3-Çırak

311 30 28
                                    

 Herkese  selam. Sizden tek  ricam okumadan önce, küçük bir oy ve yorum atmanız. Bir an önce bölümü okumanızı istediğim için başka bir şey demiyorum.

Keyifli okumalar.

Derinliği görmek için bazen aşağıya eğilmemiz yetmez, düşmeden fark edemeyiz; o derinliğin bilmem kaç bin metre uzakta kendini gösteren  sonunu.

 İçinde ki iyiliği ancak derinlere inince görebilmiştim. Onu görebildiğim ilk ânın onu ittiğimde gerçekleşmesi geleceğe dair bir mesaj mıydı? Üstelik benden hiç şüphelenmiyordu ve ilk defa bana karşı öfkeli değildi. İlk defa bana karşı öfkeli olması gerekirken.

Gözlerimi açar açmaz uçsuz bucaksız bir deniz ile karşılaştım. Bugün burada ki 3. günümdeydim. Değerlendirmeye de sadece dört gün kalmıştı. Gece yatmadan önce Atlas'ın üzerimi örttüğü örtüyü görünce aklıma tekrar aynı düşünceler düştü. Derinlik...

Aşağı kata inip, Haklı'nın sınıfına girene kadar Atlas'da bizim yanımıza  geldi. Hiç konuşmadım ve iki samimi arkadaşın sohbetini de bölmedim. Atlas'ın giderken Badem'i eğiteceğini söylediğini duyğumda şaşırdım. Bu nasıl yurttu da iki sevgiliyi cezalandırmayı sadece özel eşyaları almak olarak görebilirdi. 

Haklı ile sınıfında ki kum torbasına doğru yaklaştığımızda bana eldivenleri uzatması ile eldivenleri takıp hazırlandıktan sonra kum torbasının karşısına geçmem bir oldu.

  Kum torbasını tutarak ''Vur.'' dedi. Sol yumruğum ile bir tane vurduğumda başını hayır anlamında sallayarak bu yumruğun zayıf olduğunu ima etti. ''Daha da güçlü Kedi Göz.'' Sağ yumruğumla bir kere daha vurdum ama bunu da beğenmedi. ''Tekrar hadi, durma.'' Ardı ardına üç kez sağ, sol, sağ şeklinde yumruklarımı tüm gücümle geçirdiğimde bunu da beğenmediğini görünce yuh der gibi gözlerimi açtım. ''Tamam o zaman.'' Dedi ve ellerini kum torbasından indirip göz teması kurdu. ''Atlas, Badem, Özlem, Duygu, hatta sana hata yapan beni bile düşün öyle vur!'' Dedi ciddi durarak. Önce sağ, sonra sol yumruğu hızlı bir şekilde ardı ardına vurduğumda geriye doğru hafifçe sendelediğini gördüm. Çok gaza gelmenin sonucu olarak da bir tekme attığım da şaşkınlıktan ağzı açık kaldı.

''İyi misin?'' Dedim ve yanına gidip kontrol ederek içimi rahatlatmaya çalıştım. 

Ellerini havaya kaldırıp, ''Bu sonuncusu  banaymış gibi hissettim.'' Elini indirip sağ yan kısmını tuttu. ''Tam şuramda hissettim!'' Dediğinde bir de ağrısı varmış gibi sızlanarak söylenmeye başladı. Başını bir sağa bir sola yavaşça sallayarak sessiz ağıtlar yaktığında gülmemek için zor duruyordum.

''Sen dışındaki herkese Antrenör.'' Dediğim de odaya birilerinin girdiğini anlayıp yüzümde asılı kalan samimi dudak kıvrılmasıyla kapıya baktım ve Duygu'yu bizi izlerken gördüm. Her yerden çıkıyordu çok tuhaftı!

''Bana mıydı yani?'' Sohbete gülerek katılmaya mı çalışıyordu yoksa; evet sanaydı desem üstüme atlamak için hazırlık mı yapıyordu anlamıyordum. Üstelik Duygu'nun bizi izlediğine şahit olmaktan da yoruluyordum artık. 

''Sende katıl istersen?'' Haklı'nın ani teklifiyle Duygu ile göz göze geldik. Duygu benden gözlerini çektiğinde bende Haklı'ya döndüm ve ciddi olduğunu tekrar anladım. Duygu ile beni bir arada tutacaksa giderdim buradan. Abart Manolya!

''Ben biraz dinlenmek istiyorum yemekten sonra çalışsak olur mu?'' Dedim Haklı'ya dönerek. 

''Olur.'' Dedi Haklı, anlamadığını belli eden bakışlarla.

Yeraltı Pâyeleri -Çırak-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin