kollarıyla.

"Selyn.."

Dudağından dökülen adım, daha önce hiç bu kadar yakmamıştı canımı. Karşımda, kapıya yaslanmış bana bakarken, gözleri bir an olsun ayrılmadı gözlerimden. Gözünü bile kırpmadan bakıyordu bana. Yüzündeki yaralar tazeydi. Ayakta bile duramıyordu ama içeri de geçmiyordu.

"Seni çok özledim.."

Daha fazla ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum. Göz yaşlarımı daha fazla tutamamıştım işte. Yanaklarımdan süzülen damlaları silmek için atak yapsa da, yaralı olduğu için canı acıyordu ve aldığı yaranın yüzündekilerden çok daha fazlası olduğunu biliyordum.

Koluna girerek içeri taşıdım onu hiçbir şey söylemeden. Ardından koltuğa doğru yatırdım. Konuşmaya çalışsam sesim çıkmayacak gibiydi sanki. Ağlamamı o kadar tutmuştum ki, gözlerim kıpkırmızı olmuştu şimdiden.

Gözlerimi üzerinden çekmeden, elimi yanağına yerleştirdim canını yakmamaya çalışarak. Bileğimi tuttu elleri titrerken. Ardından kan kurumuş dudaklarını araladı.

"Bana çok kızgınsın, öyle değil mi?"

Kızgın olamazdım o yanımda böyleyken. Eminim o da istememişti böyle olmasını ama olmuştu işte. Öldüğünü bile düşündürmüştü bana.

"Bana bir cevap ver lütfen." dedi. "Lütfen konuş benimle, sesini duymak istiyorum."

"Öldüğünü düşündüm." dedim bir çırpıda. Gözlerimi gözlerinden kaçırdım. Cesaret gösteremiyordum onu böyle görmeye. Onun canıyla birlikte benimki de yanıyordu sanki.

"Ama ölmedim. Bak, sapasağlamım. Karşındayım."

Çenemden hafifçe tuttu ve gözlerimi kahvelerine sabitledi. Parlıyordu gözleri. Ufak bir tebessüm vardı suratında. Baş parmağını dudaklarımda gezdirdi. Ardından çenemi tutan eli, yanaklarıma tırmandı.

"Gözlerini kaçırma benden. Bir aydan fazla süredir ne kadar hasret kaldım sana, biliyor musun?"

Çatallı çıkan sesi onu her an öksürtecek gibiydi. Tanrım, ne yapmalıydım gerçekten bilmiyordum.

"Ya ben? Ben sana hasret kalmadım mı sanıyorsun?" dedim ona cevaben. Gülümsedi.

Ve ben tekrar içimdeki hareketlenmeye engel olamadım.

Aniden, beni bir çırpıda koltuğun boş kısmına çekti. Sıcak nefesi yüzüme çarpıyordu. Kokusu değişmemişti. Her şey aynı gibiydi ama çok şey atlatmıştık ikimiz de. Yoongi operasyon ile  ben ise onsuzlukla sınanmıştım.

"Kollarımın arasında çok güzel görünüyorsun."

Yavaş yavaş uykuya dalmak üzere gibiydi. Gözleri kapanmıştı. Kolları sıkı sıkı sarılmıştı bedenime. Canını acıtmamak için, yavaşça sarıldım ona. Ardından gözlerimi yumarak, başımı boynuna gömdüm. Konuşamayacak kadar mayışmıştım. Uykuya dalmak üzereydim ki, son kez duydum sesini.

"Sonsuza dek, kollarımın evin olması için her şeyimi vereceğim."

Bölüm Sonu.

Ay naber kız 😋 EVİMİZİN DİREĞİ DÖNDÜ SONUNDA ✌️🙂 bilerek bu kadar çabuk döndürdüm çünkü sıktı iyice bu gelmeme, üzgün olma durumu. Kitaba biraz renk gelsin be 😡

Umarım beğenmişsinizdir, sınav haftam yaklaşıyor bu yüzden yeni bölüm geç gelirse bana kızmayın lütfen. AMA 🙂 Nihayet tatile gireceğiz birkaç hafta sonra, bu yüzden sıksık buluşabileceğiz sizinle 🥹

Lütfen fikirlerinizi belirtmeyi unutmayın, sizi çok seviyorum 🤍🥺

Wrong² Elections - myg.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin