Tekrar merhaba..
Umarım beğenirsiniz ve düşüncelerinizi de paylaşırsınız.Bölümlere özel şarkılar öneremiyorum çünkü, araştırdığım halde, bölümü tam anlamıyla anlatan bir şarkı bulmak benim için imkansız bir hale geliyor.
Yinede ilk bölüme özel bir şarkı önerisi isterseniz: Rosé-Gone- şarkısı beni huzurlu hissettiren, kafamı sakinleştiren bir ses tonuna sahipti. Ama dediğim gibi bölüme uygun değil, yazara uygun bir şarkı önerisi olur sanırım :)
Şimdi şuraya başlama tarihlerinizi alalım ve hemen okumaya başlayalım.
Keyifli okumalar...
Bir Manolya serüveni...
Toprağın altına giren herkes ölmez. Savaşıp yaşatacaktım, kalın ve sert olan o duvarı aşıp insanlardan ayrışacaktım. Yıkacakdım o duvarı, geçecektim karşı tarafa, istediğim yer orasıydı. Gözü kara, yükü ağır, bedenden çok yürekten girenlerin, ruhunu yaşatmak için ölenlerin tarafıydı...
Ölüm pahasına istiyordum onu, yaşamak için ölmeyi göze alacaktım. O ölmemişti, yaşatmıştı varlığını somutlaştıramayacağımız hissi.
''Almaşık yaprak,'' derdi bana.
Manolya idi adım. Yaprakları almaşık, ak çiçekli bir süs bitkisi. Adımı da o kurmuş zaten. Daha 9 yaşındaymış o zaman, annem elinde küçük bir bedeni taşırken, o isim ararmış bana. Süslü bir defteri varmış elinde, ak sayfalarına parlak ışığın değdiği bir gecede anlamlı bulmuş Manolya adını... O günden bugüne tamı tamına 19 yıl geçti.
O yirmi üç yaşında kaldı, ben on beşimden devam ettim.
''Sınav 13:15'te başlayacak. İlk yarım saat ve son on beş dakika salonu terk etmek sınavınızı geçersiz sayacaktır.'' Gözetmen adamın sesiyle başımı daha sayfalarını açmadığım kitapçıktan kaldırdım. ''Kitapçıkları hızlı bir şekilde kontrol edip tekrar kapatın.'' Sesi gür, kelimeleri tane tane çıkarıyordu. ''Zil sesini duyduğunuz da sınav başlayacaktır. Herkese başarılar!'' At kuyruğu saçlarımı sıkan tokayı hafif gevşettim. Kitapçığı hızla çevirirken sorulara bakmamak için büyük çaba harcasam da biyolojide üç soruyu okumuş ve hatta cevabını da kendime vermiştim. Zaman mı yavaş geçmişti ben mi hızlıydım bilmiyorum ama gözetmen fark etmediği sürece suçlu değildim...
Kitapçığı açıp ilk sorudan başlayarak tüm soruları özenle yanıtladım. İki koca senem bu sınav içindi. Elimde geleceğimi tutuyordum, onun gittiği yoldan gidip onun gibi olmak istiyordum. Bana hep ne için yaşarsan onun için ölürsün derdi. O bizler için yaşadı bizler için de öldü; hiç gocunmadan. Elinde düşmana korku salan silahının yanında, yapılı vücudu ve kaskatı yüzüyle metrelerce öteden geldiğini belli eden dik duruşu vardı onun. Bazı insanlar bakışıyla bile korku salardı etrafa, o düşmanına tam da öyle bakardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeraltı Pâyeleri -Çırak-
Teen FictionBir şeyler değişti, değişiyor ve değişecekte. Aradığımı bulduğumu sanıyorum; her değişkenlikte... Başaramayan her insan gibi değişmek zorunda kalıyorum! Değiştikçe ne kazanıyorum bilmiyorum. Lakin yenilgi kaybolmak ise... Kendimi bulamayacak kad...