KRİZ

147 38 7
                                    

Baltazar'ı taşıyan araç şehrin en büyük fabrikalarından birine sahip olan Tesla Motors şirketinin otoparkına girdi. Şirketin ARGE müdürü aynı zamanda başmühendisi Henry Otto, Baltazar'ı otoparkta heyecanla karşılamıştı.

Baltazar elindeki çantayla araçtan inince müdür gözlerini direkt çantaya yönelterek '' Efendim çantayı ben alayım.''deyip elini uzattı.

Baltazar çantayı uzatırken ''Dikkat et, neyle karşı karşıya olduğunu biLmiyorsun.''

Henry çantanın içindekileri incelemek için sabırsızlanıyordu. Onun tek derdi bilim dünyasında adından hiç bahsedilmemiş, var olmamış bir elementi incelemekti. Hatta bunun getireceği her türlü belaya da hazırdı yeter ki içindeki durduramadığı hissi o keşfedilmemiş şeyi bulma hazzını tattırsın her şeye razı olacaktı.

Beş büyük binadan en gösterişli olanı ARGE bölümüne aitti. Robotlardan, protez kollara hatta savunma sanayisinde kullanılacak silahlara kadar hemen her şey bu binanın altındaki katlarda tasarlanıp geliştiriliyordu.

Asansörle -12. kata indiler. Burası çok kıymetli madenler için kullanılan hassas ayrıştırma bölümüydü. İçerİde son sistem teknolojiyle donatılmış eritme, soğutma, kaynatma makinelerinin yanında buharlı basınç, lazerle kesim makineleri de bulunuyordu. Her bir ünitenin farklı bir standı vardı.

Kapı açılınca karşılarında beş bilim adamını hazır bir şekilde gördüler. Tavanı komple ışıkla aydınlatılmış geniş alanın ortasında duran yuvarlak tezgaha doğru ilerlediler.

Başmühendis Henry elindeki çantayı tezgahın ortasına koyup açtı. İki gümişi kılıç kabza çantanın siyah zemininde parlıyordu.

Dinleyin!'' dedi Baltazar ''Fazla vaktimiz yok, bir an önce bunları parçalamanın yolunu bulmanız lazım. Sonrasında ne yapacağınızı size söyleyeceğim.''dedi

Henry şaşkınlığını gizleyemeyerek '' Efendim bize ne olduğunu anlatırsanız, daha hızlı ilerleme kat edebiliriz.''

Anlatacak bir şey yok.'' dedi Baltazar ''Bu dünyaya ait bir element olmadığını bilmeniz yeterli, ona göre tedbirinizi alın ve gelişmeleri bana bildirin. Haaa bir de, bu beş kişinin dışında bunları kimse bilmeyecek'' deyip tehdit etmeyi de ihmal etmedi.

Kravatını düzelterek kapıya doğru yürüyen Baltazar kapıda bekleyen darbaka ''Dört kişi kapıda sırayla nöbet tutacaksınız, gelişmeleri takip edin, giriş ve çıkışlarda silahların burada olduğuna emin olun.'' dedi.

Müdür ve ekibi masadaki kabzalara bakarken ''Efendim!'' dedi en genç olanı ''Hangi işlemleri uygulayacağımıza karar vermeliyiz.''

Henry:'' Siz onun dediğine bakmayın.'' dedi kısık sesle'' temkinli olacağız önce soğutarak başlayalım.'' dedi ardından ''Sen nasıl bir şeysin böyle'' deyip maşayla tuttuğu kabzaya daha yakından bakmaya çalıştı.

Josef. Dorlas ve Kazuo nihayet Roma'ya gelmişlerdi hava alanında onları karşılayan İsac özel araçla dünyanın en küçük ülkesi Vatikan'a getirmişti. Yüksek duvarlarla çevrili elli futbol sahası büyüklüğündeki bu yerin nüfusu bin kişiden oluşuyordu. Güvenlik sorumluların dışında herkes ya rahip ya piskopos ya da kardinal gibi dini rütbelere sahipti.

Araç içeri girip bahçedeki sıralı küçük kulübelerin birinin önünde durdu.

Efendim geldik.''dedi İsac '' Yalnız şu kulübede hemen kıyafetlerinizi değiştirmenizi rica edeceğim. Aksi takdirde herkesin dikkatini çekmesi bir tarafa gereksiz birçok diyaloğa girmek zorunda kalacağız.'' dedi.

Sorun yok.'' dedi Josef '' Sen bize ne yapmamızı söyle biz ayak uydururuz.''

İsac'ın sözlerinden sonra etrafa dikkatle ve hızlıca bakıp'' Bir sorun var.'' dedi Kazuo '' Ben etrafta bir tane bile kilolu rahip göremedim. Ayrıca çekik gözlü de yok.'' dedi üzülerek.

Beyaz karanlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin