"Please understand that I'm trying my hardest.
My head's a mess but I'm trying regardless."Kim Taehyung oturduğu sandalyeden biraz daha geriye kayarak daha rahat bir pozisyona geçti. Gözlerinin önünde oynanan oyunlara bakıyor ve bu düğün saçmalığının ne zaman biteceğini düşünüyordu.
Gereksizdi bu davetler ona göre. Gösteriş yapmaktan başka bir şey değildi.
Kendisi her ne kadar bu davetleri gereksiz bulsa dahi ailesi bunlardan oldukça hoşlanıyordu. Katılmasa da olurdu, hoş abisinden pek de haz alan biri değildi zaten. O ailesinden haz almazdı. Belki annesi biraz daha yakındı ona. Gerisi boştu.
Yanına gelen bedene göz ucuyla bakarak bir iç çekti. Sıkılmıştı artık bu kızdan. Takıntılı bir manyaktan başkası değildi. Jungkook'un yanında olmak varken gereksiz kişilerle iletişim kurmak istemiyordu.
"Taehyung seni görmeyi beklemiyordum." Taehyung gözlerini çevirerek başını salladı. Kızın aptallığı onu güldürmekten başka bir şey yapmıyordu.
"Olur öyle." dedi ve gözleri aradığı bedene bakınırken bütün her yerde dolanıyordu.
"Nasılsın?"
"İyi." dediğinde kızın yüzü düştü. Taehyung'un kendisine karşı bu soğuk tutumunu anlamıyordu bir türlü. Güzeldi, alımlıydı, erkeklerin kendini harcayacağı kavga çıkaracağı kadar güzel kalçalara, göğüslere sahipti. Ama Taehyung gözlerini bir kere bile ona çevirmiyordu. Eğer Taehyung ona baksaydı emindi ki güzel bir gece belki de bir hayat geçirirlerdi.
"Taehyung, şey..- ben senin odana girmek istiyorum ama giremiyorum, neden?" Taehyung gözlerini devirdi tekrardan. Sen kimsin de benim karanlığıma gireceksin, demek istese de sorun çıkaran taraf olmak istemedi. Herhangi bir kavgayı kaldıracak durumda değildi. Kokusuyla sakinleştiği çocuk zaten yanında değildi.
"Luna, sabrımı sınıyorsun!"
"Tamam bir şey demedim. Ama o çocuk nasıl giriyor ki?" Taehyung oturduğu sandalyeden ayağa kalktı.
"Sana ne?" dediğinde Luna tekrardan bozuldu.
Bilmiyordu Jeon Jungkook'un her şeyde, her konuda istisna olduğunu.
Taehyung kıza bir baş selamı vererek yanından ayrıldı. Düğünün bütün çevresinde gezdirdi gözlerini ama bir türlü aradığı bedeni, büyük koca gözlere rast gelemiyordu. Kokusunu da duyamıyordu zaten. Kenarda olan annesinin yanına ağır ağır adımlarken ona dönen bakışlara aldanmadan koyu gözlerini onu inceleyen insanlara çevirdi. Herkes korkuyla titrerken içinden gülerek annesine seslendi.
"Anne?"
"Efendim Taehyung?"
"Jungkook nerede?"
Bayan Kim düşündü biraz bunun cevabını. Çocuğu görmemişti. En son gördüğün de ise içeriye girdiğini hatırlıyordu.
"Görmedim anneciğim. En son içeriye girdi. Yüzü de kötü gibiydi biraz."
Sinirle gözlerini etrafta gezdirmeye devam etti. Yanlarına gelen kuzenine döndü.
"Jungkook'u gördün mü?"
"Birileriyle sohbet ederken gördüm en son. Sonrasında içeriye girdi. Ama yüzü falan çok kötüydü. Ağlayacak gibiydi. Arkasından gittim ama beni duymadı odasına girdi."
Sikeyim, dedi içinden Taehyung. Bir şeyler olmuştu ve ona zarar veren herkesin şimdi nefesini kesmemek ve kellelerini vücutlarından ayırmamak için sakin olmaya çalışıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/319068604-288-k50220.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
jewel |taekook
FanficTheon Taehyung'un mücevheri, Jewel Jungkook. Darling, I'm fallin' Fucked up over you Bite me, bruise me Leave me like you do Darling, I'm callin' Lay me in my tomb